Şevin Alaca, Bianet'ten Ercan Tatlı'nın Sorularını Cevapladı
Kars Belediyesi eski Eşbaşkanı Şevin Alaca; Bianet’ten gazeteci Ercan Tatlı’ya konuştu. Alaca; “İttifaklar önemli ama çerçevesi net olarak çizilmeli” mesajını verdi.
Kars Belediyesi eski Eşbaşkanı Şevin Alaca; Bianet’ten gazeteci Ercan Tatlı’ya konuştu. Alaca; “İttifaklar önemli ama çerçevesi net olarak çizilmeli” mesajını verdi.
- Demokrasi, eşitlik ve barış gibi talepleriniz varsa zaten mevcut sisteme muhalifsinizdir. Dolayısıyla yaşadığınız toplumda bir şeylere itiraz ediyorsanız bunu dile getirmek için siyasetçi olmanıza gerek yok. Yaşamdaki varlığımız, duruşumuz, düşüncelerimiz zaten ülke koşullarına baktığımız da politik birer eylemdir. Dolayısıyla her zaman siyasetin için de var olursunuz.
- Mücadelenin en önemli dinamiğinin toplumsal örgütlenme ve toplumsal muhalefet olduğuna inanıyorum. Buradan hareketle de siyasi partilerden bağımsız olarak örgütlenecek bir toplumsal muhalefet ile aslında güçlü bir mücadele örülebilir diye düşünüyorum. Muhalif kimliğim beni ister istemez aktif siyasetin içinde tutuyor.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Ayhan Bilgen ile Kars Belediye Eşbaşkanı seçilen Şevin Alaca, 2 Ekim 2020'de belediyeye kayyum/kayyım atanması ile birlikte örgüt üyeliğinden yargılanarak 6 ay Diyarbakır’da tutuklu kaldı, ardından serbest bırakıldı.
İşte; yargılama süreci devam eden Şevin Alaca’nın 18 aylık Eşbaşkanlık süreci ile 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimler üzerine, Bianet’ten Ercan Tatlı'nın sorularına verdiği cevaplar...
"POLİTİK BİR AİLEDE DOĞUP BÜYÜYÜNCE APOLİTİK OLMAK İMKÂNSIZ’’
- Siyasete ne zaman girdiniz, nasıl karar verdiniz?
Politik bir ailede büyüdüm, aile içinde siyasetteki 3. kuşağım diyebilirim. Dedem Av. İsmail Hakkı Alaca Kars Belediye Başkanlığı ve Milletvekilliği yaptı. Sonra babam bu bayrağı devraldı, ancak siyaseten farklı kulvarlardaydı. Ben de 2015 yılında aktif olarak siyasete girdim. Babam Kars’ta uzun yıllar avukatlık yaptı.
Yine hem İHD’de de hem de siyasetçi olarak demokrasi mücadelesine önemli katkıları oldu. Kars’ta her kesime dokunmuş, iz bırakmış bir isim. Politik bir ailede doğup büyüyünce apolitik olmak imkânsız. Dolayısıyla aktivist olarak siyaset ile ilgilenmeye başladım.
2015 seçimlerinin öncesinde Halkların Demokratik Partisi Ataşehir İlçe Örgütünde 7 Haziran seçim çalışmaları ile ilk olarak başladım. Akabindeki süreçte de İlçe Yönetimi ve İstanbul İl Kadın Meclisinde görev aldım. 31 Mart 2019 seçimleriyle birlikte yerel yönetimler süreci başladı. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Kars Belediyesi Eşbaşkan adayı olarak gösterildim ve Kars’ta ilk defa belediyeyi kazanmanın gururu ve onuru ile seçilen tüm Meclis Üyesi arkadaşlarım ile birlikte 18 ay görev yaptık. Tüm belediyelerimize uygulanan kayyum rejimi ile 1 Ekim 2020 tarihinde yine Meclis Üyesi ve parti yöneticisi arkadaşlarım ile birlikte gözaltına alındım ve 8 Ekim 2020 günüde tutuklandım. Bunun nihai sonucu olarak da 2 Ekim 2020’de Kars Belediyesine Kayyum atanması ile tüm Belediye Meclisi olarak görevden alındık. 6 ay Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda tutuklu kaldım, 6 Nisan 2021’de tahliye oldum, yargılama sürecim Yargıtay’da devam ediyor.
- Kayyum atanma gerekçesi neydi?
Kayyum atamaları mevcut iktidarın partimize yönelik siyaseten yaptığı bir uygulama. Tüm partili arkadaşlarımız gibi bizlerin de hakkında hazırlanan iddianameye göre katıldığımız resmi parti toplantıları, legal siyasette yaptığımız konuşmalar suç olarak kabul edildi ve örgüt üyeliğinden yargılandık.
"MUHALİF KİMLİĞİM BENİ İSTER İSTEMEZ AKTİF SİYASETİN İÇİNDE TUTUYOR’’
- Aktif siyasete devam ediyor musunuz?
Demokrasi, eşitlik ve barış gibi talepleriniz varsa zaten mevcut sisteme muhalifsinizdir. Dolayısıyla yaşadığınız toplumda bir şeylere itiraz ediyorsanız bunu dile getirmek için siyasetçi olmanıza gerek yok. Yaşamdaki varlığımız, duruşumuz, düşüncelerimiz zaten ülke koşullarına baktığımız da politik birer eylemdir. Dolayısıyla her zaman siyasetin için de var olursunuz.
Mücadelenin en önemli dinamiğinin toplumsal örgütlenme ve toplumsal muhalefet olduğuna inanıyorum. Buradan hareketle de siyasi partilerden bağımsız olarak örgütlenecek bir toplumsal muhalefet ile aslında güçlü bir mücadele örülebilir diye düşünüyorum. Muhalif kimliğim beni ister istemez aktif siyasetin içinde tutuyor.
"KARS’TA FARKLI GÖRÜŞTEKİ İNSANLARIN GÜVENİNİ KAZANARAK DA OY ALDIK’’
- Sizi takip eden biri olarak Kars’ı çok sık ziyaret ettiğinizi biliyorum. Kars halkı sokakta sizi gördüğünde nasıl tepki veriyor?
Kars her şeyden önce, çocukluğumun geçtiği, bağrında babamın yattığı, köklerimin olduğu memleketim.
Dolayısıyla bağım hiç kopmadı ve kopmayacak da. Sık sık gitmeye çalışıyorum. Sokaklarda dolaştığımda partili olsun ya da olmasın karşılaştığım insanların bana karşı olan sıcak davranışları karşısında mutlu oluyorum, doğru işler yaptığımıza ve bunu da halka hissettirdiğimize olan inancım artıyor.
Ama tabi aynı zamanda yapılacak daha çok şey varken bu imkanların elimizden alınmış olması da üzüyor. Bu her şeyden önce Kars halkına yapılmış bir haksızlıktır. Onların iradesinin yok sayılmasıdır. Biz seçimde kendi tabanımızın yanı sıra Kars’ta bir şeylerin değişmesini isteyen farklı görüşteki insanların güvenini kazanarak ta oy aldık. Bu vesile ile tekrar tüm Kars halkına teşekkür etmek istiyorum.
- Belediye Eşbaşkanı seçildiğiniz de nasıl bir tabloyla karşılaştınız?
Kars Belediyesini ciddi bir borç yükü ile devralmıştık. 2019 itibariyle bu rakam 400 milyon civarı idi. Bunun yanı sıra tüm banka hesapları blokeli, taşınır taşınmaz mal varlıkları hacizli idi. Yine norm kadro sayısının çok üstünde personel istihdamı vardı.
"EKONOMİK OLARAK ÇÖKMÜŞ, KURUMSAL KİMLİĞİNİ YİTİRMİŞ BİR BELEDİYE DEVRALDIK’’
- Kars için en çok yapmak istediğiniz ve size göre en büyük eksiklik neydi? Bu eksikliği giderecek nasıl bir projeniz vardı?
Kars tarihi ve kimliği olan kadim bir kent. Uzun yıllardır farklı kimlikte, inançta ve mezhepteki insanların ortak bir yaşam kurmayı başardığı bir kent. Kars’ın bu çok kimlikli yanı Belediye Meclisine de yansımıştı.
Beş partinin de temsiliyeti vardı, kararların oy birliği ya da oy çokluğu ile çıktığı uyumlu çalışan bir meclis idi. Bunun yanı sıra kültürel ve ekonomik olarak da pek çok zenginliğe sahip. Ancak üzülerek ifade etmek istiyorum ki tüm bu zenginliği ne yazık ki yerel yöneticiler tarafından gerektiği gibi Kars lehine değerlendirilememiş, geri kalmasına sebep olmuştur. Yani ne kent olabilmiş ne kasaba, arada sıkışmış.
Tüm bunlar da beraberinde birçok sosyo-ekonomik sorunu getirmiştir. İşsizlik, alt yapı, yol, çöp, eğitim, sağlık gibi birçok sorunu var Kars’ın. Tabi tüm bu sorunların çözümünde yerel yönetimler yeterli olamayacaktır, tüm kurumların ortak ve senkronize çalışması ile daha hızlı ve kolay çözümler gelişecektir. Fakat özellikle bu konuda diğer kurumlardan herhangi bir destek görmedik. Dolayısıyla asgari belediye hizmetlerinin dahi yapılmadı bir kentte nereden başlayacağınızı bilemiyorsunuz.
Partimizin şeffaf, katılımcı, demokratik ve eşit temsiliyetin olduğu yerel yönetim politikalarının, hayata geçirilerek yeni bir yerel yönetim modeli örneğinin pratikleşmesi aslında bizim kampanyamızın en önemli dinamiği idi. Ne yazık ki Kars’ta sahaya indiğimizde durum bambaşka idi. 2000’li yıllarda Kars’ta hala insanlar yollarda çamurdan yürüyemiyor, çeşmelerden evlerine su taşıyor, çöpleri toplanmıyor. Dolayısıyla bu durum insanların yerel yönetimlerden olan beklentileriniz de minimum seviyeye indiriyor.
Bu şartlar altında yürüttüğümüz bir seçim kampanyası olmuştu. Fakat tüm bu olumsuzluklara rağmen bir heyecan vardı. Yeni de şans verme, denenmemiş olanı deneme isteğinin vermiş olduğu heyecan. Bu da bize seçim yarışını önde tamamlama şansını verdi. Yapılacak acil işlerin yanı sıra bizlerinde hayata geçirmek istediği birçok proje tabi ki vardı. Ancak ekonomik olarak çökmüş, kurumsal kimliğini yitirmiş bir belediye devraldık.
Tabi bu durumu daha da zorlaştırıyordu. Ancak ne kadar kötü olursa olsun, doğru hamleler yaptığınızda, belediye bütçesini doğru ve stratejik kullandığınızda çözülmeyecek sorun yoktur. Biz böyle yaklaştık. Giderek de sorunların çözülmeye başladığını gören Kars halkının belediyeye olan güveni de arttı.
Özellikle Van, Iğdır, Halfeli belediyelerimizden aldığımız ekipman desteği ile de sorunları hızla çözmeye başladık. Kentin temizliği, yollarının yaya ve araç trafiği için uygunluğu, alt yapı gibi sorunlar belediyelerin olmazsa olmazıdır. Bunlarla birlikte farkınızı ortaya koyabileceğiniz çalışmalar yapmanız gerekli.
Ekolojik, kadın, genç, engelli dostu kentiler, ekonomiyi teşvik eden, istihdamın önün açan kentler yaratarak bu farkı ortaya koyabilirsiniz. Somut olarak bu bakış açısı ile yaptığımız çalışmalar oldu. Yerel yönetimler siyasetin en zor ancak en keyifli alanı. Çünkü üretebileceğiniz çok şey var. Halkın ve tüm paydaşların yönetim ve karar süreçlerine dahil edilmesiyle bir kenti kimliği ve tüm zenginlikleri ile yeniden var edebilirsiniz, örnek yapabilirsiniz.
- Kars’ta kadınları üretime teşvik edecek bir yapılanmanız var mıydı?
Kars’ta işsizlik ciddi bir sorun. Kent hızla boşalıyor, göç veren kentlerin başında geliyor. Sınır şehri olmasına rağmen bunun nimetlerinden yararlanamıyor. Tabi işsizliğin yoğun yaşanması hayatın içinde en çok kadınları olumsuz etkiliyor. Hem mevcut istihdam alanlarından yararlanma hem de ekonomik dar boğazın içinde rutin hayatı sürdürmek açısından.
Özellikle pandemi dönemi tüketen bir toplum olduğumuz gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurdu. Ve bu süreçte mevcut işsizlik daha da arttı. Kadınların ekonomik hayatta yer almalarına yönelik birtakım çalışmaları başlatmıştık. Kadınların evde yaptığı ürünleri satabilmelerine olanak tanımak için “Kadın Emek Pazarı” ve “Mor Cafe”yi açmıştık.
Bunun yanı sıra civciv ve tohum desteği vererek mevcut üretimi arttıracak projelerimiz vardı. Kadına yönelik şiddet ile mücadele konusunda “Kadın Dayanışma Merkezi” ve “Mor Hat”tı açtık. Bu merkezde sosyal hizmet uzmanı genç ve idealist bir arkadaşımız çalışma yürütüyordu. Mor hat üzerinden gelen bildirimlere dönüş yapılarak ve diğer ilgili kurumları da (Kars Barosu, Sosyal Hizmetler, Kolluk vb.) devreye sokarak çözüm için çalışıyorduk.
Bunun yanı sıra yine vatandaşlarımızın ihtiyacına göre hizmet veren “Dayanışma Mağazamız” vardı. Bu mağazamıza Kars’tan ve şehir dışında yaşayan vatandaşlarımızdan gelen destekler ile çok sayıda ihtiyacı karşılayabiliyorduk.
Kars’taki ekonomik ve işsizlik sorununun daha kökten çözümü için özellikle sahip olunan zenginliklerin aktif hale gelmesi gerekiyor. Tarım ve hayvancılık en temel geçim kaynağı ancak mazot, gübre, yem, tohum fiyatlarındaki yüksek artışlar gittikçe bu sektörü öldürüyor. Yine yaz ve kış turizmi açısından doğa harikası bir yer Kars.
Doğu ekspresi özellikle çok fazla rağbet görüyor. Ancak buradaki yetersizlik ve aksaklıklar da turizmin gelişmesinin önünde engel oluşturuyor. Belki de ticaretin ve ekonominin gelişmesinde en önemli konu sınır kapısının açılması olacak.
- Kars Kadın Futbol Takımı’yla çekildiğiniz bir fotoğraf gördüm. Ya da böyle bir futbol takımı var mı?
Evet. Belediyenin Erkek ve Kadın Futbol Takımı vardı. Ayrıca bir parantez açmak istiyorum futbol erkek oyunu olarak kabul edilse de ben buna katılmıyor hatta reddediyorum. Futbol oynamaktan keyif alan, bu oyunu centilmence oynayan başarılı bir Kadın Futbol Kulübümüz vardı.
Belediye imkanları dahilinde kendilerine alan açmaya çalıştık. Her fırsat bulduğumda kendilerini ziyaret eder, büyük bir keyifle de izlerdim.
- Genel Seçime Emek ve Özgürlük İttifakı olarak girdiniz. İttifak’ın izlediği yoldan rahatsız olan seçmenleriniz azımsanmayacak kadar çoktu. Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Seçime tekrardan İttifak olarak mı gireceksiniz?
Dönemler itibariyle ittifaklar yapılabilir. İttifak yapan partilerin her konuda aynı düşünüyor olması çok gerçekçi değil bence. Mutlaka ayrışılan konular olacaktır. Demokrasi, eşitlik, özgürlük ortak paydasında farklı fraksiyonlar da ki partiler ittifak yapabilir. Ancak önemli olan ittifak içinde ilkelerden taviz verilmemesi, kırmızı çizgilerin ihlal edilmemesi gerek diye düşünüyorum. 2023 seçimleri tartışmasız olarak hem iktidar hem de muhalefet açısından önem arz ediyordu. Bu nedenle de çeşitli ittifaklar kuruldu.
Aslında baktığınızda her iki ittifakta ortak temellere dayanan, demokrasi ve özgürlükler konusunda çok da umut vaat eden ittifaklar değildi. Bizler bu iki seçenek arasında sıkışıp kalmak zorunda değiliz. Bir üçüncü seçeneğimiz ya da seçeneklerimiz olmalı. HDP demokrasi güçlerine alan açan bir pozisyonda olmuştur. Burada nicelikten çok mücadeledeki samimiyet ve katılan artı değer önemlidir. Bu bağlamda Emek ve Özlük ittifakı bize bu seçeneği sundu. Tabi kaçırılmaması gereken nokta bu bir seçim ittifakı değildi, demokrasi mücadelesinde özne olabilecek daha uzun soluklu bir ittifak.
Seçim sonrasında yapılan halk toplantılarında bu konuda eleştiriler yapıldı, beklentiler dile getirildi. Ben ittifakların önemli olduğunu ancak çerçevesinin net bir şekilde çizilerek doğru anlatılarak anlaşılabilir kılınması gerektiğine inanıyorum.
Siyasetçilerin dili bu anlamda çok önemli, dolayısıyla ittifaklara güven inşa edilebilmesi için bu kriterlere dikkat edilmeli. Seçimden ziyade demokrasi mücadelesine yönelik bir ittifak olduğu için yerel seçimlerde de ortak bir pozisyon alınabilir. Yerel seçimlere yönelik alınacak tavrı parti açıkladı.
Birinci ve ikinci olduğumuz yerlerde kendi adaylarımız ile seçime gireceğiz. Batı için de ittifaklara açık olunduğu ifade edildi. Şu an adaylıklar için başvurular başladı, ilerleyen periyotta da ilgili parti kurullarınca bu ittifakların içeriği, şekli, kimlerle olabileceği konusunda kamuoyuna açıklama yapılacaktır. Bu seçim partimiz açısından önem arz ediyor.
Demokrasinin inşası yerelden başlar ve özellikle Kars demografik ve çok kültürlü yapısı ile buna çok uygun bir zemin. İki dönemdir kazandığımız belediyelerimize siyasi saikler ile kayyum atanıyor, seçme ve seçilme hakkı bu şekilde halkın elinden alınıyor. Bu dönemde de Kars ve birçok belediye alınarak hizmet edebilmek hedefleniyor.
"SON SEÇİMLER DE YAŞANAN OY KAYBI SEÇMENİN PARTİYE VERDİĞİ BİR NOTA OLARAK YORUMLAYABİLİRİZ’’
- Bir önceki seçimde eski ismiyle HDP şimdiki ismiyle HEDEP, son seçime de Yeşil Sol Parti olarak seçime girdiniz. Önceki seçimde alınan oyla son seçimde aldığınız oy arasında ciddi bir fark var, son seçimde ciddi bir oy düşüşü göze çarpıyor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Ne yazık ki Türkiye’de parti kapatmaları demokrasi adına utanç verecek bir durum. Çok sesliği, farklı siyaset ve düşüncelerin önünü keserek tek cepheli bir siyaseti dayatan bir antidemokratik bir uygulama. Partimiz bur durumla çok defa karşılaştı. Halkların Demokratik Partisi hakkında da devam eden bir kapatma davası var.
Dolayısıyla 2023 seçimlerine Yeşil Sol Parti çatısı altında girildi. Seçim sonrası da yeniden yapılanma ve değişim iddiası ile HEDEP olarak devam kararı alındı. Mücadelenin içeriği önemlidir, tabelada yazan isim sonraki kriter olabiliyor.
HDP tabanı politik bir taban. Uzun soluklu siyasette yapılacak hamlelere kolay uyum sağlayabiliyor. Ancak gerekli gördüğünde de uyarısını da yapıyor. Son seçimler de yaşanan oy kaybı bu anlamda seçmenin partiye verdiği bir nota olarak yorumlayabiliriz. Bunun birçok nedeni olabilir. Parti üzerindeki yoğun baskılar var, birçok seçilmiş, yönetici hatta partiye sempati duyan insan cezaevinde, böyle bir baskı altında siyaset yürütmek oldukça zor bir iş.
Ancak gücünüzü halktan aldığınızda dönemsel olarak düşüş yaşansa da ileriye gitmeye devam edersiniz. Partiden kaynaklanan yapısal ve hamlesel anlamda da halkın yanlış değerlendirdiği durumlar olmuştur. Bununla ilgili eleştiri-özeleştiri mekanizması işletilerek yeniden bir başlangıç yapıldı. Tüm bunlarda sonra HEDEP önümüzdeki süreçte de çözüm odaklı siyaset üreten, ülke sorunlarının çözümünde de özne olacak bir siyaset ile mücadelesine devam edecektir.
HABERE YORUM KAT