Halkların Demokratik Partisi Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, “Suriye Ortadoğu politikasında kırmızı, kesin çizgiler üzerinden değil, Suriye’de demokratik istikrarın sağlanması ve özellikle de IŞİD’in bölgeden temizlenmesi üzerinden tanımlanması, tarif edilmesi gerekiyor” dedi.
Yüksekdağ, Menbiç’in IŞİD elinden kurtarılmasını ve Çavuşoğlu’nun ‘Amerika bize söz verdi’ söylemini değerlendirdi.
Menbiç’in özgürleştirilmesinin bölge için önemli olduğunu söyleyen Yüksekdağ, “Türkiye’deki siyasi iktidarında Suriye politikasında kırmızı çizgiler üzerinden tarif etmemesi gerekir. Demokratik Suriye güçleri tarafından IŞİD’e karşı Menbiç’te başlatılan harekatın devam ediyor oluşu. Menbiç’in IŞİD’den temizlenmesi ve kurtarılması bu harekatın bittiği anlamına gelmiyor. Demokratik Suriye güçleri harekatı devam ettirecekler. Bu nedenle geri çekilmek, başka bir yere gitmek, IŞİD’e karşı savaşan güçlerin başka yere geçmesini istemek, çok doğru yaklaşım olmaz. Suriye’de IŞİD’e karşı yürütülen mücadeleyi zafiyete uğratacak bir yaklaşım olur. Ben çok doğru bulmuyorum. Suriye Ortadoğu politikasında kırmızı, kesin çizgiler üzerinden değil, Suriye’de demokratik istikrarın sağlanması ve özellikle de IŞİD’in bölgeden temizlenmesi üzerinden tanımlanması, tarif edilmesi gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
Haberin öncesi...
GRUP TOPLANTISI
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, “Çıkarmak istedikleri torba kanunla birlikte bütün evrensel hukuk kriterlerini, uluslar arası anlaşmaları bunların hepsini çöpe attılar” dedi.
Yüksekdağ, HDP Grup Toplantısı’nda konuştu. Yüksekdağ, bazı arkadaşlarının güvenlik barikatını aşamadığını belirterek, “Biz halkız ve halkın temsilcileriyiz. Meclis’te, Belediyelerde de, bütün yaşam ve mücadele alanlarında sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, okullarda, köylerde bizler bütün hakikatimizle ve irademizle var olmaya devam edeceğiz. Onlar bizleri bu meclis çatısı altında görmek istemiyor olabilirler. Halkın oylarıyla seçilmiş temsilcileri, yerel yöneticileri, Belediye Eş Başkanları o kurumlarda görmek istemiyor olabilirler” ifadelerini kullandı.
Torba kanunla belediyelere kayyum atama kararını çıkarmayı hedeflediklerini belirten Yüksekdağ, “Belediyeler bundan önceki süreçte nasıl bir atmosfer ve zemin içerisindeydi. BDP’li seçilmiş halk temsilcilerinin Belediyeleri zan altında bırakmak, devre dışı yapmak için elinden gelen her şeyi yaptılar. Yaklaşık bir yıllık süre boyunca müfettişleri, atadıkları memurları Belediyelerde yattı, kalktı. Bir kirlilik, hırsızlık, yolsuzluk bulmaya, bulamıyorlarsa yaratmaya çalıştılar. Ama emin olun üretemediler. Tek bir kirlilik, tek bir yolsuzluk, tek bir hukuksuzluk, adaletsizlik bulamadılar. Bu süre içerisinde, baskıcı yöntemlerle yerel yönetimlerdeki halk iradesini devirmeyi, devre dışı bırakmayı başaramayanlar, kanun’ adını verdikleri bir saldırı yönelimi ile saldırı pratiğiyle seçilmiş halk temsilcilerini ve mevzilerini devre dışı bırakmaya çalışıyorlar. Kazandığımız bütün demokratik mevzileri nasıl savunduysak, öyle savunacağız” şeklinde konuştu.
Yüksekdağ şunları kaydetti:
“Çıkarmak istedikleri torba kanunla birlikte bütün evrensel hukuk kriterlerini, uluslararası anlaşmaları bunların hepsini çöpe attılar. Sanıyorlar ki sadece Kürt’e düşmanlık yapıyorlar, zarar veriyorlar. Sanıyorlar ki, sadece HDP ve BDP kaybedecek. Kendileri kaybedecekler.”