Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in onayıyla hayata geçirilen "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli", eğitim çevrelerinde ve toplumda geniş yankı uyandırdı.
Yeni müfredatın, özellikle dini eğitim içeriklerinin artırılması konusunda getirdiği değişiklikler, eğitim örgütleri tarafından eleştirilere neden oldu.
Milli Eğtim Bakanı Yusuf Tekin tartışmalara konu olan 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni onayladığını açıkladı.
Yeni müfredat, "https://mufredat.meb.gov.tr" adresinde yayımlandı.
MÜFREDATIN İÇERİĞİ
PolitiKARS’ın derlediği bilgilere göre; Yeni müfredat, 4. sınıftan itibaren öğrencilerin dini eğitimlere maruz kalmasını öngörüyor. 5. sınıftan 8. sınıfa kadar olan öğrenciler için "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi", "Peygamberimizin Hayatı" ve "Kuran-ı Kerim" dersleri planlanıyor. Her bir ders için yıllık toplam 72 saat ayrılırken, ortaöğretimdeki öğrencilerin toplamda 216 saat dini eğitim alacakları belirtiliyor.
Lise düzeyinde ise, 9. sınıfta "Temel Dini Bilgiler" dersi ekleniyor ve öğrencilerin 9. sınıfta 252 saat, 10., 11. ve 12. sınıflarda ise 216 saat dini eğitime maruz kalacakları ifade ediliyor.
TEPKİLER VE ELEŞTİRİLER
Eğitim örgütleri ve bazı toplum kesimleri, müfredatın dini içeriklerinin artırılmasını, laik eğitim anlayışına aykırı bir adım olarak değerlendiriyor. Özellikle dini derslerin zorunlu hale getirilmesi ve ders saatlerinin artırılması, eğitimde çeşitliliğin ve farklı düşünce yapılarının önünü kesebileceği endişelerini beraberinde getiriyor.
EĞİTİMDE DİNİ İÇERİKLERİN ROLÜ
Eğitimde dini içeriklerin artırılmasının, öğrencilerin manevi ve ahlaki gelişimine katkı sağlayabileceği savunulurken, bu durumun öğrencilerin bilimsel düşünme becerilerini ve eleştirel yaklaşımlarını nasıl etkileyeceği tartışma konusu. Ayrıca, dini eğitimin zorunlu dersler arasında yer almasının, farklı inanç ve düşünce yapısına sahip öğrenciler üzerindeki etkisi de merak konusu.
GELECEK PERSPEKTİFİ
'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin uygulanmasıyla birlikte, eğitim sistemindeki bu dönüşümün uzun vadeli etkileri ve toplumsal dinamikler üzerindeki yansımaları, gelecek yıllarda daha net bir şekilde gözlemlenecek. Eğitimde dini içeriklerin artırılmasının, Türkiye'nin eğitimdeki çeşitliliğini ve kalitesini nasıl etkileyeceği, eğitim paydaşlarının ve toplumun gündemindeki önemli bir konu olmaya devam edecek.