Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın HDP üyeliği ve görev kaydını düşürdü. Konuya sert tepki gösteren HDP, bu durumun hukuksuzluğun son halkası olarak değerlendirdi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Sicil Bürosu, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın parti üyeliği ve görevlerini düşürdü. Yargıtay HDP’ye tebliğ ettiği kararda, Adana’da Yüksekdağ hakkındaki mahkumiyete dikkat çekildi. Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Haluk Beşer imzasıyla gönderilen kararda, “28/20 sayılı siyasi partiler kanunu 11/2 maddesinin 5 cümlesi kapsamında siyasi parti üyeliğine engel oluşturacak türden olduğu görüldüğünden Partiniz Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ Şenoğlu’nun parti üyeliği ve buna bağlı olarak parti organlarındaki görevleri sona ereceğinden adı geçen kişinin parti üyeliğine ve görev kaydına ilişkin bilgiler sicil kayıtlarından çıkarılmıştır” görüşüne yer verildi.
Karara sert tepki gösteren HDP konuya ilişkin yaptığı açıklamada, kararın hukuksuz olduğuna işaret etti. HDP açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Yargıtay savcıları yetkilerini aştı, hukuksuzluğu olağanlaştırdı.
‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Sicil Bürosu’ndan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vekili imzalı olan ve bugün tarafımıza iletilen bir tebligatla Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ’ın parti üyeliği ve görev kaydına ilişkin bilgilerin Yargıtay’ın sicil kayıtlarından düşürüldüğü belirtilmiştir. Bu işlemle birlikte yargılama aşamasında, tutuklamada ve milletvekilliğinin düşürülmesinde yapılan hukuksuzluklara bir yenisi daha eklenmiştir.
Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları Anayasa'nın 67. Maddesi’nde düzenlenen en temel siyasi haklardandır. Bu hakların çerçevesi, başta Siyasi Partiler Kanunu (SPK) olmak üzere çeşitli kanunlarla düzenlenmiştir. Siyasi partilere üyelikte kural, bu kanunun 11. Maddesi uyarınca, "Onsekiz yaşını dolduran, medeni ve siyasi hakları kullanma ehliyetine sahip bulunan her Türk vatandaşı bir siyasi partiye üye olabilir" şeklindedir.
Siyasi partilerin amaç ve faaliyetleriyle ilgili yasaklar da, SPK'nin 78 ve devam maddelerinde belirtilmiştir. Siyasi parti üyeliğinden çıkarılma usulü bu kanunda yoktur. Yani üyelik için gereken şartların kaybedilmesi halinde hangi usulün işletileceği kanunda belirtilmemektedir. Üyelikten çekilme üyenin kendi iradesiyle olurken, üyelikten çıkarılma veya üyeliğin kendiliğinden düşmesiyle ilgili bir düzenleme yoktur. Bu alan siyasi partilerin tüzüklerine ve yönetmeliklerine bırakılmıştır.
Ayrıca Yargıtay Kanunu'nun 27/4. Maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısının görevleri düzenlenmiştir. Yargıtay İç Yönetmeliği'nin görevleri düzenleyen 35. Maddesi’nde de görevler aynı şekilde sıralanmıştır. Bunlardan hiçbiri üyelik için gereken şartların kaybedilmesi halinde üyeliğin düşürülmesine karar vermek değildir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısının re'sen böyle bir yorum yaparak üyelik düşürme yetkisi yoktur.
Nitekim daha önce ‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Sicil Bürosu’ tarafından siyasi partilere gönderilen bu konuya ilişkin yazılarda, yönetim kurulu üyeliği gibi çeşitli kademelere seçilen kişiler hakkında bir kesin hükmün varlığı partiye bildirilmekte, gereğinin yapılması ve sonucun bildirilmesi rica edilmektedir. Başsavcılığın re'sen üyelik düşürme yetkisi bulunmadığından, partiler kendi hukukunu işleterek gerekli işlemleri yerine getirmektedir.
Bu yapılan hukuk dışı uygulama kabul edilebilir değildir. Bir hukuk kurumunun hukuk dışı bu davranışı aslında Türkiye’de yargının geldiği ‘tuz koktu’ durumunun en bariz işaretlerinden birisidir. Üst yargı kurumları da ne yazık ki tamamen siyasi iktidarın baskı ve uygulama aracı haline dönüşmüştür. Cübbelere ilikler açılmış, siyasi iktidarın önünde cübbeler iliklenmiştir.
Bu konuda hukuki işlemleri başlatacağımızı, hem iç hem de uluslararası hukuk alanında gerekli başvuruları yapacağımızı; hukuk dışı bu kararı alan ve uygulayanları en ağır biçimde kınadığımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.”