Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu "Emek ve Özgürlük İttifakı" yarın İstanbul’da düzenlenecek bir tanıtım toplantıyla kuruluşunu ilan edecek.
"Hep birlikte başaracağız" sloganıyla yola çıkacak olan ittifak, tanıtım toplantısında yol haritasını da kapsayan bir deklarasyon açıklayacak. Deklarasyonda başta ekonomi, yoksulluk, Kürt sorunu, temel hak ve hürriyetlerin daraltılması olmak üzere birçok konuda mesaj verilecek.
Bundan sonraki sürece ilişkin yol haritalarını "ittifakı üçüncü bir seçenek olarak topluma anlatmak ve ittifakı genişletmek" olarak açıklayan HDP'nin STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, mevcut ittifakların topluma umut vermediğini söyledi.
Tuncer Bakırhan, kuruluş ilanı öncesi Emek ve Demokrasi İttifakı’nın hedeflerinden yol haritasına, oy potansiyelinden cumhurbaşkanı adayı tartışmalarına kadar birçok konuda Gazete Duvar’dan Müzeyyen Yüce'nin sorularını yanıtladı.
'Emek ve Özgürlük İttifakı' olarak yarın İstanbul’da yapılacak bir toplantı ile deklarasyonunuzu açıklayacaksınız? Bu deklarasyon hangi konuları kapsayacak? Hangi mesajlar verilecek. Özellikle vurgunuz ne olacak?
Emek ve Özgürlük İttifakı, yarın açıklayacağı deklarasyon ile aslında bir başlangıç yapacak, "biz de varız" diyecek. Bu kapsamda açıklanacak deklarasyon Türkiye’nin başlıca sorunlarına önereceği çözümlerle çıkış belgesi niteliği taşıyacak. Bu sorunlar nelerdir: Hak ve özgürlük alanındaki kısıtlamalar, Kürt sorunu, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı, işsizlik, ekonomik kriz, yoksulluk, KHK’lı mağdurlar, EYT’lilerin sorunları, gençlerin hakları, kadın hakları, çevre hakları ve demokrasi gibi toplumsal problemleri kapsıyor. Biz de bu sorunlara ilişkin çözüm politikalarımızı yarın açıklayacağız.
ORTAK SLOGAN: BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ
Anladığımız kadarıyla daha çok ekonomi, yoksulluk, temel hak ve hürriyetler noktasında mesajlar verilecek. Tüm bu mesajların toplandığı bir ittifak sloganınız var mı?
Sadece bir tane değil, birkaç tane sloganımız tabii ki var. Öncelikle sahaya "Birlikte Başaracağız" diye çıkacağız. Sonra 'insanca çalışacak ve insanca yaşanacak ekonomik bir düzen' ile 'halkın egemenliğine dayanan bir demokrasi' gibi sorunlara vurgu yapan sloganlarımız olacak. Türkiye’deki başlıca sorunların çözümü için tespitler yaptığımız programımızda, aynı zamanda ortaya koyduğumuz tespitlerin hayata geçirilmesi için de ‘mücadele’ mesajı verilecek. Dolayısıyla bu ittifak aslında bir mücadele ittifakıdır.
‘SEÇİM İTTİFAKI DEĞİLİZ’
Emek ve Özgürlük İttifakı, nasıl bir ortak mücadele hattı kurmayı hedefliyor? Seçim ittifakı eleştirilerine nasıl bakıyor? Bu noktada birlikteliğiniz ne anlama geliyor?
İttifakın kurulması her ne kadar seçim sürecinde gerçekleşmiş olsa da bu bir ‘seçim ittifakı’ değildir. Daha önce de belirttiğim gibi bizim ittifakımız tamamen bir mücadele ittifakıdır. İttifakı ‘seçim ittifakı’ olarak değerlendirmek, aynı çatıda bir araya gelen bileşenlerin koltuk, mevki, makam derdinde olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım değildir, bu yaklaşım bizi tarif etmez. Türkiye’de demokratik bir seçenek yaratmak toplumun bizden beklentisidir. Bir araya gelme nedenimiz ülkede yaşanan tüm sorunların bizim derdimiz olmasıdır. Biz ülkenin geleceğini, halkın yoksulluğunu, haksızlıkları dert edinenler ve gerçekten empati kuran ve çözüm arayan insanlar olarak bir seçenek oluşturmaya çalışıyoruz.
‘ORTAK İTTİFAKIN SEÇİMLERE YAKLAŞIMI ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE BELİRLENECEK’
Dünyada sol yapıların genel problemi Türkiye’de de olduğu gibi güçlü bir seçenek yaratamamalarıdır. Toplumun beklentilerine uygun bir seçenek olmadığı zaman insanlar farklı seçenekler içerisinden ehvenişer olanı tercih ediyor. Biz bu defa gerçek bir adres, gerçek bir seçenek ve bir mücadele gücü oluşturmaya çalışıyoruz ve dolayısıyla bu zemin elbette ki seçimi de gündemine alacaktır. Emek ve Özgürlük İttifakı, zamanı gelince seçimlere yaklaşımını da mutlaka tartışıp ortaya koyacaktır.
‘TEMEL GAYEMİZ ‘İTTİFAKIMIZI TOPLUMA ULAŞTIRMA, BÜYÜME VE ÖRGÜTLENMEKTİR'
Yarın açıklanacak deklarasyon sonrasında yol haritanız nasıl şekillenecek? Hangi adımlar atılacak?
Asıl iş deklarasyonun açıklanmasından sonra başlayacak. Türkiye’de ciddi anlamda bir değişim ve dönüşüm artık kaçınılmazdır. Bu kapsamda ülkedeki büyük yıkımı durduracak ciddi bir güç ve örgütlülük lazımdır. Bunu sağlamak için de toplumun en geniş hücrelerine nüfuz etmek, üçüncü bir yol olduğunu iyi anlatmak zorundayız. Bunun için ilk etapta topluma, halka, emek güçlerine ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’nı anlatacağız. Bununla birlikte yol haritamız ‘genişleme perspektifi’ üzerinden şekillenecektir.
‘Genişleme perspektifi' kavramını biraz açabilir miyiz?
İttifakı oluşturduğumuz yapılarla yetinmeyerek daha geniş bir alanı kapsayacak dinamikleri de içine alan ve dolayısıyla kar topu gibi büyüten bir çalışmamız olacak. Bu ittifak siyasi parti ve belli başlı kurumlarla sınırlandırılmış bir ittifak değildir. Biz yarın sadece ittifakı deklare edeceğiz ve sonrasında yapılacak çalışmalarla, görüşmelerle, yeni katılımlarla yolumuza devam edeceğiz. Biz bugün siyaseten sıkıştığına inanan, seçeneksiz kaldığını düşünen insanlara bir alternatif yaratamazsak yıkımı durduracak bir güç yaratamayız. Bunun bilincindeyiz. Ayakları yere basmayan bir ittifak değiliz. Başarının anahtarı toplumsallaşmayla gelecektir. Ezilen halkların talepleri neyse bizim talebimiz de odur; bu halk neye direniyor ne istiyorsa biz orada birlikte aynı taleplerle onların yanında olacak onları asla yalnız bırakmayacağız. Toplumu asla bu ceberut, baskıcı sistemle yalnız bırakmayacağız.
‘HER İKİ İTTİFAK DA TOPLUMA CİDDİ BİR UMUT VERMİYOR’
Peki mevcut ittifaklar Türkiye’deki sorunların çözümü noktasında bir umut uyandırmıyor mu?
Türkiye toplumu mevcut düzenden rahatsız. Her iki ittifak da topluma umut vermiyor. Birisi tahrip etmiş, içini boşaltmış, kutuplaştırmış; diğeri ise bütün bu enkaza pansuman öneriyor. İhtiyacımız tabii ki bu değil. Gerçek anlamda bir değişim ve dönüşüme ihtiyaç var. Buna da cesaret edebilecek tek adres Emek ve Özgürlük İttifakı’dır.
‘YÜZDE 20 CİVARINDA BİR OY POTANSİYELİMİZ VAR’
Tüm bu anlattığınız çalışmalar kapsamında düşünecek olursak Emek ve Özgürlük İttifakı’nın oy potansiyelini nasıl görüyorsunuz?
Sadece HDP’yi kamuoyu yoklamalarında yüzde 13-16 bandında gösteren pek çok anket çalışması mevcut. Bunun yanında ittifak bileşenlerimizin de ciddi bir güçleri var. Dolayısıyla bu ittifakın genişletilmesi ve topluma üçüncü bir seçenek olabileceğini göstermesi, o umudu büyütmesi halinde diğer bloklardan kopuşlara olanak sağlayacaktır. Tabii şimdiden bir oran vermek çok uygun olmaz; ancak yüzde 20 civarında bir potansiyel söz konusudur.
'YIKIMI DURDURACAK, DEĞİŞİMİ SAĞLAYACAK ORTAK BİR ADAY LAZIM’
HDP’nin Millet İttifakı’na yönelik ortak zemin sağlanması durumunda cumhurbaşkanı adayının destekleyebileceği çağrıları yapılıyor. İttifak olarak bakıldığında bu durum değişti mi? Yoksa kendi cumhurbaşkanımızı çıkaracağız mı diyorsunuz?
Biz henüz ittifak bileşenlerimizle bu konuda konuşmadık. HDP adına konuşmam gerekirse, düşüncemiz ortak ilkeler etrafında bütün muhalefet partilerinin ortak bir aday çıkarması gerektiği yönündedir. Muhtemelen ittifak ilan edilip genişledikten sonra bu meseleleri gündemimize alıp net bir tavır ortaya koyacağız.
‘KILIÇDAROĞLU, KUCAKLAYICI BİR PROFİL ÇİZİYOR’
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına nasıl bakarsınız?
Tabii ki adayların ismi, kimliği, niteliği önemlidir ancak biz adayın nihayetinde toplumsal sorunlara önerdiği çözüm perspektifine bakarız. Sorunları çözme iradesi, gücü var mı? Türkiye’yi bu yıkımdan kurtaracak demokratik bir zemin oluşturacak umudu ve inancı taşıyor mu? Bizim için bunlar belirleyici olacaktır. Tamamen ilkesel yaklaşıyoruz. Kılıçdaroğlu, kıymet verdiğimiz kucaklayıcı bir profil çiziyor. Ama aday olup olmaması tamamen Millet İttifakı'nın kendi meselesidir.
‘ALTILI MASA TARTIŞMALARINA NE TARAF NE DE MALZEME OLURUZ’
Son dönemde Millet İttifakı’nda HDP üzerinden tartışmalar yürütülüyor. İYİ Parti’nin ‘HDP ile masaya oturmayız’ sözleri de çok konuşuldu. HDP üzerinden yürütülen bu tartışmalara nasıl bakıyorsunuz?
Altılı Masa çok homojen değil. Farklı ideolojik, politik perspektife sahip olan partilerin oluşturduğu bir ittifak. Öncelikle belirteyim ki, biz Millet İttifakı'nın kesinlikle bir tarafı değiliz. Biz Altılı Masa'daki tartışmalara ne taraf ne de malzeme oluruz. Biz kendi işimize bakarız. Çeşitli konumlara gelmek için kimseden icazet almayız, kaldı ki buna ancak halk karar verebilir. Seçimler sonucunda ortaya çıkacak tabloya göre tabii ki partimiz de ittifakımız da bir değerlendirme yapacaktır. Gerçek gündem halkın kendisidir. Salonlarda, masalarda, ayakları yere basmayan, yalan yanlış tartışmalar asla gerçek gündemi tarif etmiyor. Biz gerçek gündemin kendisiyiz.
'HDP KAPATILSA DAHİ HALKIMIZ SEÇENEKSİZ DEĞİL’
HDP’ye açılan kapatma davası AYM’de sürüyor. En kötü senaryoyla seçim sürecine girildikten sonra partinin kapatılmasına karşı bir hazırlığınız var mı? Böyle bir durumda seçimlere EMEP veya TİP ile girmek de alternatifler arasında mı?
Öncelikle HDP’ye açılan kapatma davasının tamamen ısmarlama bir kumpas davası olduğunu belirtelim. Bizler HDP’yi kapattırmayacağız. Biz hiçbir zaman bize oy veren yurttaşlarımızı seçeneksiz bırakmadık. Kendisi çoktan kaybetmiş bu sistemin Türkiye toplumuna yapacağı en büyük kötülük HDP’yi kapatmak olur. Böyle bir durumda da kesinlikle halkımızın seçeneksiz kalmayacağını, aksine çok sayıda seçeneğimiz olduğunun bilinmesini isterim. HDP tabelasının indirilmesiyle ona oy veren milyonları ortadan kaldıramazlar. Sonuçta illa ki bir araç ve seçenek ile seçime gideceğiz. HDP’yi kapatmak kaybetmenin altına imza atmaktır.