İstanbul’da Ayşegül Terzi’ye “şort giydiği” bahanesiyle saldıran Abdullah Çakıroğlu, ilk duruşmada serbest bırakıldı.
Anadolu 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, İzmir Barosu, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu, bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka, çok sayıda kadın avukat ve kadın hakları savunucusu da hazır bulundu.
Bazen psikolojik sorunları bazen de sara hastalığı olduğunu iddia eden ve saldırıyı bu rahatsızlığa bağlayan Çakıroğlu, tedavi için bir din insanına gittiğini söylerken, tekme attığı kadını duruşma salonunda da suçlamaya devam etti. Kadının “müstehcen bir şekilde” oturduğunu ve Kuran’a göre örtünmesi gerektiğini savundu.
Ayşegül Terzi, duruşmada “Sanığın hiçbir suçlamasını kabul etmiyorum. Yaptığı eylemi dine bağlamasını doğru bulmuyor ve kabul etmiyorum. Evime çok yakın oturuyor. Ben bunu bana tekrar yapabileceğini düşünüyorum. Serbest kalırsa tekrar yapacağından korkuyorum” diye konuştu.
Terzi’nin avukatı Bahar Ünlüer Öztürk ise Sanık, müvekkilim nezdinde tüm kadınları aşağılamış, eylemiyle toplumun bir kesimini diğer kesimiyle karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Mahkeme heyeti, Çakıroğlu’nun tahliyesine karar verdi.
Çakıroğlu'nun savunması
Çakıroğlu, kendini şöyle savundu:
"İş yerinde hastalığım nüksetmişti. Bu da telefon kayıtlarında vardır. Ege'de Murat diye bir hoca efendiden ilaçlarımı istemiştim. Hastalığım ilk başladığında iki sene önce ona gitmiştim. İlaç verdi, tedavi oldum. Kendime gelmiştim. Son zamanlarda ise kendi kendime konuşma hallerim artmıştı.
“İki sene kimseye bulaşmadım. Sonra rahatsızlığım nüksetti. Kendi kendine konuşma, bağırma, çağırma hallerim arttı. 2-3 gün üst üste nöbete kalınca psikolojim arttı. Konuşma seanslarım arttı. Otobüsteki hadise vuku buldu.
“Otobüste daha önceden tanımadığım bayanı gördüm. Oturuşu müstehcendi. Doğru oturmasını söyledim. Suratıyla 'sana ne' anlamında işaret yaptı, önüme döndüm. Durumu hazmedemedim istem dışı reflekste bulundum. Yaptığımı doğru bulmuyorum. Bayanın oturuşunu da doğru bulmuyorum. Hastalık halinde istem dışı reflekste bulunuyorsun. İstem dışı oluyor ancak doğrular üzerinden gerçekleşiyor. Bu şekil oturuşunu doğru bulmadım, uyardım. Kendisi umursamadı, hiç oturuşunu düzeltmedi. Cünüp kelimesi bana aittir. Bu kelimeyi kullandım. Otobüsün içinde bir grup beni dövdü. Bayanın sözü üzerine millet galeyana gelip otobüsten attılar beni, dövdüler. Hapishanede de tartaklandım. Bu olayda sara hastalığımın etkisi büyüktü. Nüksetmişti. Saldırma eğilimim artmıştı.
“Müştekinin kendisini taşıyabilecek bir giyim kuşamı olması lazımdı. Herkesin ortak yaşam alanına yakışmayacak şekilde giyim kuşamı vardı. Ortamı bozuyordu. Otobüste aile, ana baba var. Herkesin ruh dünyasını etkiliyordu. Doğruları birinci dereceden Kuran-ı Kerim'den almak zorundayız. Kadının haya perdesinin oluşması için örtüsü olması gerekiyor. Kuran-ı Kerim ve hadislerde örtünmesi gerektiği belirtilmiştir. Gayrimüslimim diyorsa kendisini taşıyabilecek giyim kuşamı olması gerekiyor. Aksi takdirde insanları suça teşvik ediyor, insanların şehvet duygularını kabartıyor. Benim olayda şehvet duygularım kabarmadı ama istem dışı bir davranışta bulundum."
Sanık Çakıroğlu, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde 14 gün tedavi gördüğünü, tedavisine bir “hocayla” devam ettiğini söyledi ve "Beni okudular. Cinler musallat olmuş dediler" diye konuştu.
Ne olmuştu?
Hemşirelik yapan Ayşegül Terzi, bayramın birinci günü nöbet dönüşü İstanbul Çekmeköy'de bindiği otobüste Abdullah Çakıroğlu isimli erkeğin saldırısına uğradı. Görgü tanıkları, Çakıroğlu’nun Terzi’ye saldırıken “O şeytan, ölmeli. Yaşamaya hakkı yok" diye bağırdığını anlattı.
Saldırının basına yansımasının ardından Çakıroğlu önce “yaralama” suçlamasıyla gözaltına alındı.
Çakıroğlu ilk ifadesinde, "Giydiği şort ortama uygun değildi. Bu nedenle sinirlenip hareketi yaptım" dedi.
Saldırgan emniyetteki ifadesinde, "Ben psikolojik tedavi görüyorum. Bir anda istem dışı tekme attım" dedi. Asayiş Şube Müdürlüğü'nden çıkarıldığı sırada basın mensuplarının sorularını, "Arkadaşlar her şey kontrol altında... Sıkıntı yok, gerekli izahatları yapacağım... Vandalların saldırısına uğradım, 20 tane solcu terörist bana saldırdı. Her şey İslam hukukuna göre oldu" diyerek yanıtlayan Çakıroğlu savcılığa sevk edildi. Savcılık ise, “yaralama” gibi bir suçun tutuklama gerektirmediği iddiasıyla saldırganı serbest bıraktı.
Saldırganın serbest bırakılmasının ardından olay kamuoyunda tepki çekti.
Bunun üzerine savcılık yeniden yakalama kararı çıkardı. Çakıroğlu "Halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek” suçlamasıyla gözaltına alındı. Çakıroğlu tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi ve tutuklandı.
Anadolu Cumhuriyet Savcısı Sadettin Ulusoy tarafından hazırlanan iddianamede, Çakıroğlu hakkında “inanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “hakaret” suçlarından, 2 yıl 3 aydan 8 yıla kadar hapis cezası istedi.