Erdoğan ve AKP, kendi meclis grubuna Grup Başkanı seçimi yapıyor edası içinde olmasına rağmen; rejim ile restleşme devam ediyor. Büyükanıt Paşanın sivil muhtıra niteliğindeki açıklamaları, yansımaları gölgesinde derinleşen Çankaya Seçimi bugünden itibaren yasal sürecini başlatıyor.
………… yazının devamı
15 gün önceki yazımın ilk bölümünde, genel hatlarını özetleyen saptamalarımın eşiğinde, gelinen noktanın dönülmez tahribatlarını ve olası yansımalarına birlikte bakalım.
Gelinen nokta, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır. Başbakan Erdoğan ve Troykası özelinde gelişen Cumhurbaşkanı adaylığı süreci; “benzer” birinin, yani Abdullah Gül’ün tek aday olmasıdır.
Çarşı - Pazar dolaşılarak belirlenen Çankaya adayı, buna karşı “rejim tehdidi” algısındaki yığınların beklentilerine cevap vermedi.
AKP içinde sevinç ile karşılanan Gül, “dinci siyasetin” zaferi niteliğinde bir son durum belirtisi olmuştur. R.Tayyip Erdoğan’ın ekibi içinde ki etkin üç isimden biri olan Abdullah Gül, rütbesini yükselterek bir üst noktaya çıkmaya çalışıyor. Troyka (Üçlü), sistemin en değerli mevzilerine hakim olmanın gayreti ile bugüne kadar yapmış oldukları siyasetin taçlanması anlamında bu hamleyi önemsemektedirler.
Başbakanlık, TBMM Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı……
AKP’nin gelinen noktadaki siyasi öngörüsü; tek hedef kadrolaşma ve kadrolaşmanın partizanlık özelinde şekillenmesi temelindedir.
Kendinden olmayanı ÖTEKİLEŞTİRME gayreti içindeki kadro yapılanması gelecekte ülkenin içinden çıkılamaz sıkıntılarının habercisidir.
İslami motiflerin önde olduğu yaşam biçimlerinin her alanda etkin olma gayreti dikkate değerdir. Güven ile ilgili hiçbir sorunlarının kalmadığı bir dönem tamamlanmış, bir sonraki süreç ilerlemektedir.
Erbakan geleneği ve Milli Görüş fikrinin, yaşamın her alanına hakim olması için derinden faaliyetler olmuştur.
Takkiye ustası olan bu siyasi gelenek, 80 sonrasında “rejimin” desteği ile her alanda var olmuştur.
Sola karşı geliştirilen Türk İslam Sentezi modülü ve Kürt Sorunu karşısındaki çıkmaz, AKP ve bu geleneğe uygun siyaseti etkin hale getirmiştir.
Siyasi mücadelesini “Türban ve İmam Hatip” ile özdeşleştiren gelenekçi siyasi anlayış, Camilerden beslenerek, mazlumu oynamıştır.
AKP İktidarını analiz ettiğiniz zaman, kadrolaşma ve partizanlık gayretinin ötesinde çözüm üreten bir yapısı yoktur.
Erdoğan ve ekibi tek güç ve tek hakim edası ile süresini doldurmuş görünüyor.
27 Nisan, demokrasisi belli dönemlerde arızalanan ve bakıma alınan Türkiye’de yeni bir mola anlamındadır. Demokrasi aracında yolcuların ve mürettebatın değişeceği anlamına gelen bu kesinti; TSK ile Hükümetin kılıçları çekmesinden başka bir şey değildir.
Dünyayı ve Türkiye’yi salt Çankaya Seçimine endeksleyen siyasi anlayış, yaşanan bunalımı görmemizi engellemiştir.
Ortadoğu’nun son durumu, Kafkasya’daki bunalımlı alan ve içte Kürt sorunu…
Ölümlerin ve çatışmaların yoğunlaştığı bölgenin durumu hiçte iç açıcı değildir. Barışa olan inancın gün be gün azaldığı ortam kaygı vericidir.
İnadına Çankaya diyen Hükümet ile, yedirmezler diyenler.
Hadi RASTGELE…!
30.04.2007 Kars