Hatırlayalım !
19 Ocak 2014'te Suriye'ye giden 3 TIR, Hatay'da durduruldu. Haber ilk olarak Radikal gazetesinde yayınlandı
Haberi yapan Fatih Yağmur;:
"Bu süre zarfında haberi ilk aldığımda haber merkezimle paylaştım ve internet sitemizde habere yer verdik. Türkiye gündemini bir anda alt üst eden olayda ilk olarak yaşananlar gizlenmeye çalışıldı. TIR'ların durdurulduğu da resmi makamlarca kabul edilmiyordu. İlk gelen bilgiler de çelişkiliydi.
Önce TIR'ların İHH'ya ait olduğu ifade edildi. Sonrasında ise 20 Ocak tarihinde savcıların olay yeri tutanağını ve Hatay Valisi'nin imzasını taşıyan, tırların MİT'e ait olduğu ifade edilen talimat yazısını Radikal'de yayınladım.
Yayınlanan resmi belgelerden sonra TIR'ların MİT'e ait olduğu iktidar partisi tarafından da kabul edildi ve insani yardım içerdiği ifade edildi."dedi.
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan;
"Savcı, benim iznim, Adalet Bakanlığı'nın haberi olmadan böyle bir müdahalenin içine giremez. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın ne getirip ne götürdüğüne bakamaz.
Burada, gerek bu savcıyla gerekse jandarmayla ilgili, komuta kademesini kastediyorum, hepsiyle ilgili hukuki süreç başlatılmıştır. Gereği de bunlarla ilgili yapılacaktır" diyerek olayı açıklıyordu
Eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı vekili Ahmet Karaca, savcı Aziz Takçı, savcı Özcan Şişman ile Albay Özkan Çokay, TIR'ların durdurulmasıyla ilgili soruşturma kapsamında, 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs' suçlamasıyla Mayıs 2015'te tutuklandı.
TIR'ları durdurarak arama yapmak isteyen eski Kırıkhan savcısı Yaşar Kavalcıoğlu ise "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla Nisan 2017'de tutuklandı.
Bir dönem MİT TIR'larının durdurulmasıyla ilgili soruşturmaya bakan hakim Cebrail Cem Alıcı da 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından, Konya'daki darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklandı.
Aynı Haber, 21 Ocak 2014'te Aydınlık gazetesi, yayımladı.
"İşte TIR'daki cephane" başlıklı haberde, "Adana'da durdurulan MİT'e ait üç TIR'dan mühimmat çıktı. Aydınlık, arama fotoğraflarına ulaştı. TIR'larda 'insani malzeme' değil, top mermisi taşındığı belgelendi" ifadeleri yer aldı.
Haberde, ilaç kutularının arasında gizlendiği belirtilen top başlıklarının fotoğrafları da yayımlandı.
29 Mayıs 2014'te Cumhuriyet gazetesi "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" manşetiyle çıktı.
Haberde 19 Ocak 2014'te üç TIR'ın durdurulması operasyonundan fotoğraflar ve bilgiler paylaşıldı. Bu TIR'larla Suriye'deki gruplara silah ve cihatçı sevk edildiği iddia ediliyor, kanıt olarak da savcılık dosyasından alındığını belirtilen görüntüler veriliyordu. (1)
İlk haberi yapan Fatih Yağmur, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından canlı yayında, "paralel polislerle irtibatlı" olmakla suçlandı. Bunun üzerine Fatih Yağmur, "Yeter ulan. Kaldıracak gücüm kalmadı. Yapmadığım şeyi yaptım. Telefon trafiğime de baksınlar Vali Coş'u göreceksiniz. Kendiniz referans olup emniyettekilerle tanıştırıyorsun...” diyerek isyan etmişti.
“Mit Tırları” olarak adlandırılan bu olayla ilgili olarak siyasiler değişik açıklamalarda bulundular.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Siirt milletvekili adayı ve AKP’nin Dışişleri’nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, Hatay ve Adana’da Suriye’deki cihatçı gruplara mühimmat taşındığı şüphesiyle durdurularak aranan MİT TIR’larının Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) gittiğini söyledi. (2)
Dönemin Başbakanı Ahmen Davutoğlu; “
Yani Amerika'da istihbarat örgütü bir faaliyet yapıyor ama Pentagon o faaliyete baskın yapıyor. Siyasi otorite bir talimat vermişse, siyasi otoriteye bağlı bir kurum, siyasi otoriteden izin almadan o talimata müdahale etmesi açık bir suçtur. Evet o günlerde Bayırbucak'ta çok ciddi çatışmalar oluyordu. Bugün Suriye Türkmenlerini temsilen o zaman Suriye Türkmen Cephesi'nin Başkanı da açıklama yaptı. Tırların içinde ne olduğu kimseyi ilgilendirmez.” Diyerek açıklıyordu. (3)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise;
"Bu olay Bayırbucak Türkmenleriyle alakalı bir konu. Hep şunu ifade etmişimdir: Özellikle insani yardım noktasında şu anda Milli İstihbarat Teşkilatımız Bayırbucak Türkmenlerine bu desteği vermektedir. Kimden aldın bu rakamları? Paralel yapı.
MİT'e yönelik atılan o iftiralar bir ajan, bir casusluk faaliyetidir ve bu gazete de bunların arasına girmiştir. Avukatlarıma talimatı verdim hemen davayı açtım. Burada hakikaten samimi, dürüst olan, onlara verdiğimiz eğitimi çok samimi olarak açıklar. Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu.” Demişti.
Daha sonraki bir konuşmasında ise: "Şimdi diyecekler ki 'Başbakan TIR'ların içinde silah yoktu' diyordu… Varsa ne olacak yoksa ne olacak? Oraya insani yardım götürüyoruz. Kim onlar? Mağdur, mazlum, bizim Bayırbucak Türkmen kardeşlerimiz". Diyordu. (1)
Dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ise "Bizi izleyenlerin huzurunda yemin ediyorum. Vallahi ve billahi o silahlar Türkmenler'e gitmiyordu." ifadelerini kullanarak adeta iktidarın yaptığı açıklamaları yalanlıyordu! (4)
Siyasilerin yaptığı açıklamalara baktığımızda hem çelişki hem itirafı görebiliyoruz. Ayrıca adı “MİT Tırları” koyulan bu olayların gerek seyri gerek konu hakkında yapılan açıklamalarıyla “sır” konumundan çoktan çıkmış olduğu da ortada!
Buna rağmen haberi yapan Can Dündar ve Erdem Gül 26 Kasım 2015'teturuklanıyor, Cumhurbaşkanının, "Karar saygı duymuyorum, karar uymuyorum" açıklamasına neden olan, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 26 Şubat 2016'da, iki gazetecinin haberleri nedeniyle tutuklanmasını 'hak ihlali' olarak değerlendirmesi üzerine, tahliye ediliyordu.
Dündar'a, davanın 6 Mayıs 2016'daki duruşmasında, İstanbul Adalet Sarayı önünde silahlı saldırı girişiminde bulunuldu.
16 Mayıs'taki duruşmada mahkeme, gazetecileri 'devletin gizli belgelerini açıklamak' gerekçesiyle toplam 10 yıl 10 ay hapse çarptırdı, 'darbe' suçlamasından ise beraatlerine karar verdi. Mahkeme tutuklama kararı vermedi!
Bu gelişmelerin ardından, Enis Berberoğlu'na 'Devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etme' ve 'FETÖ-PDY'ye bilerek ve isteyerek yardım etme' suçlamaları yöneltildi.
14 Haziran 2017'de mahkeme, 'devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak' suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Mahkeme, 'kaçacağı veya saklanacağı hususunu dikkate alarak' Berberoğlu'nun tutuklanmasına karar verdi.
Neredeyse tüm siyasilerin bir şekilde açıklama yaptığı, 79 milyon insanın haberi olduğu, konuşup tartıştığı, birçok yayın organınca haberleştirildiği “MİT Tırları” olayı bir anda “devlet sırrı” oldu!
Çok iyi biliyoruz ki cezalar “Devlet sırrının” açıklanması için verilmedi.
Cezalar, Anayasanın 138. Maddesine rağmen, "Karar saygı duymuyorum, karar uymuyorum” açıklamasını yapan tarafından yapılan “Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek öyle bırakmam onu.” Sözlemi sonucu verildi.
Muhalefet partisi CHP bile bu işin Mecliste çözülemeyeceğini anladı
Söz bitti.
Adalet aranmakta…
Nami Temeltaş: 1977 Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler öğretmenliği mezunu. 6 yıl kadar Diyarbakır, Eskişehir ve Antep cezaevlerinde siyasi tutsak olarak yattı. Siyasal nedenlerle öğretmenlik yapamadı.