CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Devlet Bahçeli’ye de söylüyorum, Türkiye’yi bölme projesidir başkanlık sistemi" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmasında, Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın Aydın’da kurşunla yaralanmasına değinerek, “CHP’ye ve CHP’lilere karşı provokasyonlar bundan sonra daha fazla olacaktır. Şehit cenazesinde benim üzerime kurşun atan, genel başkan yardımcımızın bu şekliyle kurşunlanması, il başkanlarımızın sokak ortasında darp edilmeye çalışılması bizim üzerimize geliyorlar. Bu ülkeye tam demokrasiyi getirmek için eğer bir bedel ödenecekse sözüm sözdür o bedeli önce ben ödeyeceğim. Şu garabete bakın bir bir taraftan PKK saldırılarıyla karşı karşıyayız. Şavşat’ta silahlı PKK saldırısıyla karşı karşıya kaldık. Yılmayacağız. Kim olursa olsun. Genel başkan yardımcılarımıza karşı benzer saldırı yapılıyor. Ondan da yılmayacağız. Hemen şöyle bir kumpasta kurdular. Bu silahı sıkan ülkücüymüş dediler. Gazeteci soruyor. Ülkücüler vatanseverdir, biz de vatanseveriz. Bayraklarını severler, biz de bayrağımızı severiz. Biz de vatanseveriz. Eline silah tutuşturulup birisine ateş etmesine sağlayanlar asla ve asla bir ülkünün adamı olamazlar. Onlar kişiliksiz insanlardır. Onlar kullanılmaya müsait insanlardır. Kelepçeyi şeref olarak taşıyacakmış. Kelepçeyi şeref olarak taşıyanlar zaten karanlık insanlardır. Bayrak, vatan, demokrasi, özgür medya niye senin şerefin değil? Bu tür insanlar karanlık insanlardır. Cebine üç beş kuruş para koyduğun zaman yapmayacağı iş yoktur. Bunlar satılık insanlardır. Bize yönelik provokasyonlar konusunda çok dikkatli olmalıyız, sağduyulu olmayız. Aydın’daki güvenlik güçlerine yürekten teşekkür ediyorum. Aydın valisine, emniyet müdürüne ve savcısına teşekkür ediyorum. Planlı bir saldırı, arkasındaki iradeyi merak ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“15 Temmuz darbe girişimini fırsat bilip karşı darbe yapanlara karşı dimdik, namusumuzla ayakta duracağız”
“15 Temmuz darbe girişimini fırsat bilip karşı darbe yapanlara karşı dimdik, namusumuzla ayakta duracağız” diyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan çıkardılar bir istihbarat devleti haline getirdiler. Böyle bir devlet mi olur? Bizim yaptığımız tek şey var darbe sonrası, darbeye karşı olduğumuzu söyledik. Her ortamda söyledik. Ama darbenin fırsata çevrilip karşı darbeye dönüştürülmesini asla doğru bulmuyorum. 15 Temmuz darbesine nasıl karşı çıktıysak şimdi yapılan karşı darbeye de aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Gazeteciler ne yaptı bu gazeteciler, üniversite hocaları ne yaptı? Bir yeri mi bombaladılar bunlar? 12 Eylül askeri darbeden daha ağır koşulları yaşıyoruz şuanda. Böyle ağır tabloyla karşı karşıyayız. 1 milyonu aşkın mağdur yarattılar” açıklamasında bulundu.
“Türkiye planlı ve programlı bir şekilde, bilinçli olarak bir darbe sürecinin içine sokulmuştur”
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye planlı ve programlı bir şekilde, bilinçli olarak bir darbe sürecinin içine sokulmuştur. Kapı gibi örneğimiz var. Mehmet Dişli general, Kıta görevi yapmadan Genelkurmay Karargahı’na getiriyorsunuz bu adamı. Terfi ediyor. Sonra ne oluyor bu kişi darbeyi yönetiyor. Mehmet Dişli’yi genel kurmay karargahında tutan siyasi irade kim? Onu siyasi irade Türkiye’yi yönetenlerdir. Sen kalkacaksın Mehmet Dişli’ye hesap sormayacaksın oradaki teğmene hesap soracaksın. Hesap soracaksan askere değil, Mehmet Dişli’ye ve Dişli’yi orada tutanlara soracaksın. Türkiye planlı ve programlı bir şekilde darbe sürecinin içine getirilirken bu kararları alan siyasi irade kim? Asıl darbeciler onlar. Darbenin siyasi ayağı bunlardır. Kalkıyorsunuz akademisyenleri suçluyorsunuz, öğretmenlerin görevine son veriyorsunuz. Öğretmen mi darbe yaptı? Askeri öğrenci mi, er mi, erbaş mı darbe yaptı? FETÖ, hükümetin düşmanıymış gibi görünüyor. Yok arkadaşlar bunların ikisi beraber hareket ettiler. Paralel yapı da bunun için deniyor zaten. Bir yapı hükümette bir yapı hükümetin dışında. Aynı menzile farklı yollardan giden diye.”
15 Şubat 2012 dönemin başbakanının başdanışmanın ‘AK Parti ile Gülen cemaati arasında çatışma ve çekişme yaşanmadığıyla’ ilgili yazdığı yazısından bir bölüm okuyan Kılıçdaroğlu, “Yürekli bir savcı çıkar mı, emin olun çıkmaz onlar da korkuyorlar. Yürekli ve namuslu bir savcı bekliyorum” dedi.
“Cumhuriyet Gazetesini FETÖ’yle PKK’yla ilişkilendirmek şeref yoksunu kişilerin yapacağı bir şeydir"
Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyona değinen Kılıçdaroğlu, “Savcı bunlar hakkında yakalama kararı, gözaltı kararı verdi. Ne diye veriyor? Cumhuriyet Gazetesi, FETÖ’cüymüş, PKK’lıymış. Bir haksızlık yapmış savcıya onu söylemek isterim, IŞİD’i unutmuşlar. Onu da buraya dahil etselerdi. Ben bu savcıya ve talimat veren siyasi iradeye seslenmek isterim. Bedel ödeyen gazetedir Cumhuriyet Gazetesi. Her darbe sonrası bedel ödeyen bir gazetedir Cumhuriyet Gazetesi. Basın dünyamızın akademisidir. Çünkü Cumhuriyet bir fikir gazetesidir, aydınlanma gazetesidir. Özgürlüğü, cumhuriyeti savunan bir gazetedir. Cumhuriyet cumhuriyetle yaşıt bir gazetedir. Cumhuriyet adını da Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Cumhuriyet Gazetesini FETÖ’yle PKK’yla ilişkilendirmek şeref yoksunu kişilerin yapacağı bir şeydir. Ben sormak isterim, FETÖ’cüleri devlete Cumhuriyet mi yerleştirdi? Bu savcıya sormak isterim. Kim yerleştirdi bunları? Ne istediler de vermediler diyen Cumhuriyet mi? Senin yüreğin yetiyorsa bunu ‘ne istediler de vermedik’ diyen adama soracaksın, sen devletin nesini peşkeş çektin bunlara diye. Zekeriya Öz’e kurşungeçirmez arabayı Cumhuriyet mi tahsis etti? 81 ilin 76’sına FETÖ’cü emniyet müdürünü Cumhuriyet mi atadı? Bu soruları sormuyorsan çok büyük bir handikapın içindesin. Türkiye’yi başka bir yere sürüklüyorsun. İktidarda olanların borazanlığını yapıyorsun, elinde onların kamçısı seni kullanıyorlar bir savcı kendisini kullandırtmaz. TBMM’de kürsüye çıkıp ‘Fetullah Gülen’e çete demek ihanettir’ dedi biri. Sayın savcı bu soruyu kim sordu diye sordun mu? Sen çocuklarına bile hesap veremezsin, çocuklarına en ağır mirası bıraktın iktidarın sopası olarak. Fethullah Gülen’in sümkürdüğü mendili mübarektir diye alıp saklayan cumhuriyet mi? Sen savcı değil; sen birilerinin maşasısın. Soru soramıyorsan izzet-i ikbal ile görevden ayrılırsın. Ben size alet olamam dersin. Bütün bu olayların iki temel nedeni var. Tek adam rejimini getirmek. Ekonomideki kötü gidişe dur diyemiyorlar, vatandaşının dikkatini o alandan dikkatini çekmek. Gazetelere talimat veriyorlar, olumlu şeyleri yazın diyorlar. Doğruyu kim yazıyordu. Doğruyu Cumhuriyet gibi gazeteler yazıyordu” şeklinde konuştu.
“Sayın Devlet Bahçeli’ye de söylüyorum, Türkiye’yi bölme projesidir başkanlık sistemi”
“Bugün bütün bu oynananlar başkanlık rejiminin fragmanlarıdır” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Başkanlık rejimini bize tanıtmaya çalışıyorlar. Sayın Başbakan Binali Yıldırım ‘başkanlık gelmezse Türkiye bölünür’ diyor. 93 yıldır bu ülke dimdik ayakta bütün darbelere karşı. Sen kalkıyorsun başkanlık olmazsa Türkiye bölünür diyorsun. Yani başbakan olarak ben Türkiye’yi bölünme noktasına getirdim diye itiraf ediyorsun. Sen o koltukta oturamazsın. Türkiye’nin bölünmesinden söz eden bir kişi başbakanlık koltuğunda oturamaz. CHP bu ülkede olduğu sürece, bu ülkeyi hiçbir güç bölemeyecektir. Türkiye’nin bekası için bayrağı, vatanı için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz sözüm sözdür. Bunlar Türkiye’yi eyaletlere bölmek ve parçalamak istiyorlar. Türkiye’nin bekası için söylüyorum ve Sayın Devlet Bahçeli’ye de söylüyorum, Türkiye’yi bölme projesidir başkanlık sistemi. 29 Mart 2013 Erdoğan bir televizyon programına katılıyor. ‘Türkiye eyalet sisteminden korkmamalı’ diyor. ‘2023 yılında eyalet sistemi olabilir’ diyor. Hiçbir siyasi liderin tuzağa düşmemesi lazım. Bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü, beraberliğini savunuyorsak, siyasi görüşlerimiz farklı olabilir ama ülke bizim ortak paydamızdır, bayrak, demokrasi, demokratik parlamenter sistem bizim ortak paydamızdır. 150 yıllık tecrübeyi atacaksın bir kişiye koltuk uğruna Türkiye’yi ateşe atacaksın. Buna izin vermeyiz. Başkanlık sistemini kim istiyor? Abdullah Öcalan da istiyor. Kendi kitabı yayınlandı orada ifade ediyor. 2013’te söylüyor bunu hükümet yetkililerine söylüyor. Sayın Bahçeli’ye söylüyorum, bir daha hatırlatıyorum, hepimizin sorumluluğu var. Diyeceksiniz bunlar şimdi PKK’yla kavga ediyor. Dün de kavga ediyorlardı. 10 dakikada barışırlar. Sonra çıkıp diyecekler ki bizi kandırdılar. Herkesin kandırdığı bir adam ülkede cumhurbaşkanlığı yapamaz. Demokrasiye Türkiye’ye hepimizin sahip çıkması lazım. Bizim görüşlerimiz farklı olabilir ama biz aynı ülkede yaşıyoruz.”
Öte yandan grup toplantısında Kılıçdaroğlu’nun, Cumhuriyet Gazetesine yapılan baskıları ele aldığı konuşması sırasında salonda bulunan vekillerin Cumhuriyet Gazetesinin bugünkü baskısını kameralara gösterdiği dikkati çekti.
Haberin Öncesi
GRUP TOPLANTISI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz şehitlerine fazla para verilecek, dağda PKK ile çarpışıp şehit olana daha az para verilecek. Böyle bir ahlaksızlık olabilir mi? Bütün şehit annelerine ve yakınlarına sesleniyorum. O Kanun Hükmünde Kararname (KHK) bu Meclis’e gelecek. O KHK’yı düzeltmek, eşitlemek bizim boynumuzun borcudur" dedi.
Çorlu’da 24 yıldır bitmeyen bir kültür merkezi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Sayın Binali Yıldırım’a çağrıyı kültür merkezleri için yapıyorum. İki kültür merkezini de Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığına verin, tahsis edin beraber kullanalım ve bu kültür merkezlerini Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi bunları yapmaya hazır. Hiçbir sorunumuz yok. Bütçeden para çıkmayacak belediye kendisi yapacak. Bu kültür merkezini açmak ve yapmak bizim boynumuzun borcu olsun. Yeter ki izin verin. Bunu açıkça çağrı yaparak Binali Bey’e duyurmuş olayım” diye konuştu.
“Bütün şehit annelerine ve yakınlarına sesleniyorum, O KHK’yı düzeltmek boynumuzun borcudur”
Dün Dağlıca’da 3 askerin şehit olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şehit haberlerinin özellikle anneleri üzdüğünü ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Son 1 yılda verdiğimiz şehit sayısı 800’ü aştı. Kıbrıs harekâtında şehit sayımız 498. Terör olayında biz 800’ü aşkın şehit verdik. Üstelik bu askerler güle oynaya vatan savunması için giderken askere umutla dönüşü bekleniyordu hepsinin. Şu soruyu bütün annelerin kendisine sormasını isterim; PKK terör örgütüyle kim masaya oturdu? Defalarca söyledik, meşru bir alanı bir hükümeti terör örgütüyle muhatap etmeyin diye. Kim İmralı’da bunlarla masaya oturduysa bu şehitlerin sorumlusu onlardır. Şehirler cephaneliğe dönüştürüldü. Tonlarca patlayıcı yerleştirildi. Valilere kaymakamlara sakın bunlar dokunmayın diye talimat verildi. Kamyonların üstünde silah dağıtıldı. Güvenlik güçleri müdahale etmek istedi. Valisi kaymakamı bunlara müdahale etmedi. Bu talimatı kim verdi? Bu talimatı kim verdiyse bu şehitlerin sorumlusu da onlardı. Bugün iktidar olanlardır. Bunun hesabını her annenin sorması lazım. PKK vergi dairesi kurdu ses çıkarmadılar, mahkemeler kurdu, askerlik şubeleri kurdu ses çıkarmadılar. Şehirlerin merkezinde trafik kontrolü yapıldı ses çıkarmadılar. Onun bedelini şimdi şehitlerimiz ödüyor. Analar ağlamasın diye bas bas bağırdılar PKK’ya en büyük yardım ve yataklığı bunlar yaptılar. Şimdi şehitlerimizin arasında ayrım yapıyorlar insanlığa sığmaz, ahlaka sığmaz bu, inancımıza sığmaz. 15 Temmuz şehitlerine fazla para verilecek dağda PKK ile çarpışıp şehit olana daha az para verilecek. Böyle bir ahlaksızlık olabilir mi? Bütün şehit annelerine ve yakınlarına sesleniyorum. O Kanun Hükmünde Kararname (KHK) bu Meclis’e gelecek. O KHK’yı düzeltmek, eşitlemek bizim boynumuzun borcudur” ifadelerini kullandı.
“Hükümet onları gazi saymıyor ama biz gazi sayıyoruz”
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Aramızda gazi arkadaşlarımız var. Hükümet onları gazi saymıyor ama biz gazi sayıyoruz. Şimdi anneler diyecek ki nasıl gazi sayılmıyorlar? Terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayanlar derneği. Başkanı Kadir Erhan Tuna’nın bir açıklama yapıyor aynen okuyorum, ‘1999 yılında Tunceli’de askerlik yaparken çatışmada kalbimden yaralandım. Kalbimde şuan kurşunla yaşıyorum. Alınırsa ya felç olacağımı ya da masada kalacağımı söylediler. Ama yinede gazi sayılmıyorum. Gazi sayılmam için devlet benden uzuv, organ kaybı bekliyor. Çatışmada parmağı kopan arkadaşlarımız var. Ama gazilik unvanı vermiyorlar. En az üç parmağın kopması gerekiyormuş gazilik unvanı alması için. Arkadaşımızın birinin yüzde 95 görme kaybı var. Yüzde 100 görme kaybı olması gerektiği için ona da gazilik unvanını vermediler. Birçok arkadaşımızın ruhen çalışır ama bedenen çalışamaz raporu var. Ama gazilik onurunu alamıyorlar. Bu şekilde Türkiye genelinde yaklaşık 10 bin kişiyiz. İstediğimiz gazilik maaşı değil gururla göstereceğimiz gazilik madalyası’ diyor. Gazi olamazsınız çünkü ‘yasalar yönetmelikler var’ diyor hükümet. Kendi çocuklarının bir parmağına kaç lira değer biçebilir benim üç parmağımın yok olması için. Sizin haklarınızı sonuna kadar arayacağız. Bu ülke için cumhuriyet için bağımsız Türkiye için çaba harcayan terörle mücadele eden askerlerimizi güvenlik güçlerimizi her zaman saygıyla anacağız.”
“Dördüncü devrim cumhuriyeti tam demokrasiyle taçlandıracağız"
Geçen hafta Cumhuriyetin ilanının 93’üncü yıl dönümünü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “1. Meclis’ten Anıtkabir’e yürüyelim diye bir program yapmıştık. Arabayla gittiğimde bütün kavşakların büyükşehir belediyesine ait hafriyat kamyonlarıyla kesildiğini gördüm. Bundan daha büyük bir ayrımı Türkiye Cumhuriyeti yaşamamıştır. Niye hafriyat kamyonları? İnsanın onuruyla bu kadar oynanmaz. Cumhuriyeti kuranlar bütün mazlum ülkelere örnek olmuştur. Sadece bağımsızlık savaşında örnek olmadılar. Cumhuriyet’te de örnek oluyorlar. Türkiye Cumhuriyeti 1923’te kurulduktan sonra da bütün mazlum ülkelerde de cumhuriyetin kurulduğunu görüyoruz. Çünkü cumhuriyet aydınlanmadır. Cumhuriyet padişahın kulu olmak değildir, sultanın kulu olmak değildir, führerin kulu olmak değildir, reisin kulu kölesi olmak değildir, Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür bireyi olmak demektir. Cumhuriyet fırsat eşitliği demektir. Hiçbir zümreye imtiyaz tanınamaz der cumhuriyet. Cumhuriyeti tam demokrasiyle taçlandırdığımız zaman cumhuriyet bizim anladığımız anlamda cumhuriyet olacaktır. Tam demokrasi için hepimizin ortak mücadelesi gerekiyor. Kadın erkek eşitliği için özgür medya için hukukun üstünlüğü için, düşünceyi özgürce açıklamak için üniversitelerde özgürce bilimin üretebilmesi hep birlikte mücadele etmemiz lazım. Türkiye’deki mevcut darbe hukukunu darbe hukukundan arındırmak için mücadele etmemiz gerekiyor. bunu yaptığımız zaman Türkiye Cumhuriyeti bölgesinde dünyada saygın bir ülke konumuna gelmiş olacaktır. Asıl amacımız cumhuriyeti kurduk çok partili yaşamı getirdik sosyal demokrasiyi bu ülkeye getirdik. Şimdi dördüncü devrime hep beraber hazırlığı yapmak zorundayız. Dördüncü devrim cumhuriyeti tam demokrasiyle taçlandıracağız. Bunun mücadelesini yapacağız” açıklamasında bulundu.