Gezi Davası'nda yaşanan gelişmeler sonrasında gündem oldukça hareketli. İş insanı Osman Kavala'nın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasının ardından, hakkındaki kararın hukuka uygun olmadığı yönünde ciddi tartışmalar başladı.
Hakkındaki AİHM kararına rağmen cezaevinde tutulmaya devam eden iş insanı Osman Kavala, yeniden yargılanma olasılığı ile ilgili açıklama yaptı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de (AİHM) bu konuda çeşitli kararları bulunuyor ve Kavala'nın tutukluluğuyla ilgili durum da bu çerçevede ele alınıyor.
AK Parti'den dahi gelen yeniden yargılanma çağrılarıyla birlikte Osman Kavala'nın konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Kavala, Gezi Davası'ndaki cezaların delillere dayanmadığını vurgulayarak, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları doğrultusunda yeniden yargılanma talebinde bulundu.
'YENİDEN YARGILAMA'
PolitiKARS'ın derlediği bilgilere göre; 2 bin 382 gündür cezaevinde bulunan Osman Kavala, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, "Bariz hak ihlalleri içeren, delillere dayanmayan mahkumiyet kararlarının verildiği, suçsuz insanların yıllar boyu hapis kalmalarına yol açan davaların yeniden görülmesi, temel hukuk ilkelerinin ve insan haklarına saygının gereğidir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları sadece başvuranların değil her yurttaşın adalet talep etme hakkıyla doğrudan ilgilidir.
Adalet herkes için gereklidir.
Her yurttaşın hayatı ve hakları eşit derecede değerlidir." ifadeleri yer aldı.
Adaletin herkes için önemli olduğunu belirten Kavala'nın bu açıklamaları, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
BEKLENTİ
Türkiye'de adalet sistemi üzerine yapılan bu tür tartışmalar, toplumun farklı kesimlerinden geniş destek ve eleştirileri de beraberinde getiriyor. Özellikle hukukun üstünlüğü ilkesi ve adil yargılanma hakkı gibi konular, herkesin dikkatle takip ettiği ve önemsediği meseleler arasında yer alıyor.
Gezi Davası sürecinde yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin demokratikleşme ve hukukun üstünlüğü yolundaki adımlarını da gözler önüne seriyor. Bu tür davalarda adil ve şeffaf bir yargılama sürecinin sağlanması, toplumun güvenini kazanmak adına son derece önemli bir adımdır.
Sonuç olarak, Osman Kavala'nın yeniden yargılanma talebi ve Gezi Davası'ndaki adalet arayışı, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
NE OLMUŞTU?
İstanbul'un göbeğindeki Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesilerek Topçu Kışlası'nın yeniden inşa edilmesi planına tepki olarak başlayıp ülke çapında milyonların katıldığı bir kitlesel eyleme dönüşen Gezi Parkı protestoları ile ilgili davada, iş insanı Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası verilmişti. 25 Nisan 2022’de verilen bu karar eylemleri ‘finanse ve organize etmek’ iddiasına dayandırılmıştı.
Herhangi bir somut delil gösterilmemesi kamuoyunda büyük tepki çekmiş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de Kavala için hak ihlali kararı vermişti. Kavala'nın AİHM kararına rağmen bırakılmaması sonrasında da, Türkiye'nin kurucusu olduğu Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal edip etmediğine ilişkin incelemesini tamamladıktan sonra "ihlal prosedürü" başlatmıştı.