“Küreselleşme” ya da başka ifade ile “Yeni Dünya Düzeni” içinde etkin bir aktör olma gayreti içindeki Türkiye’nin; bölgesel ve evrensel sorunlar karşısında geliştirmesi gereken alternatif politikaların önemi artmıştır.
Sürecin hızla öncelikleri değiştirdiği nesnel koşullar karşısında, Türkiye’nin içsel ve dışsal sorunlarına göre refleks politikalar geliştirmesi ve öngörüsünü koyması gerekmektedir.
Çelişki ve savaş ortamının en fazla kutsandığı 20.nci asrın sonu ve 21.nci asrın başındaki genel dünya siyaseti içinde; barış içinde birlikte yaşama kültürü üzerine geliştirilebilecek, kabul gören ortak formüllerin geliştirilmesi olmazsa olmaz koşul haline gelmiştir. Birlikte yaşam ve farklılıkların coğrafyası Anadolu üzerine tarihsel bir analitik gözlem yapılması gerekmektedir.
Ortak yaşamın zenginliği esasına dayalı “empati” sanatı üzerine geliştirilen yaşam modeli, insanlığın geleceğinin garantisidir. 2010’ların dünyası hoşgörüden yoksun bir süreç yaşıyor. Bu olumsuz süreci incelemek aynı zamanda çıkış yolu bulmak açısından da önemlidir. “Niyetin menzile” rehberlik edeceği kanısı ile yaşanan tüm olumsuzlukları olumluya dönüştürmek çok zor olmasa gerek!
***
Ortadoğu, Mezopotamya, Kafkasya ve özelinde Anadolu; çelişkilerin ve sorunların en çok yaşandığı coğrafyadır... Bu çelişkilerin ortasında insanlığa yol gösterecek gelişimlerinde tanığı ve yaratıcısıdır.
Kutsanmış bu topraklar; insanlığın “dünü ve yarını” olmanın ötesindedir. Bu topraklar! Barış, hoşgörü ve evrensel değerlerin yerleşip geliştiği, farklı dinlerin ve kültürlerin birlikte yaşadığı olumlu ve olumsuz örnekleri içinde barındırmaktadır.
Bölgenin dinsel, etnik ve kültürel farklılıklarının sürekli çatışmaları tetikleyen unsurlar olamayacağı, bu farklılıkların bölgenin zenginliği olduğunun kabulü ile işbirliği, barış, özgürlük ve demokratik bir modelin yaygınlaşması “yeni bir Dünya” yaratmanın da önder süreci olacaktır.
***
Anadolu coğrafyasının her karışında yaşanan mutsuzluk ve hayal kırıklığı, maalesef geleceğimiz ile ilgili en büyük tehlike olmaya aday gözüküyor. Sistemlerin kendi çözümsüzlüğünün eseri olan bu ruh hali, ülkenin siyasi yaşamına ve ekonomisine yansımış durumdadır.
Beceriksizlik ve yeteneksizlikle örtüşen bu yapı günü kurtarmanın ötesinde çare olamamıştır. Çareden çok çaresizlik üretir hale gelmiştir. İtibarsızlaşan bu yapı önce kendi içinde canavarlar üretmeye başladı... Bu canavarları korkuyla ortaya salarak geleceği belirleme çabasına gidildi.
Korkuların varlık nedenimiz olduğu ve sürekli yeni korkular yaratma ihtiyacımız, paranoya yaşayan yeni bir nesil yaratmaktadır.
Bu ülkenin yarınlarını yaratacak insanlar, demokratik katılımcılığı ve yöntemlerini öğrenmek zorundadırlar. Bu öğretide Anadolu coğrafyasının binlerce yılı aşmış deneyimlerini almak zorundadır.
***
Kafkasya insanlık tarihinin en zengin kültürel mirasına sahip olmasına karşın; şiddetin ve çatışmaların da en yoğun yaşandığı coğrafyadır. Kafkasya’da ki zenginlik çelişki ve çözüm merkezi olmanın da paydaşıdır.
Kafkasya’yı özel kılan, “Batı Medeniyeti”ne referans olabilecek kültürel geçmişidir. Dünyanın çatısı olan Kafkasya, aynı zamanda bir modeldir. Çok kültürlü yaşam modelinin örneklerinin sıkça rastlandığı bu coğrafya; Uzak Asya, Ortadoğu, Rusya ve Avrupa’yı etkileyecek politikaların merkezi durumundadır.
Ekonomik birliklerin çelişkileri ortak payda etrafında törpüleyeceği varsayımı ile çözüm getirmek mümkündür. Bu sebeple Kars merkezli Kafkasya siyasetinin önemi artmış, alternatif yol haritaları gündem yaratmıştır.
Daha önceki birkaç yazımda da ifade ettiğim gibi; Kafkasya ve Doğukapı, bu iki denklem Kars’ın kaderiymiş gibi karşımızda durmaktadır.
Kafkasya'nın Anadolu'daki temsilcisi olan ve kendine has özelliklerini içinde barındıran Kars, aynı zamanda bölgenin kendine özgün çelişkilerinin de kurbanıdır.
… Dürüst insanın yapması gereken ise her yürekli ortaya çıkışın arkasında durmak ve o yürek çarpıntısına destek olmaktır.
Kafkasya'nın barış bölgesi özlemiyle yanan biz Karslılar, Doğukapı’nın açılması için gerekli her türlü iyi niyetli yaklaşıma destek vereceğimizi bildiririz.
Azeri-Ermeni çatışmasının tarihsel kökenini, Yukarı Karabağ'ın işgali gibi; sorunlar çözülmelidir. Fakat sorunları çözümsüzlüğe indirmek ve sorunları unutturmakta o kadar yanlıştır. Yaşanan bu talihsizliklerin faturasını Kars ödemektedir.
Bölgede 'baskı unsuru' ve 'güçlü devlet' olabilmek için yapılması gereken tek şey sınır kapısının açılmasıdır. Kafkasya'da istikrar için, bölge barışı için Doğukapı açılmalı...
Ermenistan ve Türkiye arasında yaşanan problemleri, sağduyu çerçevesinde, ortak paydalar etrafında ve birlikte yaşamışlığın yüzü hürmetine düzeltmek; kardeşliğin derinleştirmesi zorunluluk olmuştur.
Anadolu coğrafyasındaki ortak değerlerimizi “insanlığın” ortak değerleri olarak kabul eden bir anlayışla… Türk’ü, Azeri’si, Ermeni’si, Kürt’ü, Gürcü’sü ve diğer halkları ile 8 bin yıllık Ani Kenti’nin tarihi atmosferinde “barışı ve kardeşliği” haykıracak köprüyü inşaa etmek, zor olduğu kadar basittir de.
Ölümlere çanak tutanlar, timsah gözyaşı dökmekten öte bir şey yapmazlar!
01.06.2010
* Ali İhsan Alınak 1967 Digor doğumlu, Kars’ta yaşıyor. Uzun bir süre Mimarlar Odası Kars Temsilciliği yapmış, şu anda www.PolitiKARS.com internet portalını yönetmekte.