Artık her Türk vatandaşının huzur içinde kafasını yastığa koyabileceği, ordusuyla, polisiyle, JÖH’üyle, PÖH’üyle gurur duyabileceği günlerdeyiz.
Devlet, Cizre Köprüsü’ne bayrağımızı asmıştır!
Üstelik her fırsatta ağızlarının payını verdiğimiz, vahşetlerini sık sık ifşa ettiğimiz tüm zalim devletlere de bu işlerin nasıl yapılacağını göstermiştir.
Çünkü bizleri yönetenler, ‘Yaradılan’ı Yaradan’dan ötürü’sevmektedir. Çünkü başımızdaki insanlar Allah korkusu nedir bilirler. Çünkü içlerinde ahiret bilinci taşırlar. Kul hakkına, hanenin mahremiyetine, çocuğun kutsallığına, masumun hukukuna, cennetin anaların ayaklarının altında olduğuna, bebek sesinin cennet meleklerini andırdığına, yaşama, insana inanırlar.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” derler. İman etmişlerdir. Dünyanın neresinde bir masum ah etse göz yaşı dökerler.
İşte böylesi insanlara emanetiz. Ne kadar gurur duysak azdır.
Bütün bu erdemleri bir vücutta taşıyan, ağzını her açtığında bu öğretilerden bahseden Cumhurbaşkanı, birkaç gün önce, kazandığımız bu zaferi anlatırken yine çok duygusallaştı.
Bölgeden ona bir mesaj gönderilmişti. Bir fotoğraftan bahsediyordu. Duvarları delik deşik edilmiş bir Kürt evinin fotoğrafıydı bu.
Fotoğrafllar: DHA ve Twitter
İçinde ailesiyle huzur içinde yaşayan Kürtler o evi çoktan terk etmiş olmalıydı. Ne de olsa 120 bin kişilik Cizre nüfusunun 100 bini bölgeden tehcir edilmişti. Fakat onlar Erdoğan’ın tabiriyle bölgeden kaçmamışlardı, yer değiştirmişlerdi. Ve şefkatli devletimiz evinden sürülen her bir vatandaşımız için gereken ne önlem varsa almıştı.
Elinde otomatik silahı olan, yüzleri maskeli iki özel harekat polisi Kürdün delik deşik edilmiş evinin duvarına “Seni Seviyoruz Uzun Adam” yazmışlardı.
Erdoğan titreyen sesiyle bu mesaja cevap verdi: “Dün bana şöyle bir resimli mesajlar geçmişler, iki tane özel harekatçı: ‘Yürü uzun adam arkandayız’ diye, çok duygulandım ikisinin elinde Türk bayrağı ellerinde silahlarıyla, arkada duvarda da o yazılı. Şimdi onlar orada şuna inanmışlar: Şehit olmaya, bu topraklar için bu millet için…”
Bu ülkede yaşayan bütün Kürtler o fotoğrafa bakıyorlar şimdi.
Yürü Uzun adam, yürü…
Bölgeden sadece Erdoğan’a mesaj gelmedi elbette.
Yüzü maskeli adamlar daha önce de bazı fotoğraflar, videolar paylaştılar.
Mesela bir mesajda, yine yıkık, yanmış duvarlardan birinin üstünde ‘Ermeni Piçleri’ yazıyordu.
Bir başka fotoğrafta “Türksen övün, değilsen itaat et” yazılıydı.
Bir ara “Sokak köpekleri, vahşi hayvanlar anamın vücuduna yaklaşmasın diye cesedi göz hizamdan ayırmadan bekledim”de dedi…
Hacı Lokman Birlik’in cansız bedeninin zırhlı araç arkasına bağlanarak sürüklendiği videoyu da izledik hepimiz.
10 yaşındaki Cemile’nin annesi de bir mesaj gönderdi nefes almaya devam eden tüm insanlığa: “Evimiz yüksek bir noktada. Cizre’den de patlama ve silah sesleri geliyordu. Ne olup bittiğini görmek için kapının önüne çıkıp baktık. Birden bize de ateş edilmeye başlandı. Avluya kaçtık. Cemile önümde düştü, ben de üzerimize yağan kurşunlardan korunmak için Cemile’nin üzerine kapattım kendimi. Kalktığımda Cemile’nin yaralandığını gördüm. Bağırdım yardım istedim ama Cemile kollarımda can verdi.
Kollarımda can verdi. O gece kızımın cesedini koynuma alarak uyudum. Sabah saçlarına ve ellerine kına yaktım. Sonra onu yıkayıp kefenledik. Cesedi bozulmasın diye, kayınbiraderimin evindeki derin dondurucuyu getirip kızımı içine koyduk. Üç gün boyunca kızımın cesedini buzlukta beklettik. Daha sonra da milletvekilleri gelince cenazesini hastanenin morgunu götürdük.”
Üç aylık Miray Bebek’in de bir fotoğrafı geldi gören gözlere:
Bilmem kaçıncı kez cansız kadınların çıplak vücutlarına çizmesiyle basan yüzü maskeli, silahlı adamların mesajları da geldi be…
Şimdi enkaz altındaki Kürt şehirlerinin yıkıntısı üstünde sevinç naraları atıyor bizleri yöneten müminler. Erdoğan aldığı mesajdan çok duygulandığını haykırıyor.
Kul hakkına, hanenin mahremiyetine, çocuğun kutsallığına, masumun hukukuna, cennetin anaların ayaklarının altında olduğuna, bebek sesinin cennet meleklerini andırdığına, yaşama, insana inandıklarını söylüyorlar sıkılmadan, utanmadan…
And olsun ki mesajı aldık bizler de. Gözlerimizle gördük, kulaklarımızla işittik.
Artık bunlar olmamış gibi yaşamak haram olsun herkese. İnsanların el sürdüğünüz cesetleri felaketiniz olsun.
Bildiğimiz tüm dillerde hakkımızı soracağız sizlerden.
Kürtçe, Ermenice, Lazca, Türkçe, Çerkesçe söylüyoruz.
O bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar için… O insanlar için…
Hesap vereceksiniz!