Türkiye'nin kaz yetiştiriciliği merkezi konumundaki Kars'ta sofraların vazgeçilmez lezzeti kazlar, yaz sıcaklarında Çıldır Gölü'nde serinliyor.
Kentte yaz boyunca meralarda beslenen kazlar, şu sıralar çobanları nezaretinde Kars ile Ardahan sınırları arasında yer alan, kışın yüzeyi tamamen buz tutan bölgenin ikinci büyük gölü olan 1959 rakımlı Çıldır Gölü'ne götürülüyor.
Arpaçay ilçesine bağlı Doğruyol köyünde kaz besiciliği yapan 40 yaşındaki Cantaş Uzunçayır da göl kenarındaki çayırda beslenen 800 kazını Çıldır Gölü'nde serinletiyor.
Uzunçayır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kazlara özenle baktıklarını belirterek "800 kazım var, bunları sabahları yemliyoruz, daha sonra Çıldır Gölü'nün kenarına getiriyoruz. Burada çimenlerde beslenen ve göle giren kazları daha sonra eve götürüp tekrar yemliyoruz." dedi.
- "Kazlarla göle girip serinliyoruz"
Çıldır Gölü'ne giren kazların bir daha çıkmak istemediğini anlatan Uzunçayır, "Kazlarla göle girip serinliyoruz. Kazlarla suda yüzmek keyifli oluyor, suyu seven kazlar çıkmak istemiyor. Kaz Kars bölgesi için önemli bir gelir kaynağı, doğal olarak besliyoruz. Burada her ailede 20-30 tane kaz var, bu kazlar büyüdükten sonra kesilip kurutularak kışın yeniliyor." diye konuştu.
Uzunçayır, Kars kazlarının ününün tüm Türkiye'ye yayıldığını aktararak şöyle devam etti:
"Kazlarımızı, Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük ikinci gölü olan Çıldır Gölü'nde serinletiyoruz. Hayvanlarımız burada çok doğal ve güzel besleniyor. Buranın kazları çok güzel herkese tavsiye ederiz, damak tadına çok uygun ve güzel eti var. Yöremiz önceden bal ve kaşarıyla meşhurdu şimdi kazıyla."
Kaz çobanı Havin Uzunçayır ise babasıyla kazların bakımını yaptığına işaret ederek "Kazlar yüzüyor, suya girip çıkıyor, yemlerini veriyoruz, yemyeşil çayırlarda otlatıyoruz. Kazların yemini ben yapıyorum, babam da onlara veriyor, çok güzel besliyoruz, arpa veriyoruz. Kazları çok seviyorum." dedi.
- "Bir çocuk büyütür gibi kaz büyütüyoruz"
Doğruyol köyü sakinlerinden kaz yetiştiricisi Asım Öztürk ise Kars'ta kaz kültürünün geliştiğini ve birçok ile kaz gönderildiğini anımsattı.
Kars'ta yetiştirilmeyip dışarıdan getirilen kazıların bölgedeki kazlara da hastalık bulaştırdığını vurgulayan Öztürk, şunları söyledi:
"Dışarıdan gelen kazlardan dolayı hastalık oluştu, bundan dolayı bazı Kars kazları da bu hastalıklardan dolayı telef oluyor. Bu da yetiştiriciler için sıkıntı oluyor. Hakiki Kars kazı buradaki anaçların yumurtalarından çıkar, dışarıdan gelip burada kaz satanlar oluyor, bunlarla da hastalıklar geliyor ve evlerimizdeki kazları da telef ediyor."
Öztürk, kaz yetiştiriciliğin çok zor bir meslek olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Bir çocuk büyütür gibi kaz büyütüyoruz. Kuluçka döneminden sonra dünyaya gelen yavrular özenle beslenerek yetiştiriliyor. Kazlar büyüdükten sonra çayırlarda, sulak alanlarda, göllerde besleniyor. Kazlar, suyu seven hayvanlar gölde yüzüyorlar ve burada daha iyi gelişiyorlar. Kazların kasım ayında kesimi yapılır, eti dinlendirilir daha sonra güneşte kuruturlar, 15 gün güneşte kalan et geceleri de ayazda bırakılır ve tadını alır. Bunları uygulamayanlar buradaki kazların lezzetini yakalayamaz. Gerçek Kars kazı etinin bu uygulamalardan geçmesi lazım."