YSK'nin kararı sonrası toplanan CHP Parti Meclisi'nde "boykot" kararı çıkmadı. Seçim seferberliği kararı alınan toplantı sonrası konuşan Ekrem İmamoğlu, “Demokrasimize büyük bir darbe vurulmuştur. Bu süreci hep birlikte tamir, tedavi etmeliyiz. Gerçekten her şey çok güzel olacak, hep birlikte başaracağız” dedi.
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararının ardından CHP Parti Meclisi (PM) ve milletvekilleri, saat 10.00'da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da katıldığı toplantının sonunda “Boykot yok” denilerek seçime gidilme kararı alındı.
Bu karar doğrultusunda CHP tüm örgütleri ile 23 Haziran'daki seçim için seferberlik başlattı.
Toplantı sonrası CHP Genel Merkezi’nin önünde gazetecilere konuşan Ekrem İmamoğlu, “Demokrasimize büyük bir darbe vurulmuştur. Bu süreci hep birlikte tamir, tedavi etmeliyiz. Gerçekten her şey çok güzel olacak hep birlikte başaracağız” dedi.
AKŞENER İLE GÖRÜŞECEK
İmamoğlu, daha sonra İYİ Parti lideri Meral Akşener’le görüşmek üzere CHP Genel Merkezi’nden ayrıldı.
CHP PM bildirisi daha sonra yazılı olarak paylaşıldı. İşte o bildiri;
“6 Mayıs 2019 ülkemizin demokrasi tarihine kara bir gün olarak geçmiştir. Bu tarih hiç unutulmayacaktır.
Hukukun, adaletin, temiz siyaset ve ekonomik istikrarın tek bir kişinin şahsi korku ve hırsına bu şekilde feda edildiği başka bir örnek tarihimizde yoktur.Halkın açık tercih ve talimatını ayaklar altına alan demokrasi düşmanları, sivil darbe sürecinde bir adım daha atmışlar ve bilerek, isteyerek, planlı bir hukuk cinayeti işlemişlerdir. 6 Mayıs darbesinin azmettiricisi, yargısız infazcısı ve şakşakçısı alenen ortadadır. İsimleri bundan böyle sadece lanetle anılacaktır.
‘ACI OLAN, SEÇİM GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAKLA GÖREVLİ HAKİMLERİN DE BU KİRLİ DARBEYE İŞTİRAK ETMESİDİR’
Demokrasimiz açısından esas acı olan, seçim güvenliğini sağlamakla görevli hakimlerin de bu kirli darbeye iştirak etmesidir. Demokrasinin olmazsa olmazı sayılan Meclis denetimi, bağımsız yargı, tarafsız medya ve sivil toplum katılımı ne yazık ki zaten tarihe karışmıştır. Demokratik meşruiyetin elde kalan son kalesi ve namusu olan sandık, o namusu korumakla görevli olanların eliyle, millet iradesine kast edenlerin emellerine teslim edilmiştir. Ülkemizde tuz artık kokmuştur. Demokrasinin temelini oluşturan “hukukun üstünlüğü”, “kuvvetler ayrılığı”, “seçme ve seçilme hakkı” bu kararla açıkça ortadan kaldırılmıştır. Ülkemizin rotasını çağdaş uygarlıktan, Ortadoğu'nun başarısız diktatörlükleri düzeyine düşüren bu kararın azmettirici ve sorumluları, elbette tarih huzurunda ve millet vicdanında hak ettikleri sonu bulacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, ülkemize çok partili demokratik yaşamı getiren Cumhuriyet Halk Partisi'nin üyeleri olarak ülkemize dayatılan bu rota değişikliğini reddediyoruz. Ülkemizin 180 yıllık çağdaşlaşma, 73 yıllık demokrasi yürüyüşüne ve kurucu Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği “çağdaş uygarlığı yakalama ve geçme” hedefine bir kez daha kuvvetle sahip çıkıyoruz.Hem partinin, hem de devletin başına aynı kişiyi oturtan partili cumhurbaşkanlığı sisteminin, iktidar partisi ile devlet arasındaki sınırları yok ettiği kısa sürede görülmüştür. Mülkiye müfettişleri, polisler, savcılar iktidarın seçimi yeniletmeye dönük çalışmalarında sahaya sürülmüş, devlet memurlarına siyasi amaçlar doğrultusunda talimatlar verilmiş, baskılar yapılmıştır. Başa geçen parti ile devlet arasındaki sınırları ortadan kaldıran bu sistem, demokrasimizin önündeki en büyük tehdit olduğunu göstermiştir.
Ülkemizde ekonomik sıkıntılar artık taşınamaz hale gelirken, huzursuzluk her geçen gün artarken, içeride ve dışarıda güvenlik riskleri giderek belirginleşirken, buna bir de bizzat ülkeyi yönetenler tarafından yönetimde meşruiyet krizi eklenmiştir. Meşruiyet krizinin aşılabilmesi ve sandığın namusunun bihakkın korunması için Cumhuriyet Halk Partisi'nin Parti Meclisi üyeleri ve Milletvekilleri olarak aşağıdaki adımların atılmasını gerekli görüyoruz:
TARAFSIZLIĞI SAĞLAYACAK YASAL DÜZENLEMELER YAPILSIN
1- Eğer sandık kurullarında şaibe varsa, 16 Nisan Anayasa Referandumu, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili Seçimleri ve 31 Mart'ta Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle aynı sandıkta ve aynı zarflarla yapılan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri de aynı kıstasla yenilenmelidir.
2- Seçim kurullarında bir hata varsa sorumlusu sadece ve sadece YSK'dır. YSK'nın kusuru seçmene yüklenemez, seçmen cezalandırılamaz. YSK üyeleri seçmene karşı işledikleri suç sebebiyle topluca istifa etmelidir.
3- İçişleri ve Adalet Bakanlarının seçim dönemlerinde tarafsızlığını sağlayacak düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.
31 MART'TAN DAHA BÜYÜK BİR ZAFERE ULAŞACAĞIZ
Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, seçme ve seçilme hakkının tam güvence altında olmasından yana olduğumuzu, milletimiz ve tarih huzurunda ilan ediyoruz. Gücümüzü milletten alarak demokratik mücadelemizi artan bir azim ve güçlü bir kararlıkla sürdüreceğimizi açıkça taahhüt ediyoruz. Türkiye'nin karşılaştığı bu yol ayrımında demokrasiye inanan, hak, hukuk ve adalet duygusunu içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun, tüm yurttaşlarımıza elimizi uzatıyoruz. Bu uzatılan elin 23 Haziran'da kuvvetli bir şekilde tutulacağına, demokratik mücadelemize güç katacağına ve 31 Mart'tan çok daha büyük bir zafere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz.”