Başbakan Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, başkanlık sistemi ve yeni anayasayla ilgili yol açıcı açıklamalarının cesaret verici olduğunu belirterek, "Sayın Bahçeli’nin bu çerçevedeki çağrısını biz aynen kabul ediyoruz ve diyoruz ki, kısa sürede Meclis’e Yeni Anayasa teklifimizi getireceğiz. Bizim düşüncemiz güçlü, bütün kurumlarıyla uyumlu bir şekilde çalışacak, sürekli güçlü iktidarı ve istikrarı teminat altına alacak bir sistemdir. Sürekli, güçlü bir siyasi iradeyi oluşturacak, istikrarı kalıcı hale getirecek bir sistem değişikliği Türkiye’nin vazgeçilmez bir ihtiyacıdır" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terörü doğuran sebeplerin ortada olduğunu söyleyerek, "Adaletsizliklerdir, bölgesel kalkınmışlık farklarıdır. İhmal edilmişlik duygusunun, yaygınlaşmasıdır. AK Parti bir sosyal devlet anlayışını Türkiye’nin her tarafına yerleştirmiştir. Sosyal güvenlik, sosyal destekler AK Parti iktidarından önce bütün belediyeler hepsi 3 milyar lira kadar, şimdi 30 milyara yaklaştı. 10 kat sosyal devlet bütçesini arttırdık. Eğitimi, sağlık bütçesini 10 kat arttırdık. Bütün bunların bir sebebi var. Vatandaşımız, devletinden beklediği hizmetleri almakta sıkıntı çekmesin. Geleceğe ülkesine olan güveni artsın. Özgüveni artsın. Biz yurtdışına gittiğimizde dışarıda yaşayan vatandaşlarımız, önce iktidarımızın ilk yıllarında o kadar şikayetleri vardı ki ne kadar ezildiklerini, ne kadar horlandıklarını hep bize anlatırlardı. Ama iktidarımızın 5’inci 6’ncı yılından itibaren ‘biz Türk pasaportu Türk kimliği taşımaktan gurur duyuyoruz. Çünkü artık itilip kakılmıyoruz. Kuyruklarda geriye atılmıyoruz. Tecrit odalarına atılmıyoruz.’ Siz başarırsanız, vatandaşınız bunun gururunu yaşar. Vatandaşınızın da özgüveni artar. Özgüveni artan insan başkası tarafından yönetilmeyi, başkası tarafından yanlış işlere koşulmayı asla kabul etmez. Türkiye büyük bir devlet geçmişiyle büyük bir devlet. Tarihiyle çok güçlü bir devlet. Biz geçmişimizden aldığımız tecrübeyi geleceğe taşıyoruz. Geçmişimizi koruyarak geleceğimizi inşa ediyoruz. Cumhurbaşkanımız hiç çekinmeden, tereddüt etmeden eğilmeden, bükülmeden dünyanın dört bir tarafında mazlumların hakkını savunuyor. Yüksek sesle dile getiriliyor. Somali’de insanlığı, Gazze’de vicdanı, Afganistan’da barışı, Irak’ta istikrarı, Suriye’de savaşın sona ermesini, BM’de küresel barışı savunuyor. Türkiye’nin geldiği nokta bu. Sesi soluğu çıkmayan sınırlarının dışında varlığı olmayan bir Türkiye’den küresel anlamda sorunlara fikir üretebilen ve açıkça fikrini ortaya koyan bir Türkiye var. Türkiye’nin ulaştığı seviye, vizyonu bu" ifadelerini kullandı.
"İnancınızı, enerjinizi ve moralinizi hep yüksek tutun"
"Sizlerden istediğim bir şey var. İnancınızı, enerjinizi ve moralinizi hep yüksek tutun" diyen Yıldırım, "Toplumun, milletin, moral ve motivasyonunu özenle koruyun. Milletimizin nabzını tutun. Çünkü biz iktidar partisiyiz. Bizim ruh halimiz, vatandaşa bire bir yansır. Akşam eve gittiğimde suratım asık görünce torunlarımın benden uzaklaştığını görüyorum. Ama gülümseyen yüzümü gördüklerinde koşa koşa kucağıma atlıyorlar. Bunu bir Türkiye’ye teşmil edebilirsin. Milletin gerginlik olacak zaten çok vesile var. Bizim görevimiz insanların gerginliğini arttırmak, moral değerlerini çökertmek değil. Moral daima yüksek olacak. Eğer moral değerlerinizi muhafaza edemezsiniz yüzde 100 başaracağınız işte bile başarısızlığa düşebilirsiniz. Her konuda kendinize sınır koyun ama millete hizmette asla kendinize sınır koymayın. Hizmet sektörü zor bir iştir, hele hele insana hizmet en zor iştir. Yıllarca bu işi yapıyorum. Bir tane hatayı yanlış işi düzeltmek için 28 tane iş doğru iş yapman lazım. Ne kadar ağır bir bedel. Çok hassas olacağız, vatandaşa yüzümüzü çevirmeyiz. Vatandaşın söylediklerini emir telakki edeceğiz. Patron vatandaş. Seçimde yolumuzu açan o, ihtilal yapmaya kalktıklarında gerekli cevabı veren ihtilalcileri yerle bir eden o vatandaş. Biz ne oluyoruz. Vatandaş eğer arkamızda durmazsa ne yapabiliriz. Hiçbir siyasi parti hiçbir şey yapamaz. Türkiye’de vatandaşa, millete tepeden bakanların çok partili siyasi hayattan sonra işlerinin ne kadar zor olduğunu gördük. AK Parti’nin farkı bu. Vatandaşın ortalamasını temsil ediyor. Vatandaşın içinden geldiği bütün kesimlerin derdini biliyor, sorunlarını biliyor, onlar gibi yaşıyor, onlar gibi çalışıyor ülkesini daha güzel günlere daha iyiye taşımak için canla başla gayret ediyor" açıklamasında bulundu.
"Ben başbakanlık görevini üstlendim kendimi denetimli serbestlikte görüyorum"
Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bizim bu görevleri yaparken bu işin fiyakası falan yok. Bir göreve gelirsiniz bir saat iki saat bakan derler fiyakası iki saat sürer. İki saat sonra torunların arasında büyük bir mücadele de kendinizi bulursunuz. Ben bakan olduğumda çocuklarım bana dedi ki, ‘baba sen bakan oldun ama biz mutlu değiliz’ dedi. Şaşardım. Niye mutlu değilsiniz evladım. ‘Bizim hayatımız kısıtlandı baba’ dedi. Oraya gitsek gören mi olur biz sen bakan değilken daha rahat hareket ediyorduk. Yaşamımızı kısıtladın. Ben başbakanlık görevini üstlendim kendimi denetimli serbestlikte görüyorum. Bir adım daha zora gitti bizim işler. Kapıdan ayağını attığın an her taraftan bir kafa uzanıyor. Gideyim de şurada rahat yürüyeyim balıkçıya gideyim balık alayım, milletle konuşayım nerde yok. İnsanız ya hangi görevi yaparsak yapalım normal insan ne davranıyorsa biz de onu yapmamız lazım. Özel meselelerimizi milletle paylaşmaya gerek yok. Ama millet bilecek. Millet bilsin ki sorumluluk AK Parti kadrolarında en üst seviyededir. Bütün bunlar milletimizin inandığı değerlere ne kadar bağlı olduğumuzu göstermektedir. Dert insanı yollara düşürür. Biz milletin derdiyle hem dert olduk o dertlere de deva bulmak için yollara koyulduk. Bizi arayan Hakkari’nin yollarında bulur. Bizi arayan Tekirdağ’ın yollarında, Erzurum’un, Kırşehir’in, Sivas’ın, Konya’nın, Trabzon’un, Sakarya’nın bölünmüş yollarında otoyollarında görür. Bizi arayan Ankara’da üretilen, millete en ufak faydası olmayan boş tartışmaların içinde göremez. Bizi dedikoduların, iftiraların, ithamların içinde asla kimse bulamaz. Bizi karanlık ve kirli senaryoların peşine takılıp gidenlerin arasına kimse bulamaz. Biz Elmadağ’da ölüm virajlarına neşter vururuz. Biz Sakarya’da yollar inşa ederiz. Yolları böler hayatları birleştiririz. Denizin altından tüneller yaparız insanımızın hayatını kolaylaştırırız. Boğazın üzerinden köprüler yaparız iki kıtayı birbirine bağlarız. Biz dünyanın en büyük havalimanını yapar insanlığın hizmetine sunarız. Biz okul açarız. Şehir hastaneleriyle sağlıkta çığır açarız. Okullar yurtlar konutlar bütün bunlar milletin derdine çare bulmak için gece gündüz yılmadan yorulmadan yaptığımız çalışmalardan birkaçı."
" İş yapmaya gönlü olmayınca bahanenin biri bin para. Sen yapmayacaksın kardeşim AK Parti yapacak"
Yıldırım, Orta Vadeli Planda tam gün eğitime geçileceğini açıkladıklarını hatırlatarak, "Bir yaygara. Nasıl geçeceksiniz şu kadar okul bu kadar öğretmen lazım. İş yapmaya gönlü olmayınca bahanenin biri bin para. Sen yapmayacaksın kardeşim AK Parti yapacak. Sana zaten bıraksak vay halimize. Bak geçmişe, kitap mı vardı masalarda? Bak geçmişe derslik sayısının bir o kadarını daha yapmışız. Öğretmen sayısını 2 katından fazla arttırmışız. Ne olacak şimdi yani tek tedrisattan bazı yerlerde zaten geçtik. Büyükşehirlerimizde var, topu topu 77 bin derslik. Ne olacak ki? 77 bin derslikten bahsediyoruz, 300 binden fazla dersliği AK Parti iktidarı döneminde eğitim sistemine kazandırdık. Bilen de konuşuyor bilmeyen de konuşuyor. Evelallah AK Parti bir şey söylerse yapar. Yapmayacağı şeyi de asla söylemez. Laf ağzınızdayken sizin esirinizdir eğer laf ağzınızdan çıkarsa siz onun esiri olun. Biz söz verirken, iş yaparken hep böyle çalıştık. İşi halletmeden, uygulama noktasına getirmeden asla konuşmadık, işi aşındırmadık, yapılacak olanı yapılmaz hale getirmedik. 14 yıldır durmadan, dinlenmeden, bıkmadan, usanmadan hizmet ediyoruz, eserler ortaya koyuyoruz. Bunları yaparken etrafta yaramazlık yapanlara da dersini veriyoruz. Sadece iş yapmadık, önümüze çıkan bir sürü engeller vardı onlar da parti kapattılar, muhtıralar verdiler, yargı darbesi yapmaya kalktılar, Gezi Olayları’nı çıkardılar, 17-25 Aralık’ı getirdiler, olmadı yetmedi 15 Temmuz’da finale geldiler" diye konuştu.
"FETÖ’cülerle senin muhabbetin iyiyse bana ne"
Ana muhalefet partisinin ‘ben mağdur edebiyatına bakmam bunların haklarını savunmaya devam edeceğim’ şeklinde cevap verdiğini söyleyen Başbakan Yıldırım, "Et kardeşim, FETÖ’cülerle senin muhabbetin iyiyse bana ne. Ben millete bakarım, ben milletin hakkına bakarım. Alçakların, bu milletin geleceğini karartmaya çalışanların hakkıyla, hukukuyla bizim işimiz olmaz. Onları mahkemeler görecek, ben görmeyeceğim. Şimdi anlatıyor ’Bunlar 2003-2004’te vardı siz niye bunları o zaman niye görmediniz’ diyor. Kardeşim, terör örgütü ile diğer işleri birbirine karıştırma. Terör örgütü olarak bunlar ne zaman ortaya çıktı? İlk belirgin olarak ortaya çıkmaları 17 Haziran’dı. Belirtileri 17 Aralık’tır, belirtileri bunun 2013’ün başında MİT krizi ile 2012’de başladı. Hatta Yargı Reformu yaptığımız Anayasa Referandumu’ndan sonra belirtilerini gördük. Ondan sonra MİT krizi, sonra Gezi Olayları ve dershaneleri kapatacağız deyince geldi kafa tuttular, ’Dershaneleri kapatırsanız sizin için iyi olmaz’ aynen böyle dediler. Ne olacak kardeşim? ’Görürsünüz’. Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakan, ’Hadi dışarı, defolun gidin, bildiğinizi arkanıza koymayın’ dedi. 17 Aralık’ta biz bunu yaptık, biz tavrımızı ortaya koyduk. Bu bir terör örgütüdür yargı darbesi yapmaya kalkmıştır, adını koyduk. Peki siz ne yaptınız? Yerel seçimlerde kol kola girdiniz. Canlı şahidiyim. O ablalar, bacılar, ağabeyler, kendini parçalıyor, CHP’ye, HDP’ye oy taşımak için gecesini gündüzüne kattı. O zaman neredeydin? O zaman anlayamadınız mı siz? Tamam diyelim ki biz önceden anlayamadık, 17 Aralık’ta tehlikenin boyutunu gördük, tavrımızı net koyduk. Daha 17 Aralık’tan hemen önce 4 Aralık’ta heyet gönderdi Cumhuriyet Halk Partisi, Amerika’ya. Genel Başkan Yardımcısı Başkanlığında bir heyet gönderdi, oturdular, yediler, içtiler, nasıl işbirliği yaparız bunu konuştular. 4 Aralık-17 Aralık, kısa bir süre önce. Bunu da ayıplamıyorum, o zaman 17 Aralık olmamıştı. Hadi onu da kabul edelim, 17 Aralık’tan sonra hala bunlarla birlikte hareket edeceksin, 15 Temmuz’u da göreceksin, yaşayacaksın yani pes, diyecek bir şey yok millete havale ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"Sayın Bahçeli’nin yol açıcı beyanatları cesaret verici"
FETÖ’cülere sahip çıkmanın milletin geleceğine, 15 Temmuz’da ortaya koyduğu kahramanlığa karşı en büyük saygısızlık olduğunu kaydeden Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bu siyaset değil, siyasetimizi meydanlarda yapalım, vatandaşa ne anlatacaksak anlatalım ama bu ülkeyi yıkmak isteyenlere, bu milletin geleceğini karartmak isteyenlere arka çıkmak hiçbir şekilde hiçbir şeyle izah edilemez. Yol yakınken Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu yanlıştan dönmesini bekliyorum. Yenikapı ruhuna bağlı kalmasını, milletin huzurunda verdiği sözlerin arkasında olduğunu görmek istiyorum. 15 Temmuz’dan beri bütün olayları, gerek bölücü terör gerek FETÖ terör örgütü, hükümetimizin bu konulardaki canla başla mücadelesinde sağ duyulu duruşuyla, davranışıyla milletten, bayraktan, devletten yana tavır koyan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye de teşekkür ediyorum. Partiler üstü bir anlayışla, kısa vadeli siyasi hesapları bir tarafa bırakarak, millet için, ülke için, gelecek için örnek bir davranış sergiliyor. Dün yaptığı açıklama, fevkalade Türkiye’nin geleceğini inşa etmeye yönelik umut verici bir açıklamadır. AK Parti olarak bizim baştan beri söylediğimiz şeydir. Türkiye, fiili durumu, hukuki durum haline dönüştürmek mecburiyetindedir. 15 Temmuz’da dönüşüm olmuştur, Askeri Yüksek Yargı’da dönüşüm olmuştur, Askeri İdare Mahkemeleri ile ilgili yapılan düzenlemelerle bir anayasa ihtiyacı artık acil hale gelmiştir. Türkiye’nin istikrarının sürmesi, Türkiye’nin iç ve dış tehditlere karşı birliğini, beraberliğini muhafaza ederek, güçlenerek, mücadele etmesi için sistemin tıkanıklıklarının ortadan kaldırılması bir zaruret haline gelmiştir. Sayın Bahçeli’nin bunu görmüş olması ve bu konudaki yol açıcı beyanatları cesaret verici."
"Sayın Bahçeli’nin bu çerçevedeki çağrısını biz aynen kabul ediyoruz ve diyoruz ki, kısa sürede Meclis’e Yeni Anayasa teklifimizi getireceğiz"
Başbakan Yıldırım, AK Parti olarak, uzun süreden beri hazır olduklarını vurgulayarak, "Bu yolda adımlarımızı da derhal atacağız, kararı ya Meclis verecek ya da millet verecek. Milletin verdiği karar, en doğru karardır, başımızın gözümüzün üzerinde yeri vardır. Baştan beri diyoruz, getirelim milletin önüne koyalım, lafını etmeyelim, 15 senedir konuşuluyor yeni anayasa. Her seçim öncesi sakız gibi çiğneniyor, yeter artık milleti bununla meşgul etmeyelim. Dolayısıyla Sayın Bahçeli’nin bu çerçevedeki çağrısını biz aynen kabul ediyoruz ve diyoruz ki, kısa sürede Meclis’e Yeni Anayasa teklifimizi getireceğiz. Bizim düşüncemiz güçlü, bütün kurumlarıyla uyumlu bir şekilde çalışacak, sürekli güçlü iktidarı ve istikrarı teminat altına alacak bir sistemdir. Bizim önerimiz budur. Mevcut Parlamenter Sistemin zaman zaman istikrarı sağlıyor olmasına rağmen, büyük bir zaman diliminde de zayıf iktidarlar nedeniyle Türkiye’nin dertlerine çözüm üretemediği de bir gerçektir. Son dönem demokrasi tarihimize bakın, tek başına iktidarların olduğu süreler, 50-60, 80-90 buralarda büyüme, istikrarla devam ediyor, kalkınma devam ediyor, ticaret, bütçeli milli gelir artmaya devam ediyor ama koalisyon döneminde bu kazanımlar maalesef heba ediliyor. Onun için sürekli, güçlü bir siyasi iradeyi oluşturacak, istikrarı kalıcı hale getirecek bir sistem değişikliği Türkiye’nin vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Bu sadece istikrar için değil, Türkiye’nin birliğinin, beraberliğinin, kardeşliğinin de sağlamlaşarak devamı açısından elzemdir. Bugüne kadar anlaşılan 60 madde başta olmak üzere, diğer eksik kalan maddeleri de AK Parti Grubu hazırlayacak, Meclis’e getirecek ve Meclis’in onayına sunacak" şeklinde konuştu.
"Son onayı millete götüreceğiz"
"Meclis ister 367 ile kabul etsin ister 330’la kabul etsin her iki halde de son onayı millete götüreceğiz" diyen Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Böylece yıllardan beri devam eden bu sistem tartışmasını bu kör dövüşü sona erdireceğiz. AK Parti sorunları, torunlara havale eden bir parti değildir. AK Parti sorunları çözen partidir. Sorunların parçası değil çözümün parçası olan çözümün öncüsü olan bir partidir. Onun için Ak parti üretim demek, yatırım demek, istihdam demek, kriz çözmek demek darbe savuşturmak demektir. AK Parti demek milletin sevdalısı olmak demektir. Milli iradeye sahip çıkan, mazlumun yanında olan, teröre net olarak karşı duran partinin adı AK Parti’dir. Cumhurbaşkanımız, liderimiz milletimizin gönlünde taht kuran Sayın Recep Tayyip Erdoğan demektir. Bu muhabbeti kimse zedeleyemez. Cumhurbaşkanımızla aramıza kimse giremez. Cumhurbaşkanımız partimizin kurucusudur. Halkın büyük oranla seçtiği Cumhurun başıdır. Türkiye sevdalısıdır. Tabi ki Cumhurbaşkanımıza en uyumlu şekilde çalışacağız. Bizi uyumsuz gibi göstermeye çalışanların her zaman hayal kırıklığına uğramaları kaçınılmaz olacak. Türkiye artık karanlık tuzaklar kurarak teslim alınacak bir ülke değildir. Türkiye bölebilecekleri, ayrıştırabilecekleri bir ülke hiç değildir. AK Parti Türkiye’dir. Türkiye AK Partidir. Bugüne kadar başarılarımızın altında hep birlikte imza attık. Uzun ancak kutlu yolculuğumuzda hepinizin yolu da bahtı da açık olsun. Durmak yok yola devam. Allah yar ve yardımcısınız olsun."