Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, "15 Temmuz bir şeyi daha hem bize, hem millete gösterdi. Yaş farkı yok, gençlerin hepsinde millet olma şuuru; din, dil, ırk, etnik yapı ayrımı yapmadan millet olma şuuru var. Türk milleti budur, tekrar sahadadır" dedi. Arslan, Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı’nın (TİB) 17/25 Aralık sürecinden itibaren Türkiye’ye büyük zarar veren bir kurum olduğunu vurgulayarak, "TİB dediğiniz zaman insanlar bir irkiliyor" ifadesini kullandı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Bakan Arslan, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sırasında yaşananları ve sonrasında alınan tedbirleri anlattı.
Bakan Arslan, FETÖ mensuplarının 15 Temmuz’da kalkıştığı darbe girişimin ilk saatlerinde gerçekleştirdiği telefon trafiğini anlattı. Darbe girişiminin yaşandığı gece Sakarya’da olduğunu söyleyen Bakan Arslan, "Sakarya’dan yola çıktık. 6, 7 dakika sonra yoldayken karayollarındaki arkadaşlarım aradı. ‘Efendim köprüde bir kapatma var, ne oluyoruz?’ dediler. Onun üzerine Ankara’ya gelirken İstanbul Valimizi aradım. Biraz sonra Atatürk Havalimanı’ndan arkadaşlar aradı. ‘Kuleye girme denemeleri var’ dediler. Kendi arkadaşlarımla konuştum, tekrar İstanbul Valimizle konuştum, sektörden sorumlu genel müdürlerimiz, müsteşar yardımcılarımızla konuştum. Bizim bakanlığımızın hitap ettiği alan çok geniş. Dolayısıyla ilgili arkadaşlarımız da teyakkuzda olsun ki birine yetişip birine yetişememe sorunu yaşamayım diye. Arkasından Ankara ile konuştum. İçişleri Bakanımızı aradım uçakta olduğu haberi geldi. İçişleri Bakanımız Ankara’ya gelip Esenboğa Havalimanı’ndan duruma vaziyet edince Esenboğa’daki kuleye girme girişimleri başarısız oldu. Orada çok başarılı bir organizasyon vardı. Ne yazık ki köprüler ile ilgili çok bir şey yapamadık. Özellikle Atatürk Havalimanı’nda çok ciddi sıkıntılar yaşadık. Kuleye çıktılar, uçakları indirmek istemediler, biz havadaki uçakların inmesi gerektiğini söyleyince o uçakların inişine izin verdiler ama yeni uçakların kalkışına izin vermediler. Bir taraftan bu trafik devam ederken bir taraftan özellikle haberleşme onlar için çok önemliydi. Onların yayınlarının insanlara erişebilmesi için Türksat’ın aracılık ettiği yayınların önce uyduya, uydudan insanlarımızın televizyonlarına inebilmesi lazımdı. Bunun çok önemli olduğunu herkes biliyordu. Orada bütün arkadaşları teyakkuza geçirdik. Arkadaşlar hemen Türksat’a gitti. O arada emniyete, kaymakamlığa haber verildi, Gölbaşı’nda belediye başkanımız ve oradaki arkadaşlarımız vatandaşları anında harekete geçirdi. Orada Sayın Başbakanımızın, Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrıları da başlamıştı. Sayın Başbakanımızın yanındaki ekiple istişarelerde bulunduk. Ankara’ya geldiğimizde otobanı değil, ara yolları kullandık" şeklinde konuştu.
"Vatandaşın internet üzerinden bu olaylardan haberdar olup sokağa inmesi önemliydi"
Darbe girişimi sırasında internet, televizyon ve telefon haberleşmelerinin büyük önem taşıdığına değinen Arslan, "Allah Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızdan razı olsun ki vatandaşla çok güzel bir diyalog kurmuşlardı. Vatandaş onların çağrısına uydu ve meydanlara indi. Devamında köşke gittik Sayın Başbakanımızın koordineli direktifleri doğrultusunda hareket ettik. O akşam özellikle bizim kurumların görevlerinin başında olması çok önemliydi. İnternet ve haberleşmenin kesilmemesi de çok önemliydi. Televizyon haberleri önemli olduğu kadar, vatandaşın internet üzerinden bu olaylardan haberdar olup sokağa inmesi önemliydi" değerlendirmelerinde bulundu.
"O gün yayınların insanlara erişmesi çok önemliydi"
Darbeci askerlerin tüm haberleşme ağına müdahalede bulunmak istediğini aktaran Bakan Arslan, 15 Temmuz gecesi Türksat’ta yaşanan olayları da şöyle özetledi:
"Türk Telekom’du, GSM operatörleriydi bunların hepsine müdahale etmek istediler ancak başarılı olamadılar. Mesela Gebze’de veri merkezi vardı, oraya da müdahale etmek istediler. Gebze’deki halk hemen engelledi, Osmangazi Köprüsü’ne gitmek istediler halk engelledi. Başlangıçta Fatih sultan Mehmet Köprüsü ile 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü belki kapattılar; ama devamını yapmak istediklerinde vatandaş artık sokağa inmişti. Bütün anlattıklarımızın içinde en kritik nokta Türksat. Türksat’taki bizim arkadaşlar geliyor, bunları engellemek istiyor. Ona rağmen haince her yerde yaptıkları gibi arkadaşlarımızı tarıyorlar, güvenlikten sorumlu bir direktörümüzü ve onun yanındaki bir arkadaşımızı o akşam şehit verdik. Ancak helikopter inemedi, arkadaşlar görevin öneminin bilincindeydi, dolayısıyla engellediler. 4 yaralı arkadaşımız var. Başlangıçta yapmak istedikleri Türksat’ın merkezine girmek; bir şartel yok orada, bir siteme giriyorsunuz. Bütün televizyonların yayınını kesip TRT’deki yaptıkları müdahale nedeniyle yayınladıkları geçersiz ve sahte açıklamayı bütün televizyon kanallarından yayınlamaktı amaçları. TRT’nin yayınını bütün televizyonlara vermekti başlangıçtaki amaçları. Ancak arkadaşlar orada çok uyanık davrandı. Bunu onlara yaptırmadıkları gibi çok daha az kitleye hitap eden televizyon kanallarını kapatarak süreci başlattı. Orada mümkün mertebe oyaladı ve başarılı olamadılar. Başarılı olamayınca tesisi kurşunlamaya başladılar. Bizim arkadaşları tesisten çıkarıp antenleri, uyduya yayının gitmesini sağlayan antenleri dışarıdan gelen yeni bir helikopterle taradılar. Jetlerden roketler atılmış, onların yerleri ve izleri belli. Bizim arkadaşlar orada çok başarılı bir sınav verdi. Ancak güvenlik güçlerin o sürede gelmesi, onların karayolu vasıtasıyla gelip tesislere müdahale etmek isteyerek teknik personelini gözaltına alması da kritik bir noktadır. Bu teyakkuz halinden sonra başka zamanda Türksat’a kim gelirse kimlik kontrolü yapılarak içeri alınıyor. Emniyet onlardan şüphelenip gözaltına alınca teknik olarak istedikleri destek gelmediği için zaten tesisi yok etmeye, dolayısıyla yayınları durdurmaya çalıştılar. TRT’nin yayınları Türksat’ın uplinkleri üzerinden uyduya gitmiyor. TRT kendi gönderiyor. Ancak arkadaşlar o arada TRT’nin yayını üzerinden onun frekansını yakalayıp, TRT’nin yayını üzerine çok daha güçlü bir yayın bastı. TRT izleyicisi onların yayınını değil, bizim arkadaşların bastığı yayını izledi. TRT’nin yayını öylece engellenmiş oldu. Hem bildirinin dönmesi, hem de bildirinin başka kanallarda dönmesi engellenmiş oldu. Ne yazık ki görevlerinin bilincinde olan iki görevli şehit oldu, birçok yaralımız var. Güvenlik güçlerinin müdahalesiyle bir sürü yeri tahrip edip gittiler. Arkadaşlar bazı yerlerden yedek parçaları söküp tesisi kesin çalışır halde tuttu, o da çok önemliydi. O gün yayınların insanlara erişmesi çok önemliydi."
"Gençlerin hepsinde millet olma şuuru var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının vatandaşlara büyük bir güven verdiğini aktaran Bakan Arslan, "Sayın Başbakanımızın hemen başlangıçtaki açıklamaları, olaya hakimiyeti, bunun bir kalkışma olduğu, güvenlik güçlerine gereken talimatı verdiği ve hemen gereğinin yapıldığı mesajı çok önemliydi. Sayın Cumhurbaşkanımızın önce sesli mesajı, akabinde görüntülü mesajı çok önemliydi. Boşuna lider olunmuyor, eğer Türkiye’de bu kadar seviliyorsanız, dünyada bu kadar güçlü lider olmuşsanız ve dünyada bu kadar şimşekleri üzerinize çekiyorsanız bu bir kişilik yapısından, bir karakterden kaynaklanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın o feraseti, dik duruşu, inancıyla çıkıp ‘Gereğini yapacağız, rahat olun, biz görevimizin başındayız’ demesi vatandaş için çok önemli. Vatandaş Cumhurbaşkanımızın bugüne kadar yaptıklarından dolayı ona inanıyor. ’Meydana inin’ dedikleri an gerçekten meydana inildi. Analardan, babalardan, atalardan, dedelerden darbelerin ne kadar kötü olduğunu duyuyorduk. Ama benim şurada bir şüphem vardı: ‘Biz gençlerimizi bu şuurla yetiştirebiliyor muyduk, gençlerde acaba millet olma şuuru var mı?’ 15 Temmuz bir şeyi daha hem bize, hem millete gösterdi. Yaş farkı yok, gençlerin hepsinde millet olma şuuru, din, dil, ırk, etnik yapı ayrımı yapmadan millet olma şuuru var. Türk milleti budur, tekrar sahadadır. Dünyaya bunu ispatladı. Bu şuura katkı koyan herkese teşekkür ediyoruz. 22, 23. gün olacak ki insanlarımız meydanlarda demokrasi nöbeti tutuyor" ifadelerini kullandı.
"Sayın Bahçeli’nin devlet adamlığıyla Yenikapı’da yer alacak olması gerçekten çok önemlidir"
İstanbul Yenikapı’da düzenlenecek Demokrasi ve Şehitler Mitingi hakkında konuşan Arslan, dünyanın o mitingden gereken mesajı alacağını belirterek, "Siyasi görüş farkı gözetmeden meydanlara çıkma Türkiye için çok önemli, dünya için önemli bir mesajdı. Yenikapı’da yapılacak olan büyük miting bütün bunların taçlanma noktası olacaktır. Gönül ister ki bütün genel başkanlar olsun. Sayın Bahçeli’nin devlet adamlığıyla o gün orada yer alacak olması gerçekten çok önemlidir. Bu konuda hem Bahçeli’ye hem de katkı koyacak herkese teşekkür ediyoruz. Bu bir şeyi daha ortaya koydu. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde parti genel başkanlarının bir araya gelmesi, bu konuyu istişare etmesi, devamında süreçleri birlikte paylaşarak hareket etmesi süreç için çok önemli. Farklı platformlarda siyasi olarak rakibiz. Birçok şeyi konuşur, birçok şeyi yaparız ama ülkenin bekası söz konusu olduğunda birlikteliğimizi ortaya koymanın en güzel göstergesidir o gün. İnşallah herkes ay yıldızlı Türk bayrakları ile orada olacak ve Türkiye’nin 81 ilinden katılım olacak. İnşallah da hem insanımız gurur duyacak, hem de dünya alması gereken mesajı o gün orada alacak" diye konuştu.
"TİB dediğiniz zaman insanlar bir irkiliyor"
Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı’nın 17, 25 Aralık sürecinden itibaren Türkiye’ye büyük zarar veren bir kurum olduğuna değinin Bakan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"17, 25 Aralık öncesini düşünürseniz, o kadar içimize sızmışlardı ki o sızmanın bugün böyle bir hainliğe dönebileceğini hiçbirimiz hesaba katmıyorduk. Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı çok önemli bir kurum. İstihbarat birimleriyle çalışması, dinlemeler… Geçmişte 17, 25 Aralık öncesi bu ülkemize çok büyük zarar verdi ve hala onların sıkıntılarını yaşıyoruz. Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı’nda çokça büyük değişim yaptık. Onlara müzahir olanların hepsini görev alanının dışına çıkardık. Kanuni düzenlemeler yapıldı, yeni sözleşmeli personel alındı, oradan bir kısım personel başka yere gönderildi ve açığa alma kapsamında o personeli açığa da aldık. Bütün bunlara rağmen insanımızın kafasında istifham oluşturan bir kurum var. TİB dediğiniz zaman insanlar bir irkiliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımızın açıklamaları da bunu teyit etti. Biz Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nı tamamen Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu’nun içine alacağız, oranın başı BTK Başkanımız olacak. Yapıyı tamamen değiştiriyoruz. TİB’in şu anki binasını da tamamen kaldıracağız, onun yerine BTK’nın içerisine yeni bir yapılanma ve yeni bir bina yapacağız. Bu istihbarat kuruluşları ile ilgili yapılan çalışma kapsamında da burada verilecek. O bina tamamen boşaltılacak, başka amaçlarla kullanılacak. Bakanlık içinde yaptığımız uygulamanın aynısını Türk Telekom’da da yapıyoruz. Türk Telekom yönetimi de bu konuda bizim yaptığımız çalışmaya benzer çalışmalar yapıyor. Onların ilişki kesmeleri çok daha kolay özel şirket oldukları için. O tip kurumlar da bizim için çok çok önemli, bu mücadele topyekun yapılıyor. Sadece bir birimde yapıp, bir birimde yapmamamız mümkün değil. Bakanlıkta zaten çalışıyoruz. Şu ana kadar 682 kişi açığa alındı, işlemleri devam ediyor. Elbette ki bu terör örgütü ile bağlantısı olanların kökünü kazımak lazım, bunu zaten yapmak zorundayız. Bu şuana kadar aldığımız sorumluluğun gereğidir. Birileri çıkıyor sizin vatandaşınıza kurşun sıkıyor, onları savunmak gibi bir durumumuz kesinlikle olamaz. Bu kadar kılı kırk yararak çalışmamızın sebebi, kurunun yanında yaş da yanmasın, herhangi bir şekilde bir arkadaşımızı da onlarla birlikte mağdur etmeyelim."