İYİ Parti, tüzük kurultayında yapılan bazı değişiklikleri hayata geçirebilmek için bugün olağanüstü kurultaya gidiyor. “Bugün geleceğin ilk günü” temasıyla Ankara Nazım Hikmet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacak 4. Olağanüstü Kurultay’da, Genel İdare Kurulu (GİK) ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyeleri seçilecek.
1060 delegenin oy kullanacağı kurultayda yapılacak seçimle daha önce 80 olan, ancak mayıstaki tüzük kurultayında 50’ye düşürülmesi kararlaştırılan GİK üyeleri belirlenecek.
AKŞENER ALKIŞLARLA SALONA GİRDİ
İYİ Parti Genel Başkan Meral Akşener, “Hapisse hapis, ölümse ölüm. Bir adım geri atmayan lider” anonsuyla kurultay salonuna girdi. Akşener ilk konuşmayı yapan Genel Sekreter Cihan Paçacı’nın ardından söz aldı.
Konuşmasının başında partililerine “Türkiye sizinle gurur duyuyor” seslenen Akşener, Türkiye ekonomisinin son durumunu değerlendirdi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi.
‘BASİRETSİZ YÖNETİM ANLAYIŞI’
Akşener “İşte bu basiretsiz yönetim anlayışı Türk Ordusunun fabrikasını yabancılara teslim edip har vurup harman savuruyorlar. Sanırsın milyonlar harcadıkları lüks araçlarına dış güçler biniyor. Sanırsın milletten kopan milletini duymayan saraya kapanan dış güçler getirdi. Sanırsın damadı dış güçler ekonominin başına getirdi. Hayır… Hepsini bugünkü iktidar yaptı” dedi.
Akşener’in kurultay konuşmasından satır başları şöyle:
“İşte o gözler…İşte o gözlerdeki ışık, yine, yeniden bu salonda. Bugünden geleceği aydınlatıyor. Bugün Geleceğin ilk günü! Benim yiğit kardeşlerim, Benim cesur yol arkadaşlarım, gözlerinizdeki ışık hiç kaybolmasın. Türkiyemizin, Türk Milleti'nin o ışığa, o ışığın cesaretine, iyiliğine ihtiyacı var.
Milletimize sözümüzdür; yanlışı doğrularla, kötüyü iyilikle, korkuyu cesaretle, yokluğu zenginlikle, zorbalığı adaletle, haksızlığı hakkaniyetle, yalanları hakikatle yeneceğiz. Gözlerinizdeki ışıkla, cesaretinizle ve gayretinizle, tek adam keyfiyeti son bulacak. Söz de, karar da, yeniden aziz milletimizin olacak.
Türk örfünde, kurultaylar birer toydur. Hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler; Türkiye'nin İYİ ve cesur insanları, toyumuza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz…
Yol arkadaşlarım;
Aziz milletimizin bizi beklediğini, bizimle umutlandığını biliyoruz. Bu bilinçle, her geçen gün, daha büyük gayretle iktidara yürüyoruz. Bu uğurda doğduk, bu uğurda yürümeye devam edeceğiz. Sizlerle bu yolu birlikte yürümekten gurur duyuyorum.”
‘DEĞİŞMEZ DENEN KABULLERİ YIKTIK’
“Türk siyasetinde ‘değişmez' sanılan kabulleri yıktınız. Milletimizi iki kutup arasına sıkıştıran, konforlu siyasete nokta koydunuz. Yıllar sonra milletimize “Evet yapabiliriz” dedirttiniz. Bundan 2 buçuk yıl önce, “Sen ne dersen, o olsun ağam” deseydik; biz de, “haksızlık karşısında susanlardan” olsaydık; biz de, iktidarın hatalarını görmezden gelip, bir anda en büyük savunucusu olsaydık; bu uzun ve meşakkatli yola çıkacak cesareti bulamasaydık bugün Türkiye'nin bir değişim umudu olur muydu?”
‘CESARET BULAŞICIDIR’
“Biz, korku duvarlarını yıktık. Biz, sönen umutları yeniden alevlendirdik. Milletimiz bu umut sayesinde, şımarık iktidarın kulağını çekti.
Türkiye darlık çekecek bir ülke değildir. En verimli topraklar üzerinde, yeraltı kaynakları zengin, genç, üretken bir ülkedir. Türk milleti yokluktan değil, basiretsiz yönetim anlayışı yüzünden darlık yaşıyor.
Sayın Erdoğan'ın ve koskoca devlet hazinesini teslim ettiği damadının, günü kurtarmaya yönelik açıklamalarına bakmayın. Türkiye gibi yüksek potansiyele sahip bir ülkeyi, Merkez Bankası'nın “İhtiyat Akçesi”ne muhtaç hale getiren, işte o basiretsiz, savurgan yönetim anlayışıdır.”
‘HEP AYNI NAKARAT’
“2228 yaşındaki Türk Ordusu'nun silah fabrikasını, götürüp yabancıların eline teslim ediyorlar. Har vurup harman savuruyorlar. Sıkışınca da hep aynı nakarat: Dış güçler de dış güçler…Sanırsın, milyonlar harcadıkları lüks arabalara dış güçler biniyor. Sanırsın otoyollar, havaalanları, şehir hastaneleri üzerinden, araç garantisini, yolcu garantisini, hasta garantisini dış güçler veriyor…
Sanırsın, milletten kopan, milletini duymayan, saraya kapanan dış güçler. Sanırsın, ekonomiden anlamayan damadı o göreve dış güçler getirdi. Sanırsın, liyakatsiz kadroları devlete dış güçler doldurdu.”
‘FATURANIN SORUMLUYA KESİLMESİ İÇİN YILMADAN ÇALIŞACAĞIZ’
“Hayır; Hepsini bugünün iktidar sahipleri yaptı. Şimdi fatura aziz milletimize kesiliyor. Buna sessiz kalamayız, kalmayacağız. Omuzlarına fatura yüklenen milletimizin, siyasi faturayı da sorumlulara kesmesi için, yılmadan çalışacağız.”
‘TÜRKİYE 17 YILLIK KABUSTAN UYANIYOR’
“İlk fatura 23 Haziran'da yola çıktı. 23 Haziran sonuçları göstermiştir ki, milletimiz olan bitenin farkında. Bu işin dönüşü yok. Türkiye 17 yıllık kabustan uyanıyor. Türkiye'nin İYİ ve cesur insanları iktidara yürüyor.”
HZ. ALİ’NİN SÖZLERİYLE SESLENDİ
“Adaletin olmadığı yerde, ne dirlik olur, ne düzen, ne varlık olur, ne zenginlik. Adaleti sağlamak için ilk adımsa, haksızlık karşısında dimdik durmaktır. Hz. Ali'nin sözlerine kulak verin: “Haksızlık önünde eğilmeyiniz. Çünkü hakkınızla beraber, şerefinizi de kaybedersiniz. Türk milleti tarihi boyunca, savaş kaybetmiştir, toprak kaybetmiştir, can kaybetmiştir. Ama onurunu asla kaybetmemiştir. O onuru ayakta tutan da, haksızlık ve adaletsizlik karşısında eğilmeyişidir. Adalet duygusu en yüksek millet, Türk Milleti'dir.”
‘HUKUKUN OLMADIĞI YERDE GÜVEN OLMAZ’
“O yüzden, hukukun olmadığı, adaletin tecelli etmediği bu günlerde, varlığımızın tehlikeye düşmesi kadar doğal bir sonuç yoktur. Hakta, hukukta ve adalette ısrarımızın sebebi bundandır. Hukukun olmadığı yerde, güven olmaz. Güvenin olmadığı yerde, huzur olmaz. Huzurun olmadığı yerde, üretim olmaz. Üretimin olmadığı yerde, yatırım olmaz. Yatırımın gelmediği yerde, zenginlik olmaz. Mesele bu kadar açık.”
’17 YILLIK NOBRANLIK’
“17 yıllık nobranlığın, kuralsızlığın, liyakatsizliğin ve tek adam zihniyetinin ülkemizi getirdiği yer ortada. Biz “hukuk” derken, sadece mahkeme salonlarından bahsetmiyoruz. Biz “hukuk” derken, hukukun sağlayacağı adaletin, güvenin, huzurun; üretime, yatırıma, zenginliğe dönüşeceği bir ülkeden bahsediyoruz. Aşık Veysel'in dediği gibi; “Hakikat ararsan, açık bir nokta, Allah kula yakın, kul da Allah'a. Hak’kın hazinesi, gizli toprakta. Benim sadık yârim kara topraktır…”
CERATTEPE, KAZ DAĞLARI, ORMANLAR…
“Mübarek ağaçları, zeytinlikleri müteahhit hırsına feda ettiler,
Cerattepe'yi, Kaz Dağları'nı, doymaz altın iştahına kurban ettiler, on binlerce ağaca kıymayı, utanmadan matah bir işmiş gibi, pazarlamaya kalktılar, Salda Gölü gibi cennet bir köşeyi, çöle çevirmeye yöneldiler. Buna izin vermeyeceğiz. Akarsularımızı daha fazla kirlettirmeyeceğiz. Ormanlarımızı daha fazla talan ettirmeyeceğiz. Meralarımıza daha fazla beton diktirmeyeceğiz. Çiftçimizi daha fazla küstürmeyeceğiz. Bilmeyenlere de öğreteceğiz ki; vatan toprağı, suyuyla, ağacıyla, çiçeğiyle, tüm canlılarıyla kutsaldır.”
‘İSYAN EDİYORUM İSYAN!’
“Dünümüzü ve bugünümüzü çaldılar; geleceğimizi yakmalarına müsaade etmeyeceğiz. Bunun için varız. Bunun için mücadele ediyoruz. İşte sırf bu yüzden ilan ediyoruz ki; bugün geleceğin ilk günü…
Biz genciyle yaşlısıyla, aziz milletimizin her bir ferdini dinliyoruz. Sokakta, işyerinde, kahvede, otobüste, dolmuşta, vatandaşlarımız dertlerini söylüyor, çare bekliyor. Ama duymuyorlar. Saraya kapanmış bir iktidarın, milleti duyması mümkün değil. Onca zenginlik arasında, bu ülkede yokluk olmasına, açlık olmasına isyan ediyorum. İsyan ediyorum kardeşim, isyan!
Bu potansiyeli harekete geçiremeyen, bizleri yokluğa mahkum edenlere, isyan ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranların emanetine ihanet edenlere, isyan ediyorum. İş bulamadığı için evine hüzün çöken, Ekonomik sebeplerle dağılan aileleri gördükçe, isyan ediyorum. Tam 17 yıldır “en iyisi bu” diye kendini pazarlayan bu iktidara isyan ediyorum.”
‘İNSANLAR AÇ DİYORSUN, ECEVİT ZAMANININ BENZİN KUYRUĞUUNU ÖRNEK GÖSTERİYOR’
“Avrupa'nın en zengin ülkesi olmamız gerekirken, kişi başı milli gelirde en fakir ülkesi olmamız nasıl bir başarıdır? Her dört gençten biri işsizse, bu nasıl başarıdır? Yıllarca büyüme masallarıyla kandırdılar. Türkiye'yi 3 kat büyüttük diye böbürlendiler. Oysa biz büyürken, dünya bizden daha çok büyüdü. En büyük 10 ekonomi arasına girmeyi hedeflerken, en büyük 20 ekonominin bile dışında kaldık.
Kendisini sürekli olarak geçmişle kıyaslayan bir hastalığa yakalandık. Ekonomi batıyor diyorsun; İsmet Paşa zamanında yiyecek ekmek yoktu diyor.
Her şey ateş pahası, insanlar aç diyorsun; Ecevit zamanında benzin kuyruğu vardı diyor.
Başarılı görünmek için, tarihimizde karanlık sayfa arıyorlar. Bulamadılar mı, yeni bir tarih yazmaya kalkıyorlar. Yunanistan'a peşkeş çektiğiniz adaları geri alın diyorsun; Misak-ı Milli'nin tapusu olan Lozan'a dil uzatıyorlar.”
‘İKTİDAR, TÜRKİYE İÇİN ARTIK BİR AYAK BAĞIDIR’
“Kendi şanlı tarihine bile savaş açmakta sakınca görmeyen bu iktidar, Türkiye için artık bir ayak bağıdır. Bunlar kendilerini büyük göstermek için geçmişi kurcalarken, gelişmiş devletler geleceği kurguluyor… Almanya geleceği konuşuyor. Amerika geleceği konuşuyor. İngiliz siyaseti, geleceği planlıyor.
Güney Kore, Japonya, Çin, Fransa, İsviçre, İsveç, Norveç, Rusya…Bütün bu ülkeler geleceğin taşlarını döşüyorlar.
Ak Parti iktidarı ise, ülkenin temel taşlarını sökmekle meşgul. Milletin geleceğini değil, sadece iktidarının geleceğini düşünüyor.”
‘BU DEVRAN BÖYLE GİTMEYECEK, ÖYLE BİR ANAYASA HAZIRLAYACAĞIZ Kİ…’
“Peki ne olacak? En baştan söyleyeyim; Bu devran böyle gitmeyecek.
Türkiye İYİ olacak… Çünkü artık biz varız, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Değerli dava arkadaşlarım;
Peki ne yapacağız?
Demokrasi vizyonumuzu ortaya koyacağız. Hızlı karar alan, hızlı işleyen, ama aynı zamanda hesap veren, yeni bir sistem kuracağız. Herkesin görüşünü alıp, herkesin derdini dinleyip, milletimizin her bir ferdinin hakkını koruyacak, yeni bir anayasa hazırlayacağız. Bize yüzde 51 yetmez. Öyle bir anayasa hazırlayacağız ki, toplumsal mutabakat neymiş görecekler.”
‘BUNDAN BÜYÜK BİR BEKA SORUNU OLABİLİR Mİ?’
TUİK'e göre işsizilk rakamı yüzde 13.7… Damattan sonra, işsizlik rakamları nasıl açıklanıyor biliyor musunuz? Son 1 ayda iş aradınız mı diye soruyorlar? En son 32 gün önce iş aradıysan, yine işsiz değilsin. İş bulamadığın için iş aramayı bıraktıysan, yine işsiz değilsin. Türkiye'nin çalışabilir nüfusunun yüzde 54'ünün işi yok. Bugün 82 milyon nüfusa sahibiz. Ancak kayıtlı olarak sadece 22 milyon çalışanımız var. İşçi maliyetleri neden bu kadar yüksek biliyor musunuz? Tüm yükü çalışan 22 milyonun üstüne yığdığımız için. 82 milyon vatandaşımızın sağlık giderlerini, sadece 22 milyon kişi ödediği için. 12 milyon emeklinin maaşını, bu 22 milyon kişi ödediği için. Asgari ücretliden vergi alırken, devleti soyanlardan vergi almadığımız için. Toplumsal Adalet olmadığı için. Fırsat eşitliği sağlanamadığı için. Bundan büyük bir beka sorunu olabilir mi? Ama damada sorarsan, uçuyoruuuuuuz…”
EKONOMİK VİZYON
“Ekonomi Vizyonumuzu ortaya koyacağız. Öncelikle, Türkiye'yi her geçen gün büyüyen ekonomik krizden çıkartacağız. Bunun için ilk adım, üreten sermayenin yükünü hafifletmek olacak. Bakın, Türkiye'de imalat sanayindeki en büyük 500 şirket, net karının yüzde 88'i kadar, faiz ödemesi yaptı. Bu rakam, küçük esnafımızda daha da yüksek. Bu yükün altındaki hangi şirket üretebilir ki? Ama burada önemli bir kriterimiz var. 2001 krizindeki gibi, bu işin finansal yükünü, devlete ve millete ödetmeyeceğiz. Sırtını iktidara dayayıp, kazandıklarını yurtdışına yığanları değil, ekonomik şartlardan dolayı zora düşenleri kurtaracağız. İflas eden şirketlerin, işsiz kalan çalışanlarını, tecrübe ve becerilerine göre, kendi işlerini kurmaya teşvik edeceğiz. krizi fırsata çevirecek adımlar atacağız.”
‘KARA DELİĞİ KAPATACAĞIZ’
“Sonra ise iktidardakilerin hiç bilmediği, görmediği bir Türkiye resmi çizeceğiz. Kayıt dışı ekonominin olmadığı. Herkesin eşit şartlarda vergi verdiği… Naylon faturacıların, hayali ihracatçıların, kaçakçıların, nefes bile alamayacağı bir ekosistem yaratacağız. Devletin kasası Türk milletinin namusudur. Devlet, milletin rızkını dağıtır. Devlet, milletten vergi alır, topladığı vergiyi milletinin selameti için harcar. Devlet akıllı olur. Devlet dürüst olur. Ne yazık ki, milletin vergileri ile oluşan bu havuzun dibinde, koca bir delik var. Rantın, hırsın, iş bilmezliğin açtığı, koca bir delik var. Ne kadar su taşırsan taşı, bu delikten akıp gidiyor. Biz, Türkiye'nin elini kolunu bağlayan, havuzun dibindeki bu deliği kapatacağız. Türkiye'nin ne büyük bir ekonomik güç olduğunu göreceğiz. Şirketlerimiz yurt dışından borçlanmak zorunda kalmayacak. Bankalarımız yabancı kapısında para aramak zorunda kalmayacak. Türkiye'de yeni bir bolluk dönemine gireceğiz. Geçici değil, sürekli bir bolluğun temelini atacağız.”
‘VAATLERİMİZ BÜYÜK’
“Biz Türkiye'nin ABD Merkez Bankasına, Avrupa Merkez Bankasına bağlı kaderini değiştireceğiz. Ekonomide sağlayacağımız atılım, devlet kaynaklarını artıracak. Bu kaynağı eğitim için kullanacağız. Türkiye'yi bir teknoloji merkezine dönüştürmek için kullanacağız. Tarım için kullanacağız. Türk girişimcilere destek için kullanacağız. Dünya markaları yaratmak için kullanacağız. Üreten Türkiye'yi yeniden kurmak için kullanacağız. Sürdürülebilir Kalkınma Programımızda tüm bunları adım adım, nasıl yapacağımızı anlatacağız. Vaatlerimiz büyük. Geçmiş iktidarlar bu kalkınmayı gerçekleştiremedi ve kötü bir miras bıraktılar. Bu miras, aynı zamanda toplumda bir inançsızlığa yol açtı. Milletimizi “hiçbiri yapamadıysa demek ki olmuyormuş” gibi bir çaresizliğe sürükledi.”
‘HAKKARİ İLE İSTANBUL’DA VERİLEN EĞİTİMİN KALİTESİ AYNI OLACAK’
“Türkiye'nin zincirlerini kıracağız. Evlatlarının karnını bile doyurmaktan aciz bir siyaset, bu iktidarın en büyük ayıbıdır. Her evladımızın karnını doyurmak, bizim en büyük vaadimiz olacak.
Allah'ın Türk milletine bahşettiği bu bereketli topraklarla, milletinin karnını doyuramıyorsan, sen kendine milliyetçi diyemezsin.
Bugün Geleceğin İlk Günü!
Biz onlar gibi olmayacağız.
Biz, Eğitim Vizyonumuzu ortaya koyacağız. Okul öncesi eğitimden, doktora aşamasına kadar, her gencimize ihtiyaç duyduğu eğitim imkanlarını sağlayacağız. Mühendislikten, zirai eğitime, elektronikten yazılıma, spordan turizme kadar, her alanda büyük bir eğitim atılımının resmini çizeceğiz. Biliyoruz ki, eğitimde atılımın ilk adımı, öğretmenlerimizin ekonomisini düzeltmektir. En iyi öğretmenlerin, birkaç şehirdeki birkaç okula gruplandığı bu düzeni değiştireceğiz. Hakkari'de, Bayburt'ta verilen eğitimle, İstanbul'da verilen eğitimin kalitesi aynı olacak. Eğitime çok daha fazla kaynak ayıracağız.”
ÜNİVERSİTELER: YÖK’Ü KALDIRACAĞIZ
“Siyaset, bilimin hizmetinde olmalıdır. Bilim, siyasetin hizmetine girerse, Türkiye'nin geleceğine ihanet edersiniz. YÖK'ü kaldıracağız. Bilim ocaklarına destek olacak, ama her türlü siyasi baskıdan arındıracağız. Siyasetten bağımsız bir eğitim sistemini, hayata geçireceğiz. Bir rektörün siyasi görüşünün hiçbir önemi yoktur. İstediği siyasi görüşte olabilir. Yeter ki donanımlı öğrenciler yetiştirsin, araştırma yapsın, bilim üretsin ve bulunduğu üniversiteyi dünya sıralamasında yukarılara taşıyabilsin. Başarı kriteri budur.”
‘YURT DIŞINDAKİ BİLİM İNSANLARIMIZI ÜLKELERİNE ÇAĞIRACAĞIZ’
“Türkiye'yi eğitim alanında bir merkez haline getireceğiz. Üstün yeteneklerimizi, çalışkan gençlerimizi, yabancı ülkelere, yabancı şirketlere kaptırmayacağız. Yurtdışındaki bilim insanlarımızı, ana vatanlarına çağıracağız.
Onlara, her türlü bilimsel çalışmayı yapabilecekleri altyapıyı, maddi kaynakları sağlayacağız. Üstün yetenekli insan kaynağımızı, yabancı ülkelere kaptıranlar milliyetçi olabilir mi?”
‘MİLLİYETÇİLİĞİ KULÜP ÜYELİĞİ ZANNEDENLER…’
“Milliyetçiliği kulüp üyeliği zannedenlere söylüyorum. Sizin bölücü ve ayrıştırıcı üslubunuza, milliyetçilik İYİ Parti'de olur diye cevap vermeyeceğim. Çünkü milliyetçiliğin sahibi bellidir. Türk milliyetçiliğin tapusu, Türk milletine aittir. Gerçek milliyetçiler, ilim irfan dağıtmak üzere Türkiye'nin dört bir yanına dağılan öğretmenlerimizdir. Asıl milliyetçi; milletini aydınlatmak, eğitimli gençler yetiştirmek için Batman'a giden, bu uğurda şehit olan Aybüke öğretmendir. Sizin nereniz milliyetçi? Bir kişiye, beş kişi saldıran haydutlardan, ne milliyetçi olur, ne de adam olur. Siyasetçi yetiştireceğine, haydut yetiştiren zihniyetten, ne milliyetçi olur, ne de adam olur. Çözüm sunacağına, nefret saçanlardan, sokakta terör estirenlerden, ne milliyetçi olur, ne de adam olur.”
‘YAKLAŞIYORUZ’
“Aziz Milletim, değerli yol arkadaşlarım, sevgili gençler; bir kısmını sıraladığım bu adımlar elbette cesaret ister. Sözde değil, gerçekten milli bir duruş ve yerli bir bakış ister. Bugünün iktidar partilerinde olmayan da budur. Bu adımlar Türkiye'yi özgürleştirir, bağımsızlığımızı yeniden ilan eder. Ancak, seçim zamanı dünyaya atar-gider yapıp, kapalı kapılar ardında eyvallah edenler, bu cesareti gösteremez. 17 yılın sonunda anlıyoruz ki, göstermeleri de mümkün değil. Bu cesaret İYİ Parti'de var. Biz cesaretimizi tarihimizden alıyoruz. Ellerindeki tüm imkanlarla üzerimize geldiklerini zannediyorlar ama unutmayın; Biz de onlara yaklaşıyoruz!
‘EL ELE ÇIKACAĞIZ’
“Sayın Erdoğan'ın ‘Artık inanmıyorum' dediği anketler var ya, ben onlara her gün büyük bir keyifle bakıyorum. Manzara net. Şarkıda söylediğimiz gibi.
“Siz asansörle inerken, biz merdivenden çıkıyoruz…” Korkuları öyle büyük ki…Çünkü hakikatin güçlü sesiyiz. Bugün, korkularına yenilerini eklemek üzere bir aradayız. Bugün, iktidar yürüyüşümüz için yeniden mevzileniyoruz. Bugün, demokrasinin gereğini yerine getirmek, iktidar yürüyüşümüze başlamak üzere, El ele, gönül gönüle bu salona girdik. El ele, gönül gönüle bu salondan hep birlikte ayrılacağız.”
‘BİZ KOLTUĞUMUZ İÇİN KIRK TAKLA ATANLARDAN DEĞİLİZ’
“4. Olağanüstü Kurultayımızı gerçekleştireceğiz. Bazıları diyor ki, parti kurulalı iki sene bile olmadı, bu kaçıncı kurultay? Eeee bizde böyle. Biz, kendi delegesinin iradesinden köşe bucak kaçanlardan değiliz. Biz, delegenin imzasını yok saymak için iktidara yanaşanlardan değiliz. Biz, koltuğumuzu korumak uğruna, kırk takla atanlardan da değiliz. Biz, Türkiye için vadettiği demokrasiyi, kendi partisinden esirgeyecek kadar şuursuz, hiç değiliz. Bizde böyle; böyle olmaya devam edecek. Tanıştırayım; Bunun adı demokrasi. Önce İYİ Parti'de, pek yakında tüm Türkiye'de.
Kurultayımız ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun… Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'in de okuduğu şiirinde, ne diyor Nazım Hikmet;
“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan,
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan,
Bu memleket bizim!
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın;
yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu davet bizim!
Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür,
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim!”
Türkiye'nin iyi ve cesur evlatları;
Unutmayın, bugün geleceğin ilk günü. 5. günün şafağında doğan güneş gibi, milletimize umut olan sizlersiniz. Gözlerinizdeki ışık sönmesin. Ayağınız taşa değmesin. Allah yar ve yardımcınız olsun. Allah'a emanet olun.”