İşlerine iade talebiyle 204 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın tutuklu, ihraç edilen öğretmen Acun Karadağ'ın tutuksuz yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülüyor.
Gülmen ve Özakça, 14 Eylül’deki ilk duruşmaya "güvenlik, yetersiz personel ve sağlık koşulları, kaçırılma ihtimali" gibi gerekçelerle getirilmemişti. Bu duruşmaya Gülmen getirilmezken, Özakça tekerlekli sandalye ile getirildi. Acun Karadağ da duruşmada.
Eğitimciler “Silahlı terör örgütüne üye olma (Türk Ceza Kanunu 314)", "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet" ve "terör örgütü propagandası yapmak (Terörle Mücadele Kanunu 7/2)” suçlamalarıyla yargılanıyor.
Salonda 30 kişi sınırlaması
80 sanıklı mahkeme salonunundaki duruşma için 30 kişi izleyici sınırlaması getirildi.
Duruşmayı Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri Aycan İrmez, Mithat Sancar, Saadet Becerikli, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Ali Haydar Hakverdi, Sezgin Tanrıkulu, bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka, Esra Özakça, Yüksel Caddesi eylemcilerinden ihraç edilen sosyolog Veli Saçılık, Gezi direnişinde öldürülen Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan’ın da aralarında olduğu isimler takip ediyor.
Duruşma salonuna alınmayıp dışarıda bekleyen ve açıklama yapanlara polis plastik mermilerle saldırdı. Bir kişi gözaltına alındı.
Gülmen'e "katılması tıbben sakıncalı" yanıtı
Gülmen, Sincan Cezaevi Kampusu Devlet Hastanesi'nden 25 Eylül'de götürüldüğü Numune Hastanesi yoğun bakım ünitesinde, Özakça ise hapishane hastanesinde tutuluyor.
Mahkeme, iki eğitimcinin duruşmada hazır olmasını istemişti. Gülmen'in Numune Hastanesi'ne götürülmesinin ardından hastanedeki doktorların duruşmaya gitmesi için tahlil için kan verme şartını ortaya koyduğu açıklanmıştı.
Çağdaş Hukukçular'ın paylaşımına göre Nuriye Gülmen'in duruşmaya getirilmesi için yazılan yazıya Ankara Numune Hastanesi "sanığın duruşmaya katılması tıbben sakıncalıdır"cevabı verdi ve Gülmen duruşmaya getirilmedi.
Özakça duruşmada
Semih Özakça ise tekerlekli sandalyeyle duruşma salonuna getirildi. Özakça’nın etrafını jandarmalar kapattı. Özakça zorlukla ayağa kalkarak salonu selamlayınca salondakiler alkışladı. Özakça'nın yer aldığı çizimi CHP milletvekili Ali Haydar Hakverdi paylaştı.
Üç avukat kısıtlaması
Mahkeme, Acun Karadağ ve Semih Özakça'dan üç avukat seçmesini istedi.
Gülmen ve Özakça'nın 18 avukatı, 14 Eylül'deki duruşmaya iki gün kala gözaltına alınmış, 14 avukatı daha sonra tutuklanmıştı.İlk duruşmada iki yüze yakın avukat, baro başkanı onları savunmak üzere bulunmuş, 1030 avukat ise yetki belgesi vermişti.
Özakça "Ben üç müdafi seçimi yapmayacağım. Yüzlerce avukatım var. Bu da bir dayatma, bize yapılan zulmün bir parçası" diyerek bunu reddetti.
Acun Karadağ da üç avukat sınırlamasını kabul etmeyerek "Bu bir baskı ve dayatmadır, davaya katılan herkes benim avukatımdır" dedi.
Mahkeme itirazları reddederek üç müdafi seçmesi için Özakça'ya tekrar sordu. Özakça şöyle konuştu:
"Bu savunma hakkına bir saldırıdır. İlk duruşmadan önce savunma için gördüğüm avukatlarım gözaltına alındı ve tutuklandı. İki gün sonrasında keyfi olarak duruşmaya getirilmedik. Nuriye Gülmen zorla Numune Hastanesi'ne kaçırıldı ve duruşmaya getirilmedi. Bunların tamamı savunma hakkına saldırıdır."
Mahkeme üç avukkattan sonrasının dinlenmeyeceğini söyledi.
Özakça: Ekmeği elinden alınan milyonlardan biriyim
* Çizim: Zeynep Özatalay
Özakça’nın savunmasında şu ifadeler öne çıktı:
"Ekmeği elinden alınan milyonlarca kişiden biriyim"
"Tarih bir haksızlığı ve hukuksuzluğu yazıyor. Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz. Çoktan kırmadınız mı kalemimizi? Kimin için sergileniyor bu tiyatro. Bu gözler siyasi şube polislerinin savcının odasına girip çay söylediğini gördü.
"Hiç kimse bana bu haksızlığa ve hukuksuzluğa boyun eğmemi beklemesin. Emeğimle onurumla ekmeğimi kazanan bir öğretmendim. AKP ekmeğimle beni terbiye etmek istedi.
"Emeğimle onurumla ekmeğimi kazanan bir öğretmenken ekmeğim elinden alındı. Ekmeği elinden alınan milyonlarca kişiden biriyim.
"Bizim yaşadığımız zulüm yeni icad olmadı. İşten atılmamızın nedenini anlamak için ezilen halkların tarihine bakmak yeterlidir. Bizim sınıfımız ezilenlerin ve sömürülenlerin sınıfıdır.
"Tarih bir haksızlığı ve hukuksuzluğu yazıyor. Göz göre göre cinayeti izliyorsunuz."
"Buraya gelmek için çok sabrettim"
Mahkeme başkanı Murat İlhan Özakça'nın savunmasına müdahale ederek iddianamedeki suçlamalara yönelik savunma yapmasını istedi. Özakça, "Ben buraya gelebilmek için çok sabrettim, siz de biraz sabredin" dedi ve savunmasına devam etti:
"AKP iktidarı, çocuklarımızın geleceğini, onların demokratik bilimsel eğitim hakkını çalıyor. Eğitim alanında özelleştirme ile güvencesizleştirmenin önü açılıyor. Ayrıca performans değerlendirme sisteminin önü açılmaya çalışılıyor.
"Muhalif sendikaların eylemleri suç konusu edilerek kamu emekçileri soruşturma ve ihraç tehditleri ile karşı karşıya kalıyor
"AKP gibi düşünüp yaşamıyorsanız terörle iltisaklısınız hatta AKP'li iseniz bile iktidar yakın sendikanın seçtiği okul müdürü ile aranız iyi değilse terörle iltisaklısınız."
"Öğretmenlik lüks yaşam vadetmiyordu"
"Öğretmenlik bana ne lüks bir yasam ne de gözümün arkada kalmayacağı bir yaşam vadediyordu. Yaşamımızı sürdürmek zorunda olduğumuz yerde her gün tank top sesleri duyuyorduk.
"Ülkede açıklanan açlık yoksulluk sınırına baktığımızda onun bile altında kalan sınırlarda yaşıyordum bir öğretmen olarak.
"Peki neden bu şartlara rağmen öğretmen olmaktan vazgeçmedim? Çünkü ben ekmeğimi çok zor koşullarda kazandım.
"Öğrencilerime büyük bir özveri ile emek verdim, eğitimin içi boşaltıldığından öğrencilerimizin bizim gibi öğretmenlere ihtiyacı vardı.
"Eşimle birlikte ihraç edildim. Bizim gibi devrimci demokrat binlerce insanın işinden edilmesi asıl mücadelenin FETÖ ile edilmediğini gösteriyordu."
"Halkın aydını bir öğretmenim"
"Halkın aydını düşünen çelişkileri görüp kavrayan ve toplumsal mücadele içinde eyleme geçendir. Halkın aydını en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilir. Tek başına kalsa da değerleri için mücadele etmesini bilendir. Hiçbir şeyin kendi kendine olmayacağını bilen nesnel koşullara teslim olmayandır. Çelişkileri görüp eyleme geçendir. Bütün halkın sözünü söylemenin önemini gördüğü için bir adım öne çıkarak eyleme geçendir. Hem halktan öğrenen hem halka öğretendir.
"Ben de halkın aydını olan bir öğretmen olarak bu direnişin bedelleri olacağını biliyordum. Kimsenin sokağa çıkmadığı basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. Ekmeğini ve onurunu savunamayan biri namusunu koruyabilir mi? Ekmeğini savunmayan namuslu olabilir mi olamaz çünkü ekmek namustur.
"Aç kalmayı tercih etmedik"
"Bu direniş iki kişinin direnişi değildir. Bu direniş ezilen halkların direnişidir. Mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korku idi.
"Biz aç kalmayı tercih etmedik. İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. Direnişi başlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır. İşimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim.
"Ömrümüzden yiyoruz"
"İhraç edilenler ağaç kökü yesin diyen bakana sesleniyorum, onu da yemiyoruz, ömrümüzden yiyoruz.
"Tutuklandık çünkü açlık grevimiz karşılık buldu"
"Tutuklandık çünkü açlık grevimiz haklılığıyla halk nezdinde karşılık buldu. Tutuklandık çünkü bu tutuklama, korku ve gözdağını büyütecekti. Tutuklandık çünkü AKP’nin yeni ülke politikasının önünde engeliz.
"Bizi işkence yaparak vurarak kırarak kampüs hastanesine götürdüler. Biz hasta değil eylemciyiz. Ben hastaneye kaldırıldığımdan bu yana ilk defa buraya gelirken güneş ışığı gördüm. Biz zorla müdahale tehditleriyle baş başbaşayız orada, kimsenin müdahalesini istemiyoruz.
"Nuriye'nin bilinci açık"
"Zorla müdahale sakat bırakmaktır, yaşayan ölü haline getirmektir insanı. Nuriye’yi Numune’ye götürürken içeriden bağrışmalar sloganlar çığlık sesleri geliyordu. Slogan sesleri, yani bilinci açık.
"Nuriye'yi iki gün önce Numuneye duruşmaya getirmemek için kaldırdılar. Zorla müdahale insanlık suçudur.
"Amaçları bizi yaşayan ölü haline getirmekti"
"Süleyman Soylu özellikle bizimle ilgili birçok şey söyledi, kendi inandıramadı insanları, bakanlık eliyle bir kitapçık yayınladı. Süleyman Soylu bizi hedef gösterdi zaten, terörist ilan etti, peki bu mahkeme niye kuruldu? Asıl suç olan budur.
"Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler, amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti.
"Son olarak şunu söylemek istiyorum: Verin kararınızı, perde kapansın."
Ne olmuştu?
Nuriye Gülmen 6 Ocak 2017'de yayınlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında ilan edilen 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Konya Selçuk Üniversitesi'ndeki görevinden ihraç edildi.
Semih Özakça 29 Ekim 2016'da Resmi Gazete'de yayınlanan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Mardin'deki öğretmenlik görevinden ihraç edildi.
Gülmen 9 Kasım 2016'dan, Özakça 23 Kasım 2016'dan beri oturma eylemi yapmak üzere Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önündeydi.
9 Mart 2017'de açlık grevine başladılar.
Ankara'da İnsan hakları Heykeli'nin bulunduğu Yüksel Caddesi'nde işlerine iade talebiyle başlattıkları direniş eylemi boyunca defalarca gözaltına alınıp bırakıldılar. En son 22 Mayıs'ta gözaltına alındılar, 23 Mayıs'ta tutuklandılar.
28 Temmuz'da Sincan Cezaevi Kampusu Devlet Hastanesi'ne götürüldüler. 15 Ağustos'tan beri yanlarında birer aile üyeleri refakatçi kalıyordu. Nuriye Gülmen 25 Eylül'de hapishanedeki hastaneden Numune Hastanesi yoğun Bakım ünitesine götürüldü. Özakça hapishanedeki hastanede tutulmaya devam ediyor.
Semih Özakça'nın öğretmen eşi Esra Özakça 7 Şubat tarihli Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilldi. 23 Mayıs'tan beri açlık grevinde.
Acun Karadağ, 29 Ekim 2016'da yayımlanan 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. Eğitim Sen üyesi öğretmen Karadağ "Öğrencilerimi istiyorum" diyerek çalıştığı okul önünde yapmak istediği eylemlerde defalarca gözaltına alındı. Daha sonra kendisi gibi OHAL dönemi KHK'leriyle görevine son verilen akademisyen ve öğretmenlerle birlikte Yüksel Caddesi'ndeki eyleme katıldı.