Rıza Sarraf, Kimlerle Çalıştığını Anlattı
Rıza Sarraf, eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Atilla'nın yargılandığı davada tanıklık yapıyor. İfadesinde eski AB Bakanı Bağış ve eski Ekonomi Bakanı Çağlayan'ın adı geçti.
ABD’de eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı dava İran asıllı Türkiye vatandaşı iş insanı Rıza Sarraf (Reza Zarrab), jüri karşısına çıktı.
Sarraf, İran'da Tahran'da doğduğunu, 1,5 yaşından itibaren Türkiye'de yaşadığını, arada iki yıl Dubai'de yaşadığını söyledi. İran, Türkiye ve Makedonya vatandaşı olduğunu söyledi.
Hakimin birinci dilinin ne olduğunu sorması üzerine Sarraf, Türkçe olduğunu söyledi. İfadesini tercüman aracılığıyla yaptı.
Halen FBI gözetimi altında olduğunu ve bir otelde kalmadığını açıkladı.
Suçunu kabul eden ve savcılıkla işbirliğine giden Sarraf "İşbirliği yapmak, sorumluluğu kabul etmenin ve cezaevinden çıkmanın en hızlı yoluydu" dedi.
“Cezama hakim karar verecek”
Sarraf’ın ifadesine göre tanık olması karşılığında kendisine bir söz verilmedi:
“ABD hükümeti bana hiçbir af sözü vermedi. Cezama hakim karar verecek. Savcılıkla işbirliği, sorumluluğumu kabul edip hapisten çıkmanın en hızlı yoluydu.”
Mahkum giysisiyle geldi
Saraf Türkiye saatiyle 18.40’da kürsüye çıkıp yemin etti. Üzerinde mahkum kıyafeti giydirildiği ve kelepçeli olduğu belirtiliyor.
Davayı takip eden gazeteciler Twitter hesaplarından Sarraf'ın yemin edip ifade vermeye başladığını aktarıyor.
Sarraf: “Üç yükümlülüğüm var”
Gazeteci Pete Brush Twitter hesabından davayı dakika dakika kamuoyuyla paylaşıyor. Brush, Sarraf’ın hapisten çıkmanın en kısa yolunun "İşbirliği, sorumluluğu kabul etmek” olduğunu söylediğini de aktardı.
"Reza Sarraf, savcılıkla işbirliği yaparken üç yükümlülüğü olduğunu söyledi: 'Yalnızca ve yalnızca gerçeği söylemek, ABD savcılık makamıyla işbirliği yapmak ve bundan sonra hiçbir suça karışmamak' "
Egemen Bağış’ın adı geçti
Davanın bugün en önemli açıklamalarından biri eski AB Bakanı Egemen Bağış'ın Aktif Bank'ta hesap açmasına yardımcı olduğunu söylemesiydi. Bu bilgiyi Reuters geçti.
Egemen Bağış’ın para transferindeki rolünü ise şöyle açıkladı:
Sarraf: “Aktif Bank’ta hesap açmaya çalıştım. İlk girişimim başarısız oldu.”
Savcı: “Neden?”
Sarraf: “İlk girişimimde Aktif Bank bana İran’la iş yapacak müşterilerin hesap açmak için özel bir izin alması gerektiğini söyledi.”
…
Sarraf: “Aktif Bank direkt İranlılarla çalışıyordu. Beni ortadan kaldırdılar.”
Savcı: “Gelirlerinizin önemli bir bölümü Aktif Bank’tan mı geliyordu?”
Sarraf: “Kesinlikle.”
Sarraf Aktif Bank'ta hesap açmak istediğini ancak İran'la olan ilişkileri yüzünden özel izin gerekmesi nedeniyle başvurusunun reddedildiğini açıkladı. Daha sonra genel müdürle konuşarak hesap açtığını ve ilk etapta 5-10 milyon euro yatırdığını belirtti. Bu görüşmeye dönemin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın yardımcı olduğunu açıkladı.
Hakan Atilla için ne dedi?
Sarraf’ın verdiği ifadeden önemli kısımlar şöyle:
Rıza Sarraf, "İran'a yaptırım uygulandığı için İranlılar petrol ve gaz satışlarından elde ettikleri geliri uluslararası ödemelerinde kullanamıyorlardı" dedi.
Mehmet Hakan Atilla için ise "Halkbank'ta yaptırım kurallarını en iyi bilen kişi. Oluşturduğumuz yapıyı Amerikan yaptırım kurallarına uygunmuş gibi göstermede yardımcı oldu" dedi.
İran ilişkisi soruldu
Sarraf yöneltilen “İran Merkez Bankası'na finansal hizmetler sağlama konusunda anlaşmaya varabildiniz mi” sorusuna “Evet” diye yanıt verdi.
2010 ve 2011'de dönemin İran Merkez Bankası Başkanı Mahmut Bahmani ile görüşerek merkez bankasına doğrudan nakit aktarma konusunda anlaşmaya vardıklarını söyledi. Daha sonra bu ilişkinin sona erdiğini açıkladı.
Zafer Çağlayan’ın adı geçti
Davada eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da adı geçti.
Sarraf bankalarla yaşadığı sorunları anlatırken Zafer Çağlayan’dan yardım istediğini söyledi:
Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın kendisiyle altın ticaretiyle ilgili olarak çalışmak istemediğini söyleyen Sarraf, dönemin ekonomi bakanı Zafer Çağlayan'a gittiğini söyledi:
Soru: "Aslan seni geri çevirdikten sonra neden Zafer Çağlayan'a gittin?"
Cevap: "Çünkü Türkiye'nin ekonomi bakanı oydu."
"Çağlayan'a 45-50 milyon verdim"
Sarraf, Çağlayan'dan yardım istemesi sonrası kurduğu ilişikiyi anlattı. Halkbank ile çalışabilmek için Zafer Çağlayan'a ödeme yaptığını söyledi. Miktar sorulduğunda şöyle yanıt verdi:
“İlk elde 31 milyon 789 bin Euro, 2,5 milyon TL, 4,8 milyon Amerikan doları ödedim.”
"Çağlayan'a 45-50 milyon euro rüşvet ödediğimi düşünüyorum".
Sarraf bu rakamın sadece euro olduğunu, diğer para birimleri ile yaptığı ödemeleri kapsamadığını da belirtti.
Ayrıca Zafer Çağlayan'ın kendisinden İran ile ticaretten yarı yarıya kâr paylaşımı istediğini de söyledi."
Soru: Çağlayan bu ödemeleri hangi şekilde aldı?
Cevap: Nakdi olarak, değerli eşyalar ve banka transferleriyle.
Soru: Çağlayan'ın ailesine de yapıldı mı?
Cevap: Yapıldı.
Çağlayan'ın kardeşine yapılan ödemenin dekontu
Savcı, bunun üzerine İran ile yapılan ticaretten doğan kârdan Çağlayan'ın kardeşine yapıldığı iddia edilen 2,4 milyon liralık ödemeye dair banka makbuzu mahkemeye sunmak istedi. Savunma konu dışı iddiasıyla karşı çıktı ancak Hakim Berman dekontun gösterilmesine izin verdi. Dekont dava dosyasına girdi.
Atilla'nın avukatları Süleyman Arslan'ı suçladı
Davanın tek sanığı olan Halk Bankası Eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın avukatı Victor Rocco, 'suç şebekesinde' asıl rüşvet alan kişinin bankanın eski Genel Müdürü Aslan olduğunu belirterek müvekkili Atilla'nın suçsuz olduğunu söyledi.
Avukatları ayrıca tanık olmaya karar veren Sarraf'ın güvenilir olmadığını, söz konusu suçların ilk başta Sarraf'a yöneltildiğini belirterek tanıklığına itiraz etti.
Atilla'nın yolsuzluğa bulaşmadığı savunmasına karşılık savcılık, Sarraf ve Atilla'nın Türkiye ve İran'daki ambargoları delme tezgahının bir parçası olduğunu iddia ediyor.
İddianamede Sarraf için 95 yıl ve 50 milyon dolar, Atilla için 50 yıl ve 2 milyon dolar ceza isteniyor.
Sistemi şema çizerek anlattı
Verilen aranın ardından Rıza Sarraf, altın ticaretinin nasıl yapıldığını şemalar çizerek anlattı.
Sarraf’ın bu kısımdaki ifadesini Daily Beast'in muhabiri Katie Zavadski şöyle aktardı:
"Ticaret önce İran'ın Türkiye'ye ham petrol ve gaz satmasıyla başlıyor.
"İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) petrolün satışını Tüpraş'a, gazınkini Botaş'a yapardı. Onlar da NIOC'ye (National Iranian Oil Company – İran Ulusal Petrol Şirketi) para borçlu olurdu.
"Tüpraş, Botaş, NIOC'nin Halkbank'ta hesapları var.
Halkbank’a gelen paranın Halkbank’tan Euro olarak çıkışı yapılıyor, lira işlemleri Denizbank’tan yapılıyor.
Daha sonra Sarraf’ın Türkiye’deki şirketi Royal Group’tan alınan altın Dubai’deki şirketine gidiyor. Altın satılıp burada nakde çeviriliyor. Bu parayla İran’ın uluslararası ödemeleri yapılıyor.
Hakim Berman’ın paranın kurtarılması için kaç işlem yapılması gerektiği sordu. Sarraf’ın yanıtı “En az 10 işlem”.
Sarraf bütün bu sistemin Halkbank’ta sıkışmış olan İran parasını kurtarmak, böylece İran'ın dünya çapındaki borçlarını ödemek amacıyla tasarlandığını söyledi.
Sarraf birçok İran şirketinin Halkbank'la iş yaptığını da belirtti.
HABERE YORUM KAT