Nice Güzellikler Verdik Ölüme
PolitiKARS.com imtiyaz sahibi ve mimar Ali ihsan Alınak, felaketler ülkesi Türkiye’de “…Depremin ayak sesleri geliyor !” dedi ve olası sonuçlarını yazdı. İşte o yazı,
NİCE GÜZELLİKLER VERDİK ÖLÜME
Acıyı yazmak çok zor !
Felaketlere alışık olmak bile yazmayı zorlaştırıyor.
Felaket işte ne yapabiliriz…
Bu tevekküllü yaklaşım genel kabul görüyor.
Ülkemin doğusundan batısına kadar uzanan bu görüngü, bir birini tamamlar nitelikte. Görünen manzara aynı aslında !
Felaketlere davetiye çıkaran ve onların etkilerini artıran bizler değil miyiz?
İnsan doğa ile mücadelesinde, yenilerek yenmeyi öğrenen tek varlık.
İnsanlık tarihi felaketler tarihidir aslında!
Ancak (?) her yerde kanıksanan ölümler kaygı verici. Oysa ucuzlayan ölümler değil! Ucuzlayan hayatın kendisi...
Doğayı dizginleyecek güç elimizde iken, çaresizce bir o yana bir bu yana savruluyoruz.
Oysa savrulmamıza sebep olan “yanlış yönetim” anlayışları değil mi?
Doğduğun yerde doyabilmeyi beceremeyen ve göçleri tetikleyen anlayış; yığınlaşmış ve gettolaşmış bir sürü ucube kent yarattı. Düzensiz ve eğreti yapılaşma modeli felaketleri tetiklemiştir.
Plansızlık en büyük meziyettir bizler için. Kentlerimizde hiçbir öngörüye dayalı iş yapılmaz. Yerel ve merkezi yönetim; eşi, benzeri olmayan uygulamaların mimarı olmakla övünür.
Basiretsiz ve yeteneksiz insanların iktidar oluşu bu çelişkileri derinleştirdikçe derinleştirmiştir.
Bilime olan güven yok denecek kadar azdır.
Ülkeyi ve kenti yönetiyorsunuz, elinizde bir plan yok ya da var olan ihtiyaca cevap vermiyor.
Oysa modern dünyanın doğa ile mücadelesinde, öngörüler ve planlamalar vardır.
Binlerce diplomalı işsiz var, siz bunları planlamaya katkı sağlayacak hale getirmiyorsunuz. Faydalanmayı bırakın, sorunları tartışmaya açmak bile istemiyorsunuz.
Çünkü sizler ilahsınız (!) her şeyi en iyi siz bilirsiniz.
İşte yaptıklarınız…
Bakın ve gururlanın eserinizle…
Çoraklaşmış bir Anadolu.
Gölleri ve doğal su kaynakları kurumuş bir coğrafya…
Orta Anadolu çölleşiyor. Ormanlar yok edilerek çevrenin en büyük felaketlerine hazırlık yapıldı. Sulu tarım diye kuraklaştırılan GAP bölgesi, meraları yok edilen Kuzey Anadolu, turizm adı altında yağma edilen Ege ve Akdeniz sahilleri..
İşte yaptıklarınız..
Büyük kentlerde rant ve çıkar uğruna yok edilen yeşil doku, kirletilmiş denizler ve su yatakları.
Amcaların villası için yok edilen su havzaları.
Bitmiş ve günü kurtaran belediyecilik hizmetleri.
Kaçak yapıları resmileştirmeye çalışan anlayışlar.
Yaraları saracağız naraları atan deyyuslar tayfası…
Sen doğayla bu kadar bilinçsizce oynarsan onunda yapacağı budur.
Depremle gelir, heyelanla gelir, sel ile gelir. Yıkar yok eder her şeyi.
Deprem olur.. Tevekkül,
Heyelan olur.. Allah’ın işi,
Sel gelir yıkar gider .. Ahlar ve vahlar,
Bu işlerin hiç biri çaresiz değil. Hepsinin bir çaresi var. Kurumlarınız var DSİ (Devletin Su İş(?)leri) denen kurum yâda belediyeler nerde. Neden dere yatakları ıslah edilmiyor. Neden yerleşim birimleri güvenli alanlara alınmıyor. Sallabaşı al maaşı diyen personeli sorgulamak lazım. Yıllarca arpalık olan bu kurumlar bugün artık ülkemin yüz karasıdır diyebilirim.
Depremin ayak sesleri geliyor. Yetkili ve yetkisizler kalkıp bir şey olmaz diyor. Oysa bilim, en az yüz binlerle ifade edilen ölümlerden bahsediyor. Artık kentlerimize ve insanımıza saygıyı öne çıkaran anlayışları iktidar yapalım.
Yeter artık nice güzellikleri verdik ölümlere…
Su ile gelen ölüm, en acısıdır...
02 Kasım 2006 | Kars
* Ali İhsan Alınak 1967 Digor doğumlu, Kars’ta yaşıyor. Uzun bir süre Mimarlar Odası Kars Temsilciliği yapmış, şu anda Kafkasya Kültürleri Araştırma Merkezi ile www.PolitiKARS.com internet portalını yönetmekte.
YAZIYA YORUM KAT