Meme Kanseri İçin Her Ay 5 Dakikanızı Ayırın

Meme Kanseri İçin Her Ay 5 Dakikanızı Ayırın

Tıp sektöründeki gelişmelerin pek çok kanser türü ile birlikte özellikle meme kanseri için umut verdiği, meme kanserinin daha başarılı şekilde tedavi edilebildiği, bunun yanı sıra hastaların erken evr...

A+A-

Tıp sektöründeki gelişmelerin pek çok kanser türü ile birlikte özellikle meme kanseri için umut verdiği, meme kanserinin daha başarılı şekilde tedavi edilebildiği, bunun yanı sıra hastaların erken evre ya da hastalıktan korunma gibi şansının da bulunduğu bildirildi.

Meme kanserinin önlenebilir, kontrol edilebilir ve tedavi edilebilir özellikleri nedeniyle her yıl 1-31 Ekim tarihleri arasında kutlanan “Meme Kanseri ile Farkındalık Ayı” öncesi Memorial Antalya Kanser Merkezi Başkanı ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, meme kanserinde erken evrenin önemi ve tedavideki etkisi hakkında bilgi verdi.

Her üç dakikada bir meme kanseri tanısı

Meme kanseri görülme oranının her yıl yüzde 1 ile 2 oranında artış gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, yine her yıl 1 milyon kişiye meme kanseri tanısı konulduğunu, kadın kanserlerinin yüzde 30’unu oluşturan meme kanserinin, yüzde 20 oranında kansere bağlı yaşam kaybına yol açtığını söyledi. Dünyada her üç dakikada bir, bir kadına meme kanseri tanısı konulduğunu ve yine her 11 dakikada bir, bir hastanın yaşamını kaybettiğini hatırlatan Prof. Özdoğan, hastalığın yüzde 99 oranında kadınlarda, yüzde 1 oranında erkeklerde görülürken, kadın popülasyonunun erkeklere göre 146 kat daha fazla risk altında olduğunun bilindiği bilgisini paylaştı.

Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Mustafa Özdoğan risk altında olanları ise 50 yaş ve üzeri kişiler, daha önce meme ile ilgili bir hastalık geçirenler, bir memesinde kanser öyküsü olanlar, ailede kanser öyküsü bulunanlar, memeye daha önce biyopsi yaptırmış olanlar, memede iyi huylu tümörü olanlar, erken yaşta adet gören, geç yaşta menopoza girenler, hiç doğum yapmamış ya da geç doğum yapmış olanlar, östrojen hormonu kullananlar, doğum kontrol hapını uzun süreli olarak kullananlar, çok yağlı beslenme alışkanlığına sahip olanlar, günde 3 kadeh ve daha fazla alkol alanlar, radyasyona maruz kalanlar, hareketsiz yaşayanlar, egzersizden uzak duranlar, sağlıksız beslenme ve adet süresi olarak sıraladı.

Meme kanserinin adet döneminin süresi ile de yakından ilişkili olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, adetin geciktiği her yılın meme kanseri riskini yüzde 20 azaltırken, menopoza girme süresinin geciktiği her yılın, meme kanseri riskini yüzde 3 artırdığını kaydetti. Meme kanserinin oluşma faktörleri arasında yer alan beslenme, özellikle de yağlı besinlerin yüksek oranda tüketildiği bir beslenme şeklinin riski yüzde 30 oranında artırdığını söyleyen Özdoğan, bunun yanında haftada düzenli olarak 3 gün egzersiz yapmanın ise yüzde 35-40 oranında riski azaltıcı etkisi bulunduğunu ifade etti.

"Memenin farkındalığı kanseri erken haber verebilir"

Erken evre teşhis edilmiş bir meme kanserinde başarının, hastanın durumuna göre değişmekle birlikte yüzde 90’ların üzerinde olduğununu kaydeden Özdoğan, hastaya erken evre şansı veren en önemli argümanının ise kişinin kendi memesinin farkında olması olarak gösterdi. Bunun yanında yaş özelliklerine göre doktor kontrolü, mamografi gibi önlemlerin de devreye gireceğini aktaran Prof.Dr. Özdoğan, ancak kendi kendinin doktoru olan, kendi organını iyi tanıyan kadının, herhangi bir değişikliği fark ederek çok önemli bir sorunu bertaraf etmiş olacağını kaydetti. Bunun için kadınların “altın dokunuş ve dikkatli bakış” ile meme kanserini erken evrede yakalaması ve önlemini alarak yaşamına sağlıklı bir şekilde devam etmesinin mümkün olabileceğini hatırlattı. Özdoğan, yapılması gerekenin, her ay düzenli olarak 5 dakika ayna karşısında meme simetrisi, görüntüsü, meme başı akıntısı ve meme derisindeki herhangi bir değişikliği fark edip harekete geçmek olduğunu söyledi.

Hangi yaşta hangi tanı ve kontrol yöntemi?

Meme kanserinden korunmak ya da erken tanı için en önemli adımlardan biri olan meme farkındalığının, her kadın için 20 yaşından itibaren geçerli olması gerektiğine dikkat çeken Özdoğan, memenin ayna karşısında her ay düzenli olarak izlenmesi ve özellikle simetri değişikliklerinin takibi ile var olabilecek bir sorun erken evre tespit edilebileceğini belirtti. Özdoğan , burada önemli olanın meme kontrolünün kadın psikoloji üzerinde herhangi bir baskı oluşturmadan, kendini tanımaya ve algılamaya yönelik olması gerektiğinin altını çizdi. Özdoğan, 20 yaşından itibaren meme farkındalığının 20-39 yaş arası her ay memenin ayna karşısında izlenmesi, 40-49 yaş arası memenin ayna karşısında izlenmesi, her yıl klinik muayene ve 1-2 yılda bir mamografi, 50 yaş üzerinde ise memenin her ay ayna karşısında izlenmesi, her yıl klinik muayene ve her yıl mamografi çektirmek olarak açıkladı.

"Her ay 5 dakikanızı kendinize ayırın"

"Kendinize her ay 5 dakika ayırın" diyen Özdoğan, şöyle deva etti: "Bu 5 dakika, yoğun temponuz arasında size gereksiz gelebilir ancak 5 dakikalık bu süre aslında kendinize verdiğiniz en güzel hediyedir. Unutmayın, meme kanserinin çok önemli bir bölümü kadınların kendisi tarafından tespit edilmektedir. Düzenli ve doğru bir izlem, basit ve vücut için hiçbir zararı olmayan bir teşhis yöntemidir. Meme farkındalığı için ayna karşısında kendinizi izleyerek, müthiş bir şey yapıyorsunuz, memenizde var olan bir kitleyi erken dönemde fark edebiliyorsunuz ve kanserden kaynaklı yaşam tehlikenizi bertaraf etmiş oluyorsunuz. Siz de meme kanseri için ’umut halkası’ oluşturun, ailenize, sevdiklerinize ve arkadaşlarınıza ’ayna karşısında kendini izledin mi’ diye sorun. İnanın bu farkındalığın oluşması için her ay 5 dakika yeterli."

Basın toplantısında, meme kanseri teşhisi konulup tedavisi tamamlanan ve sağlığına kavuşan Suzan Bingöl de (42) basın mensuplarıyla yaşadığı süreci paylaştı. 2014 yılın Haziran ayında teşhis konulduktan sonra 8 kür kemoterapi aldığını söyleyen Bingöl, ilk teşhis konulduğunda büyük bir karamsarlık yaşadığını söyledi. Bingöl, tavsiyeler üzerine Mustafa Özdoğan ile görüştüğünü ve tedavi sürecine başladıklarını belirterek, "38 yaşındayken meme muayenesine gittim herhangi bir şey yoktu, doktorum 40 yaşına kadar herhangi bir kontrole gerek yok demişti, 40 yaşında kendim kontrol yaparken fark ettim, hemen randevu alıp doktoruma gittim. Önce ultrason, sonra MR çekildi ve biyopsi istendi. Biyopsi istendiğinde yıkıldım. Tamam bitti diyorsunuz, çocuklarınızı düşünüyorsunuz, sonra tedaviyi kim yapabilir diye araştırmaya başladık, herkes araştırdık, Mustafa Hocamın ismini verdiler ve Antalya’da tedaviye başladık. Önce kemoterapi aldık, sonra ameliyat oldum sonuç olarak tedavimi bitirdim şimdi 3 ayda bir kontrollerimi yaptırıyorum ve gayet sağlıklıyım" dedi.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.