Diyarbakır’ın Lice ve Hani ilçesinde havadan ve karadan başlatılan operasyon devam ediyor. Bingöl-Diyarbakır karayolu üzerinde bulunan Fis Ovası başta olmak üzere köy, belde ve köylerin bağlantı yollarına zırhlı araçlar konuşlanmış durumda. Bölgede yürütülen operasyonlarda kullanılan zırhlı araçlar ise can almaya başladı. İlçe merkezi, anayollarda konuşlanan zırhlı araçlar Lice’de son bir haftada çok sayıda kişinin ölümüne neden oldu.

4 GÜNDE 8 KİŞİYİ YAŞAMINI YİTİRDİ
HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, Lice’de bir hafta içinde 8 kişinin zırhlı araçların çarpması nedeni ile yaşamını yitirdiğini söyledi. Bu olayların kaza olarak tanımlanamayacağını belirten Yiğitalp, “Lice’de dün zırhlı araçın çarpması sonucu bir aileden 5 kişi yaşamını yitirdi. Ondan bir gün önce yine aynı yerde 2 kişi yaşamını yitirdi. Bu olaydan da 2 gün önce Lice merkezinde 85 yaşındaki yaşlı bir kadın trafiğe kapalı bir alanda yine zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Lice’de 4 gün içerisinde 8 insan, zırhlı araçların çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Bunların tümü sivildi. Adalet mekanizmasının olmayışı, her türlü yetkinin, dokunulmazlığın kolluk kuvvetlerine verilmiş olması, zırhlı araçların çarpmasından dolayı 8 kişinin ölümünü getiriyor” diye konuştu.  

ADALETTEN BAHSEDENLER LİCE’DE YAŞANANLARA NEDEN SESSİZ?
Operasyonun sürdüğü Lice’de bu ölümlerin ard arda yaşanmasının tesadüf olmadığını ifade eden Yiğitalp, “Bu ölümler Lice’de, Diyarbakır’da olduğu için tartışılmıyor bile. Adalet mekanizmasından bahsedenler, bu gün ne oluyor Lice’de diye sormuyor. Normalde bu zırhlı araçları kullananlar, o halkın güvenliğini sağlamak için oradalar. Normal devlet mekanizmasının, oradaki halkın güvenliğini sağlamak için tedbir alma zorunluluğu var. Ama bakıyorsunuz o güvenlik tedbiri alınmıyor. 4 gün içinde, sivil olan 8 insan hayatını kaybetti. Bakıyorsunuz çarpan kişi yok, nasıl çarptığı bilinmiyor, ailelere bilgi verilmiyor, her türlü gizlilik önlemi alınıyor. Halbuki tam tersi olması gerekiyor. Lice’de yaşananlar, devletin, güvenlik kolluk kuvvetlerinin halkla ilişkisinin tipik bir örneği” dedi.

AİLELERE CENAZE PARÇALARI TOPLATILIYOR
Yaşanan sorunların sadece can kayıplarından ibaret olmadığını belirten Yiğitalp, şunları söyledi: “Dün aileye nasıl oldu diye sorduğumuzda, ‘Biz gittik, etrafımızı kapattılar. Olay mahaline girmemize izin vermediler. Hayatlarını kaybedenlerin parçalarını torbaya koyup bizim elimize verdiler’ cevabını veriyorlar. 4 gün önce zırhlı aracın çarptığı 85 yaşındaki kadında da durum öyle. Kız kardeşine poşeti veriyorlar, parçalarını toplatıp, al cenazeni git diyorlar. 21’inci yüzyılda bir insana yapılabilecek en ağır şeydir bu. Bunlara nereden, hangi ideolojiden, hangi inançtan, dünyanın neresinden bakarsanız bakın bu bir insanlık suçudur.”

LİCE’DE 1990’LI YILLARIN KONSEPTİ UYGULANIYOR
DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, Lice’nin Cumhuriyet tarihinde defalarca yakılarak boşaltıldığını söyledi. Şu anda Lice’de yaşananları “1990’lı yılların paradigmasının tekrarı” olarak tanımlayan Güven, “Lice’nin köylerinde operasyon adı altında, köylülere eziyet ediliyor. Bu Lice’de tek uygulanan bir durum değil. Yakın bir tarihte Nusaybin’in köylerinde de aynı şeyler yapıldı. Abdi Aykut’un işkence görmüş resmi sosyal medyadan paylaşıldı. Van’da mantar toplamaya giden köylülerin işkence görmüş hali herkesin hafızasında. Dikkat edin, aynı 1990’lı yılların konsepti uygulanıyor. 1990’lı yılların Çiller ve Ağar politikası uygulanıyor. Devletin zihniyeti hiç değişmedi. Kişiler değişiyor ama zihniyet değişmiyor” dedi.

ZORLA GÖÇERTİLMEK İSTENİYOR
Lice köylerinde halkın ağır işkenceler çektiğini iddia eden Güven, bu uygulamaların halkı göçe zorlamak için yapıldığı  ifade ederek, “Köylülerin bize ilettiğine göre, oralardan zorla göçertilmeye çalışılıyorlar. Çıkın köylerden, buraları bize bırakın diyorlar. Onun için sokak ortasında zırhlı araçlarla insanlar öldürülüyor. Bunlar bilinçlidir, denenmiş yöntemlerdir. Ama bilinmeli ki bu yöntemlerle sonuç alınmaz. Ama burada herkesin Lice’yle dayanışma içinde olması gerekiyor” diye konuştu.