Kılıçdaroğlu, Saldırı Anını Anlattı

Kılıçdaroğlu, Saldırı Anını Anlattı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

A+A-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin ziyareti sırasında PKK’nın konvoy geçiş güzergahını hedef almasına ilişkin, "Ana muhalefet partisinin genel başkanının bir suikaste kurban gitmesi herhalde Türkiye’yi daha fazla karıştıracaktır, dengeleri sarsacaktır diye düşünülmüş olabilir. Bunun için böyle bir saldırı düşünmüş olabilir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, AK Partili gencin kendisine klip yapmasıyla ilgili, “Son derece memnun oldum. Yenikapı mitinginde yaptığım konuşmadan belli bölümler. Daha önce seçimler sırasında kullandığımız tanıtım filmlerinden belli bölümler müzik eşliğinde yapılmış. Oldukça güzel, yürekten kutluyorum. Siyaset kültürü bir uzlaşma zemini üzerine oturmalı. Çünkü muhalefetin her söylediği yanlış, iktidarın her söylediği doğru şeklindeki algıdan Türkiye’nin kurtulması lazım. Ortak aklı egemen kılar, Türkiye’yi gerginliğin, kutuplaşmanın ötesine taşırsa o zaman daha rahat konuşabiliriz, sorunlarımızı tartışabiliriz” diye konuştu.

“Dar bir vadiden giderken birdenbire araçlar durdu”

Artvin’de konvoy güzergahına düzenlenen saldırı girişimini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Daha önce bizim Ardanuç Belediyesi yeni belediye binası yapılmıştı. Bu belediye binasını açacaktık. Ama 15 Temmuz olayları olunca erteledik. Şavşat’ta küçük bir miting yaptık. Daha sonra konvoyumuzla Ardanuç’a doğru yola çıktık. Herhangi bir sorun yoktu. Dar bir vadiden giderken birdenbire araçlar durdu. Biz neden durduğunu merak ettik. Araçlardan hemen güvenlik görevlileri çıktılar ellerinde uzun namlulu silahlarla. Dikkatli olmamız konusunda uyarı yapıldı koruma arkadaşımız tarafından. Bizim bulunduğumuz araç, dağın yamacına iyice yaklaştırıldı. Yukarıdan gelecek olan saldırılara karşı önlem olarak. Birdenbire silahlar patladı. Ateş ediliyordu. PKK ile bir çatışma olduğu bize söylendi. Bir süre sonra bir ambulans hızla yanımızdan geçti. Gittiğimiz bütün mitinglerde zaten bizi takip ediyor, ama daha öne doğru gitti. Sorduğumuzda bir erin, yaralıların olduğu, çatışma olduğu, ambulansın yaralıları alıp hastaneye götürmesi gerektiği söylendi. Arkasından tekrar bir çatışma oldu, ikinci bir çatışma. Koruma bir roketatar galiba, füzeyle bize saldırı olabileceğini, oraya ateş ettiğini ve onu vurduğunu söyledi. Bir süre sonra orada uzun süre beklemenin riskli olduğu ifade edildi, zırhlı araç geldi ve dediler ki ’Sizi Şavşat’a yakın bir yerde karayollarının yeri var, oraya gitmemiz gerekiyor’. Jandarmaya ait bir araç çatışmalardan bir süre sonra geldi. Karayollarının bulunduğu bölgeye gittik. Orada Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan telefonla aradılar, geçmiş olsun dileklerini ilettiler. İlk arayan İçişleri Bakanı Efkan Ala Bey. Aradı, her türlü önlemi aldıklarını ifade ettiler. Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan birlikteymiş, aradılar. Sonra diğer bakanlar aradı. HDP’den Selahattin Bey, ‘Ben Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeyim. Yeni duydum. Geçmiş olsun dileklerini iletiyorum’ dedi. Arkasından bize karayollarının da güvenli olmadığını söylediler. Teröristlerin o bölgede 2 gün önce görüldüğünü söylediler. Onun üzerine Şavşat’a Kaymakam Beyin makamına gittik.”

“Efkan Bey tekrar aradı, bir helikopter tahsis ettiklerini, helikopterle istediğimiz noktaya gidebileceğimizi söylediler”

Riskin kuvvetli olduğunu ziyareti ertelemenin iyi olacağını kendisine söyleyen olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bir süre sonra Efkan Bey tekrar aradı, bir helikopter tahsis ettiklerini, helikopterle istediğimiz noktaya gidebileceğimizi söylediler. Helikopteri kullandık, Ardanuç’a gittik. Artvin programımız vardı, gecikme fazla olduğu için uçağı kaçırmayalım diye Trabzon’a gidebilir miyiz diye söyledik, en uygun koşulların Erzurum’dan Ankara’ya dönülmesi gerektiği ifade edildi. Biz Erzurum’dan Ankara’ya dönüşümüzü gerçekleştirmiş olduk" dedi.

“Bana yönelik bir suikast ihtimalinin çok güçlü olduğu ifade edildi”

Suikast riskleri yönünde istihbaratın olduğunun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “15 Temmuz olayından sonra ertesi gün uçaklar uçmadığı için Bakırköy’den Pendik’e bir deniz aracıyla gittim. Oradan Ankara’ya karayoluyla döndüm. Akşam eve döndüm. Eve döndüğümde güvenlik güçlerinden bir duyum bize iletildi. Bulunduğumuz odada elektriğin yanmamasını, bulunmadığımız odada elektriğin yanmasını istediler. Bana yönelik bir suikast ihtimalinin çok güçlü olduğu ifade edildi. Önlem almamız istendi. Daha sonra İçişleri Bakanlığı tarafından arandım. Koruma sayısının arttırılacağı ifade edildi. Uzun namlulu silahlar korumalara tahsis edildi. Ardanuç’a giderken benim korumalarda daha önce görmediğim uzun namlulu silahları gördüm. Sonuçta Allah’ın verdiği bir can. Siyasetle uğraşıyoruz, ülkenin çıkarları için mücadele ediyoruz. Hiçbir kişisel çıkarımız yok. Ülkenin daha güzel, daha huzurlu olmasını istiyoruz. Ama bunu içine sindiremeyen, Türkiye’yi karıştırmak isteyenler olabilir ama sonuçta bir bedel ödemek gerekiyorsa bu bedeli vatandaşın değil, gerekirse biz ödeyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“Ana muhalefet partisinin genel başkanının bir suikaste kurban gitmesi herhalde Türkiye’yi daha fazla karıştıracaktır”

“Neden PKK bu konvoya saldırdı?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “Ana muhalefet partisinin genel başkanının bir suikaste kurban gitmesi herhalde Türkiye’yi daha fazla karıştıracaktır, dengeleri sarsacaktır diye düşünülmüş olabilir. Bunun için böyle bir saldırı düşünmüş olabilir. Bilemiyoruz tabi” değerlendirmesinde bulundu.

MİT ile Hakan Fidan’dan bir telefon alıp almadığı sorusuna Kılıçdaroğlu, “Hayır almadım. Sadece İçişleri Bakanlığı Müsteşarı kanalıyla aldım” yanıtını verdi.

“Selahattin Bey beni arayıp geçmiş olsun dileklerini aktardığında teröre lanet okudu, bu cümle değerli bir cümleydi"

PKK’nın Türkiye’nin çıkarlarını savunan bir örgüt olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Teröre karşı bütün kesimlerin biraraya geldiğine inanıyorum. Bu giderek zaman içinde daha güçlü bir alt yapı olarak toplumun önüne çıkacaktır. Terörden hepimiz şikayetçiyiz. Türkiye’nin bunları aşması lazım. Selahattin Bey beni arayıp geçmiş olsun dileklerini aktardığında, teröre lanet okudu, bu cümle değerli bir cümleydi. Teröre karşı hepimizin ortak tavır takınması gerekiyor. HDP’de 6 milyon civarında oy alan, meşru bir parti. Teröre karşı tavır konusunda biraz daha net tavır takınması hepimizin ortak talebi. Büyük ölçüde açıklamaları, daha net, güçlü bir söyleme Türkiye’nin ihtiyacı var, siyasetin ihtiyacı var. Bu süreç içinde HDP’nin tümüyle dışlanması da doğru değil" açıklamasında bulundu.

“Yenikapı mitingine CHP, MHP, AKP değil oraya HDP’nin genel başkanı, Vatan Partisi’nin genel başkanı, Saadet Partisi’nin genel başkanı, BBP Genel Başkanı onlar da dahil edilmeli"

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptıkları liderler zirvesinde de HDP konusundaki görüşlerini dile getirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ilk görüşmede ben darbeye karşı parlamentoda ortak bir tavır sergilediğimizi, 4 siyasi parti milletvekillerinin parlamentoda darbeye karşı durduklarını, ortak bir bildiri hazırlandığını, dolayısıyla darbe karşıtı bir birliktelikte HDP’nin de burada olması gerektiğinin önemini vurguladım. Sonuçta demokrasiyi hepimiz savunmak zorundayız. Ben görüşme öncesinde Sayın Başbakan’la da görüştüm. Taksim Mitingi öncesi telefon görüşmesi yapmıştık. HDP’nin de o sürece dahil edilmesi gerektiğini Sayın Başbakan’a da ifade etmiştim. Sayın Başbakan, bir kez daha Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşeceğini ifade etti. Toplumda bir yumuşama sağlamak istiyoruz, gerginliğin azalmasını istiyoruz. Yenikapı mitingine CHP, MHP, AKP değil oraya HDP’nin genel başkanı, Vatan Partisi’nin genel başkanı, Saadet Partisi’nin genel başkanı, BBP Genel Başkanı onlar da dahil edilmeli, onlar da birer siyasi parti. Dolayısıyla görüşlerini beğenmeyebiliriz ama bir ortak paydamız var. Bu ortak payda Türkiye. Onların da davet edilmesi gerektiğini söyledim. Bu davetlerin yapılmaması toplumun bir kesiminin, belli siyasi partilerin sistemin dışına itilmesi gibi garip bir tablo çıkarıyor. Oysa demokraside bütün görüşler değerlidir."

“Çok ciddi iki temel kırılma noktamız var; birisi din üzerinden siyaset, ikincisi etnik kimlik üzerinden siyaset”

“Çok ciddi iki temel kırılma noktamız var. Fay hattımız var” diyen Kılıçdaroğlu, “Bunlardan birisi din üzerinden siyaset, ikincisi etnik kimlik üzerinden siyaset. Eğer bütün olaylara, sorunların çözümüne bu iki eksenden girersek kaybeden Türkiye olur, kazanan da Türkiye düşmanları olur. O nedenle ben camide siyaset yapmayalım, kışlada, adliye siyaset yapmayalım diyorum. Terörle mücadele edilirken sokaktaki yurttaşın zarara uğramaması en büyük arzumuz. Kullandığınız dilde bu bağlamda kucaklayıcı olması lazım. Kullandığınız dilde belli bir grubu, inancı dışlıyorsanız bu duygusal kopuşa yol açabilir. Bundan kaçınmamız lazım. İnanç, kimlik üzerinden toplu suçlama toplumda karşıtlık yaratıyor. Eskiden kimse kendi komşusunun etnik kimliğini sorgulamazken, şimdi komşunun kimliğini sorgular hale geldi. Bu çok tehlikeli. Siyasetçi bu konuda kucaklayıcı bir dil kullanırsa bu aşılır. Biz hep beraber Türkiye’yiz. Hep beraber bir ulusuz” ifadelerini kullandı.

Çözüm için birinci adım olarak demokratik standartların yükseltilmesi gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, farklı görüşlerin kabul edilmesi gerektiğini, aykırı gelen seslerin sistem dışına çıkartılmaması gerektiğini aktardı.

"Yayın organlarının teröre destek vermelerini asla kabul etmeyiz"

Kılıçdaroğlu, “Yayın organlarının teröre destek vermelerini asla kabul etmeyiz. Ama hiçbir gazete, hiçbir yayın organı terör örgütlerine destek vermemeli. Hiçbir yayın organının susturulmasını istemeyiz. Darbe dönemlerinde biz ona çok alışığız. Son kapatmalar Kanun Hükmünde Kararnameler’le yapıldı. Gazetecilerin gözaltına alınması, yayınların kapatılması, doğru değil. Aslı Erdoğan da tutuklanmamalı. Bu insanların sadece tek silahları var, kalemleri. Gazeteci, sanatçı, yazar yargılanabilir, biz buna hayır demiyoruz. Ama sonuçta siz daha yargılama aşamasında bunu içeriye alıyorsanız, bunu uygar dünyaya anlatamazsınız” değerlendirmesinde bulundu.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.