Kamu Görevlilerinin İzin Yasağı Kalktı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Bugün itibariyle kamu personelimizin, kamu görevlilerimizin izin yasağı kaldırılmıştır. Senelik izinlerini kullanabileceklerdir" dedi..
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Bugün itibariyle kamu personelimizin, kamu görevlilerimizin izin yasağı kaldırılmıştır. Senelik izinlerini kullanabileceklerdir" dedi.
Bakanlar Kurulu toplantısı Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında gerçekleşti. Çankaya Köşkü’ndeki toplantı sonrasında Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, düzenlediği basın toplantısında Bakanlar Kurulu’nda ele alınan konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Toplantıda gazetecilerin sorularını da cevaplayan Kurtulmuş, kamu çalışanlarının izin yasağının kaldırılmasıyla ilgili bir karar alınıp alınmadığı sorusuna, “Bugün itibariyle kamu personelimizin, kamu görevlilerimizin izin yasağı kaldırılmıştır. Senelik izinlerini kullanabileceklerdir. Senelik izinlerini tekrar kendi programlarını uygulamaya koyabileceklerdir. Bu yasak herhangi bir vatandaşlarımızı memurlarımızı zor durumda bırakmak için değil, özellikle FETÖ’ye karşı yapılan operasyonlar dolayısıyla tedbiren alınmış bir karardı. Bugün itibariyle bu kararı kaldırıyoruz” yanıtını verdi.
“Kurban bayramı yaklaşıyor, bayram tatilinin uzatılması gündemde mi” sorusuna Kurtulmuş, “Kurban Bayramı tatilimizde büyük ihtimalle 9 gün olacak. Ama henüz onun kararı Bakanlar Kuruluna gelmedi” dedi.
“186 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu ve 30 Jandarma Genel Komutanlığı mensubu personel yani toplam 216 kişi firaridir”
Bir gazetede 3’ü general 60 subayın Kandil’e sığındığı iddiasının yer aldığının sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“186 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu ve 30 Jandarma Genel Komutanlığı mensubu personel yani toplam 216 kişi firaridir. Onlar kaçmıştır. Bunların içerisinde 9 tanesi de General rütbesinde olan kaçaklardır. Ancak söylediğiniz gibi bu kaçakların Kuzey Irak da başka bir terör örgütünün elinde olduğu bilgisi bizim resmi kaynaklarımız tarafından asla doğrulanmamıştır. Bunlar şuanda bizim açımızdan spekülasyon mahiyetinde sözlerdir. Ortada bir vaka var, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı toplamı olmak üzere 216 firarinin bulunduğu ortadadır.”
“Tedbiren bu demokrasi nöbetlerinin devam etmesi bakımından yapılacak bazı işlerin sonlandırılması bakımından da Çarşambaya kadar bunun sürdürülmesini Sayın Cumhurbaşkanımız talep etmiştir”
Demokrasi nöbetlerinin Çarşamba gününe kadar devam ettirilmesinin bir nedeninin olup olmadığı sorusuna Numan Kurtulmuş, “Bu millete deseniz ki demokrasi nöbetine devam. Millet bu nöbette olmaktan çok memnun. Vatanın dirliğine, birliğine, milli birliğe sahip çıktığını, demokrasiye sahip çıktığının bilincinde. 7’den 70’e büyük bir şuurla, ferasetle, kararlılıkla, bunu da bir yerde demokrasi şenliğine döndürmüş bir şekilde meydanları sabahlara kadar bekliyorlar. Aslında bekledikleri sadece meydan değil, aslında bekledikleri Türkiye’nin dirliği ve birliğidir, Türkiye’nin demokrasisidir. Dolayısıyla millet memnun. Meydanlarda olanlar memnun. Cumhurbaşkanımız dese ki ‘devam ediyoruz.’ bu meydanlarda demokrasi nöbeti devam edecek. Ama İstanbul’daki büyük miting ve Pazar günü 80 ilde yaklaşık 10 milyon kişinin katıldığı bu mitingler zinciri bu işin taçlandırılmasıdır. Çarşambaya kadar da tedbiren bu demokrasi nöbetlerinin devam etmesi bakımından yapılacak bazı işlerin sonlandırılması bakımından da Çarşambaya kadar bunun sürdürülmesini Sayın Cumhurbaşkanımız talep etmiştir. Milletimiz aynı kararlılıkla Cumhurbaşkanımızın bu talebine karar verecektir, bugün yarın Çarşamba günü meydanlarımızı 81 ilde dolduracaktır diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“Çok kesin olmamakla birlikte ayın 19’u itibariyle TBMM tatile girebilir”
“Meclis tatile girecek mi” sorusuna Kurtulmuş, “Meclis tatili için partilerimizin oturup, uzlaşıp belli bir takvim belirlemesi lazım. Meclis çok çalıştı. Meclis’in de belli bir tatil hakkı olduğunu ifade etmek isterim. Muhtemel çok kesin olmamakla birlikte ayın 19’u itibariyle TBMM tatile girebilir. 1 aylık bir süre olacak bu tatil. 19 Eylül’e kadar süren bir süre olabilir. Ondan sonra tekrar bu sene biraz erken başlayacağız Meclis çalışmalarına, bayram tatilinden sonra Meclis çalışmalarına tekrar başlayacak” açıklamasında bulundu.
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeniden yapılandırılması ile ilgili çalışmalar tesadüfen alelacele hazırlanmış çalışmalar değildir”
Yeni hazırlanan Kanun Hükmünde Kararname’nin hangi düzenlemeleri içereceği ve TSK’nın yeniden yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemeye ilişkin soruya Kurtulmuş, “KHK’larla ilgili de bütün KHK’lar üzerinde en ince teferruatına kadar çalışıyoruz. Örneğin 669 sayılı kanun hükmünde kararname ile gündeme getirilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeniden yapılandırılması ile ilgili çalışmalar tesadüfen alelacele hazırlanmış çalışmalar değildir. Her birisi uzun uzun konuşulmuş tartışılmış müzakere edilmiş artıları, eksileri tartışılmış olan hususlardır. Çünkü bu vesileyle birlikte her şerden bir hayır doğar. Türkiye’de bizim sistemizdeki eksiklikler, gedikler nelerse bunları ortadan kaldırmamız lazım. Diğer bütün kurumlarımızla ilgili hangi kurumlarımızda darbenin hazırlanmasına zemin hazırlayacak bir takım yanlışlıklar var. Bunların ortadan giderilmesi için çok ciddi bir şekilde çalışıyoruz. Olgunlaştığında da zaten önümüzdeki takvim çerçevesinde meclise gelecek ve Meclisten de yasalaşarak çıkacağını ümit ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Sen bırak 20 sene Türkiye’nin Avrupa’ya girip girmeyeceğini de 20 sene sonra AB ne olacak onu düşün”
Almanya Başbakan Yardımcısı ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel’in Türkiye’nin önümüzdeki 10-20 yıl içinde AB’ye üyeliğinin söz konusu olmadığını ve aynı zamanda müzakerelere devam edilmesi gerektiği yönündeki ifadelerinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“AB kendi içerisinde çok ciddi çelişkileri yaşadığı için zaman zaman AB’nin siyasetçilerinden bu tür görüşler dile getirilerek kamuoyuyla paylaşılıyor. İngiltere’nin eski Başbakanı ‘Türkiye 3000 yılında bile AB’ye giremez’ gibi sözler söylüyordu. Bizde henüz Brexit ortaya çıkmamıştı İngiltere’nin AB’den çıkıp çıkmayacağı belli değildi şu cevabı vermiştik; dedik ki, ‘siz 3000 yılını bırakın da 30 sene sonra AB ne olacak, siz önce onun üzerinde çalışın.’ 30 seneye de kalmadı İngiltere AB’den apar topar ayrıldı. AB kendi yapısal sorunlarını aşamamış bir kurul, ortak pazardan AB’ye geçiş sürecinde AB bu süreçleri çok hızlı geçti. Ortak Avrupa kurumlarının oluşturulması bakımından hızlı süreçleri geçirdiler ama ortak para birimi, ortak maliye politikası, parlamentosu… Sonuç itibariyle AB’nin içerisinde bugün itibariyle iki ana akım mücadele ediyor. Bunlardan birisi AB’yi mümkün olduğu kadar daraltalım. Böylece AB meselesini daha bir Avrupalı kimlik üzerinden yürütelim görüşü, bir diğer ana akım ise Avrupa kültürünün yayılmasını sağlamak ve Avrupa kıtası ve yakın coğrafyasında genişlemesini temin etmek. Bizim üzüldüğümüz taraf şu, eski İngiliz Başbakanına söylediğimin aynısını Alman Başbakan Yardımcısına söylerim. Sen bırak 20 sene Türkiye’nin Avrupa’ya girip girmeyeceğini de 20 sene sonra AB ne olacak onu düşün. Buradaki temel mesele bu tür daralmacı, AB’yi dışarıya kapatan görüşler Avrupa için şu noktada büyük bir tehlike arz ediyor. Zaten bir tarafta Avrupa’nın içerisinde gerçekten çok ciddi bir yabancı düşmanlığı var, ciddi bir şekilde İslamafobia gelişiyor. Bunlara paralel olarak açık bir ırkçılık gelişiyor. AB’de 20 sene sonra Türkiye’ye yer yok diyeceğine Alman Başbakan Yardımcısına ifade ediyorum, Almanya’daki bu aşırı sağın bu kadar ürkütücü şekilde gelişmesini nasıl önleyeceksiniz bununla ilgili bir şeyler söyleyin. Kendi iç çelişkilerinden kaynaklanan bir zihin karışıklığının ortaya koyduğu sözlerdir. Bu sözlerin bizim tarafımızdan kıymeti yoktur, ciddiye almayız. 20 sene sonra bile giremez dediğiniz Türkiye konusunda müzakereler konusuna gelince o müzakereler konusunu biz zaten müzakerelere devam ediyoruz. AB istese de istemese de biz Türkiye’nin demokrasi standartlarını arttırmak için elimizden geleni yapıyoruz.”
“Devlet memuru olan herkes üniversite hocaları da dahil olmak üzere insanlar yıllık izinlerine çıkabilirler"
Akademisyenlerin izinlerinin önündeki yasakların da kalkıp kalkmadığı sorusuna Kurtulmuş, “Bir genel tedbir kısmı var. Tedbir olarak yürütülen soruşturmaların selameti bakımından kişisel bazda tespitlerin daha iyi yapılabilmesi bakımından yıllık izinler durdurulmuş, izinlere çıkış durdurulmuştu. Şimdi bunu kaldırıyoruz. Bütün memurlarımız için. Devam eden soruşturmalar var, açığa alınmalar var, hakkında soruşturma açılanlar var. Açığa alınanların bir kısmı mahkemelere gönderilmiş, savcılıklara gönderilmiş buralarda savcılıkların vereceği kararlarsa başka kararlardır. Herhangi ilgili savcılık açığa alınıp savcılığa sevk edilenlerle ilgili yurtdışı yasağı koyarsa bu savcılığın mahkemede aldığı bir karardır. Bizim konuştuğumuz insanların yıllık izinlerine çıkma yasağının kaldırılması ise idari bir tasarruftur. Biz tedbiren koyduğumuz bu tasarrufu geri alıyoruz. Herkes devlet memuru olan herkes üniversite hocaları da dahil olmak üzere insanlar yıllık izinlerine çıkabilirler” diye konuştu.
Savcı Ferhat Sarıkaya’nın açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, “Her gün her akşam herkes konuşuyor. Savcılar bakımından televizyonlarda ya da medya vasıtasıyla yapılan bu açıklamaların hepsi savcılar bakımdan doğrudan işlem yapabilecekleri bir veri oluşturuyor. Savcılar bu açıklamalarından dolayı bu şahıs ya da başka televizyonlarda konuşanlar hakkında ya bilgisine başvurmak bakımından çağırabilir ya hakkında onlarla ilgili de dosyayı açabilir. Bu kısım savcıların bilgisinde olan husustur” dedi.
“Zannediyorum Sayın Çelik, bunları belli duyumlar çerçevesinde konuştu”
15 Temmuz akşamına ilişkin Bakan Faruk Çelik’in, Kobane’de kimin hazırlık yaptığı ve oradan bir işgal hazırlığı varmış gibi açıklamalarda bulunduğunun sorulması üzerine Kurtulmuş, “Zannediyorum Sayın Çelik, bunları belli duyumlar çerçevesinde konuştu. Artık herkes çok daha net görüyor ki 15 Temmuz sadece bir darbe teşebbüsü, darbeyle Türkiye’deki yönetimi indirme, yeni bir yönetim kurma teşebbüsü değil, tam tersine Türkiye’yi önce iç savaşa arkasından da dış işgale hazırlama projesiydi. Böyle baktığınız zaman ismi geçen yerde ya da başka yerde Türkiye’ye ilişkin bazı düşmanca faaliyetlerin hazırlıkları olması mümkündür. Ancak resmi olarak bunları söylememiz için bizim elimizde delillerin olması lazım. Biz bunları resmi olarak söylemiyoruz çünkü bu anlamda elimizde net bilgiler yoktur. Zannediyorum Sayın Çelik’in kendi duyumları o bölgeyi bilen bir bakan arkadaşımız olarak duyumlardan kaynaklanan bazı ifadelerdir” açıklamasında bulundu.
“Bizim elimizdeki bilgiler bu artabilir de şuana kadar 10 yabancı uyruklu hakkında işlem yapılmıştır”
15 Temmuz gecesi ve sonrasında Türkiye’de tutuklanan gözaltına alınanlar arasında yabancı uyruklu kişilerin olup olmadığı sorusuna Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Şuana kadar geniş kapsamlı soruşturma devam ediyor. Her ilde ayrı ayrı devam eden FETÖ terör örgütüyle ilgili soruşturmalar var. Bizim elimizdeki bilgiler bu artabilir de şuana kadar 10 yabancı uyruklu hakkında işlem yapılmıştır. Bunlardan 9 tanesi FETÖ örgütüyle bağlantılı olduğu tespit edilenlerdir. Bunun 4 tanesi tutuklanmıştır. 1 tanesi firaridir. Diğerleri gözaltına alınmış, bir tanesi de serbest bırakılmıştır. Ayrıca yine yabancı uyruklu birisi 6 Ağustos akşamı sabah 05.30’a doğru Hatay sınırından içeriye girmiş ve şuanda gözaltındadır. Onunda FETÖ örgütüyle irtibatı olduğu bilgisi vardır, mevcuttur. Toplam 10 yabancı uyruklu hakkında bu örgütle irtibatlı olmak dolayısıyla işlem yapılmıştır. Diğer soruşturma kapsamında bu rakamın artabileceğini söyleyeyim. Devam eden ciddi sorgulamalar var.”
“Artık Pensilvanya’daki bu terör başının orada ikamet etmesinin ABD’ye zarar verecek noktaya geldiğini düşünüyorum”
Kurtulmuş’a Amerika’nın 79 milyondan çekinmesi gerektiği ve artık bir tercih yapması gerektiği yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine, “Bu millet tek yumruk olarak darbeye karşı çıktığını ortaya koydu” ifadesini kullanan Numan Kurtulmuş, “Sağcısı solcusu şu partilisi bu partilisi yok. Herkes ortaya çıktı. Herkes biz demokrasiden yanayız dedi. Herkes bu darbe yapan FETÖ’cü örgütten ve çetenin lideri olan FETÖ’den nefret ediyoruz bu adamı bize verin dedi. Benim söylediğim siyasetçi olarak siyasetin mantığı içerisinde söylüyorum. Amerika ile Türkiye arasında 10 yıllar boyunca devam eden bir ilişki var. bu ilişki genel niteliğine baktığınız zaman iki ülke dost ülke. NATO çerçevesinde işbirliği olan ülke. IŞİD ve benzeri örgütlere karşı da mücadele ederken stratejik müttefiklik içerisinde mücadele eden ülke. Bu kadar yakın işbirliği olan iki ülkenin öteki ülkeyi yıkmaya, dağıtmaya, işgale hazırlamaya çalışan bir terör örgütünün elebaşısı oturacak bu siyaseten anlamlı bir şey değildir. Orada tercih yapmak durumundalar. Türkiye’de halkın bir kısmı darbeden yana bir kısmı darbeye karşı olsaydı o zaman başka bir siyasi tablo karşımızda olurdu. Şimdi istisnasız 79 milyonun tamamı darbeye karşı. Tamamı FETÖ’ye karşı. Tamamı bunun başındaki eşkıya başının Türkiye’ye getirilmesini istiyor. Ben ABD’nin yöneticisi olsam böyle düşünürüm diye söylüyorum. Ya 3-5 tane eşkıya ile işbirliği yapmaya devam edeceğiz ya da en azından onları korumaya devam edeceğim ya da 79 milyonluk müttefik bir ülkenin halkının gönlünü kazanacağım. Bu anlamda söylüyorum. Amerikalılarında akıllı siyasetçiler olduğunu tahmin ediyorum. Amerika’nın menfaatlerinin de bunu gerektirdiğini düşünüyorum. Onun içinde hele hele 7 Ağustos’tan itibaren yeni bir dönem başlamıştır. Artık Pensilvanya’daki bu terör başının orada ikamet etmesinin ABD’ye zarar verecek noktaya geldiğini düşünüyorum. Demokratik siyaset içerisinde hareket edenler ve düşünenler böyle davranırlar diye ümit ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
“Yüzde 3 olan reklam gelirleri payını yüzde 1,5’e indirmeyi medyaya karşı şükran gösterimizin örneği olarak ortaya koymaya niyet ettik”
RTÜK’ün televizyonlardan paylarının yüzde 3’ten yüzde 1,5’a indirildiğine dair bilgiler olduğu ve ne zaman uygulamaya geçeceği konusuna ilişkin soruya Kurtulmuş, “Zaman zaman medya kuruluşlarımızla, meslek kuruluşlarımızla bir araya geldik. RTÜK’ün radyolardan, televizyonlardan almış olduğu reklam gelirlerindeki payın düşürülmesi konusunda ilgili arkadaşlarımızın sektörün içerisindeki arkadaşlarımızın yoğun talepleri oldu. 15 Temmuz akşamında Türk medyası büyük bir demokrasi sınavından yıldızlı pekiyi ile başarıyla mezun olmuştur. Bütün medya kuruluşlarımız ilk andan itibaren tereddütsüz darbenin karşısında, demokrasinin yanında meşru iktidarın yanında yer aldılar. İktidara karşı fikirleri olan medya kuruluşlarımız, Türk medyasının bu tavrı olmasaydı belki bu kadar net bir şekilde darbenin karşısında milletimizin de sokaklara çıkması mümkün olmayabilirdi. Bu net duruş dolayısıyla teşekkürümüzün şükranımızın bir göstergesi olarak hükümet olarak karar aldık. Yüzde 3 olan reklam gelirleri payını yüzde 1,5’e indirmeyi medyaya karşı şükran gösterimizin örneği olarak ortaya koymaya niyet ettik. Parlamentoya giden torba yasa içerisinde bu teklifte vardır. Bundan sonra yüzde 1,5’e indirilmiş olacak” şeklinde konuştu.
“Sonunda da ümit ederiz ki Gülen’in iadesini sağlayacak bir sonuç elde edeceğiz”
Adalet ve Dışişleri Bakanlarının Amerika’ya gidiş tarihlerinin netleşip netleşmediği sorusu üzerine Kurtulmuş, “Dosyaların ABD’deki yetkililerle paylaşılması bir takvim içerisinde olacak. Henüz netleşmiş bir tarih yok. 7 Ağustos bir milattır dedim. Önümüzdeki günlerde dışarıdan da çok sayıda heyet Türkiye’ye ziyarete gelecek. Şimdiye kadar darbeye karşı nasıl davranacağını pek bilemeyen çevrelerin bile Türkiye’ye gelerek Türkiye’deki halkın verdiği bu destekten sonra Türk demokrasisine çok ciddi destek verecek ziyarette bulunacaklarını tahmin ediyoruz. ABD ile ilişkilerde de onların heyetlerinin gelmesi bizim heyetlerimizin gitmesi anlamında yoğunlaşılan bir döneme girilecek. Sonunda da ümit ederiz ki Gülen’in iadesini sağlayacak bir sonuç elde edeceğiz” açıklamasında bulundu.
“Bir daha Türkiye’de askeri darbe yaparak yönetime el koyma şeklinde bir operasyonda bulunmaları mümkün değildir”
14 Ağustos’a yönelik bazı yeni tehditlerin olacağı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“FETÖ darbe teşebbüsünün aysbergin üstündeki kalan kısmı bunun altında görünmeyen büyük kısım olduğunu zannediyoruz. Bunlar biz vazgeçtik, yapamadık diye kenara çekileceklerini düşünmek saflık olur. Milletimiz bu anlamda rahat olsun, bir daha Türkiye’de askeri darbe yaparak yönetime el koyma şeklinde bir operasyonda bulunmaları mümkün değildir. Bu anlamda hele hele biz bu yapısal dönüşümleri yapalım. TSK’nın darbe zemini olarak kullanılmasını ortadan kaldıracak adımları atalım Allah’ın izniyle Türkiye’de bir daha hiç kimse aklının ucundan dahi darbe yapmayı geçiremeyecek. Türkiye’de bir darbe tehdidinin kalmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. bu örgüt Türkiye’ye zarar vermek için geride kalan unsurlarıyla, işbirlikçileriyle Türkiye düşmanlarıyla hareket etmeye devam edecek. Ne yapabilirler, ne şekilde hareket ederler yoğun bir şekilde takip ediliyor. En ufak bir istihbarat değerlendirilmeye çalışılıyor. Korkulu rüya görmektense uyanık olacağız, Türkiye demokrasisine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Siber saldırımı yaparlar, başka saldırı mı yaparlar bunların hepsini önleyecek çalışmalarımız devam ediyor. İlgili birimler çalışıyorlar. Bunlara fırsat verilmeyecekler.”
“Cumhurbaşkanımızın sözleri son derece açıktır”
İdam cezasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması hatırlatılarak, bir çalışmanın olup olmadığı sorusuna Kurtulmuş, “Cumhurbaşkanımız idam cezasıyla ilgili hukuki prosedürü söyledi. Kendi tavrını ortaya koydu. Yol gösterdi. Bunun yolu meclistir, meclis alırsa ben bunu onaylarım. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın sözleri son derece açıktır. Üstünde yorum yapılmasını uygun bulmuyorum” diye konuştu.
30 Ağustos programının sorulması üzerine Kurtulmuş, “Henüz planlanmadı. Bunlarda konuşulur, gereği neyse onlar yapılır” dedi.
HABERE YORUM KAT