Pek çok çift için kadınların seks sırasında çıkardıkları sesler oldukça tanıdık. Seks sırasında çıkarılan sesler ile orgazm arasındaki ilişkiyi aydınlatabilmeyi hedefleyen araştırmacılar, bu seslerin orgazma bağlı istem dışı bir refleksten mi yoksa orgazmdan bağımsız olarak gelişen bir eylemden mi kaynaklandığı sorusuna yanıt aradı.

Men’s Health’de yer alan habere göre, bu sorunun aydınlatılabilmesi için, cinsel açıdan aktif , yaş ortalaması 21 olan 71 heteroseksüel kadın üzerinde bir anket gerçekleştirildi. Anketlerin sonuçlarına göre, kadınlar orgazma nasıl ulaştıkları sorusunun yanıtı olarak ilk sırada mastürbasyonu yerleştirdiler. İkinci olarak ise, partnerleri tarafından uyarılmaları yanıtını verdiler. Oral seks, kadınların orgazma ulaşmasını sağlayan 3. seçenek olarak belirtilirken, kadınların orgazm olmasını sağlayan yollar arasında en alt sırada penetrasyon geldi. İlginç olan ise, kadınların en çok orgazm oldukları zamanın ön sevişme olması.

Peki sesler? Bu sesler çoğunlukla kadınlar orgazm olurken mi beliriveriyor?

Cevap şaşırtıcı olsa da “Hayır”. Araştırmacıların bulgularına göre kadınların çıkardıkları bu sesler, erkek orgazmı esnasında, çoğunlukla erkek boşalmadan hemen önce ya da erkeğin boşalması sırasında meydana geliyor. Yani, kadınların ses formundaki tepkileri, kontrol edilemez bir refleks değil; tam aksine, partnerinin davranışlarını manipüle etmek ve onun tatmin olmasını sağlamak itkisiyle bilinçli olarak veriliyor.

Çalışmanın sonuçlarına göre,  durumun farkında olsalar ya da olmasalar da kadınlar, seks sırasında kendi zevklerini ifade etmekten çok, partnerlerinin orgazm olmasına yardımcı olabilmek için ses çıkarıyorlar. Bu ise, sekse dair bazı senaryoların toplumsal olarak yerleştirilmiş olduğunu, yani kafalarımızda cinsel ilişkinin idealize edilmiş bir formunun bulunduğunu ve kişilerin seks yaşamlarını bu toplumsal algılar etrafında şekillendirdiği yönündeki fikirleri haklı çıkarıyor.

Konu üzerine yapılan bir diğer çalışmada ise, hem kadınların hem de erkeklerin, partnerlerinin ideal ön sevişme ve ilişki sürelerine dair algılarının cinsiyetlere dair oluşturulmuş kalıplara, kendilerinin belirttiği bireysel cinsel arzulara oranla daha güçlü bir biçimde ilişkili olduğu belirtilmişti. Yani, cinsel ilişki sırasında kendi arzularını gerçekleştirme motivasyonu, halihazırda bulunmakta olan kalıplar söz konusu olduğunda geri plana itiliyor.