19 yaşında Manchester Üniversitesi öğrencisi, 36 yaşında milletvekili, 48 yaşında belediye başkanı… 1993 yılında Sivas’ta 37 kişinin yakılan Madımak Oteli’ndeki can verdiği gün toplanan kalabalığa söylediklerini hatırlamadığını belirtiyor ve olaya “katliam” denilmesine karşı çıkıyor... Fazilet Partisi içindeki ayrışma sonucu doğan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) hükümet oluşunun 16. yılında, o günden bu yana belki de ilk kez etkili bir muhalif pozisyon alma şansı yakalamış durumda. Eleştirilerini iyi, akılda kalacak biçimde formüle ediyor.

Kayseri-Manchester

Liseyi bitirdiği Kayseri’den 19 yaşında Sümerbank bursuyla gittiği İngiltere’de, Manchester Üniversitesi Tekstil Mühendisliği bölümünden mezun oldu ve yüksek lisansını da aynı üniversitede 1967’de tamamladı. Üniversite yıllarında İngiltere Türk Talebe Birliği Başkanlığı yaptı. 1967 yılında döndüğü Türkiye'de hem çalışma hayatına atıldı hem de aktif siyasete girdi.

36 yaşında milletvekili

1970 başında Milli Nizam Partisi’ni (MNP) kuran, bu partinin 12 Mart 1971 darbesi sonrası kapatılmasının ardından da 1972’de Milli Selamet Partisi’ni (MSP) kuran Necmettin Erbakan’ın çalışma ekibinde yer aldı. 1977 yılında MSP adayı olarak Sivas’tan milletvekili seçildi. Bu dönemde Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’nde Türkiye’yi temsil etti;  1978’de MSP Genel Kurulu üyeliğine getirildi.

90’larda belediye başkanı, yeniden milletvekili

12 Eylül 1980 darbesi sonrası bir yıla yakın tutuklu kaldı. 1982’de yürürlüğe giren yeni anayasanın geçici bir maddesiyle parti liderlerine getirilen siyasi yasakların 1987’deki referandumla kaldırılmasının ardından aktif siyasete döndü.

Erbakan’ın liderliğindeki Refah Partisi’nin (RP) Genel İdare Kurulu üyeliğine seçildi; 1989 yerel seçimlerinde Sivas Belediye Başkanı oldu.

1994’de bir kez daha Sivas Belediye Başkanı seçildikten sonra 1995’de RP’den milletvekili adayı oldu ve Sivas’tan milletvekili seçildi.

1995 sonrasında NATO Parlamenter Asamblesi üyesi olarak görev yaptı. Aynı dönemde RP Grup Başkanvekilliği’ne getirildi ve bu görevi RP Anayasa Mahkemesi kararıyla Ocak 1998’de kapatılana kadar sürdürdü.

2001’de partide ayrışma ve Saadet Partisi’nin kuruluşu

Siyasete 1998 sonunda kurulan Fazilet Partisi’nde (FP) devam etti ve 1999 seçimlerinde Sivas’tan bir kez daha milletvekili seçildi. FP’nin Anayasa mahkemesi kararıyla Haziran 2001’de kapatılmasının ardından Saadet Partisi (SP) kurulurken, parti içindeki bir grup da Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AKP) kuruyordu.

Karamollaoğlu, Recai Kutan’ın kurucu genel başkan olduğu SP’de 2000 yılında yapılan kongrede Genel İdare Kurulu üyeliğine seçildi ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na getirildi.

SP ilk kez onun genel başkanlığında seçime girecek

30 Ekim 2016’da yapılan SP 6. Olağan Kongresi’nde 891 delegeden 871’inin oyunu alarak Mustafa Kamalak’tan sonra partinin genel başkanlığına seçildi.

2004 yerel seçimlerinde yüzde 4.8 oy oranıyla 63 belediye başkanlığı kazanan SP, 2007 genel seçimlerinde yüzde 2.3’e, 2011 genel seçimlerinde yüzde 1.3’e, 1 Kasım 2015’deki genel seçimlerde ise yüzde 1’in altına geriledi.

SP, Karamollaoğlu’nun genel başkanlığında ilk kez 24 Haziran 2018’de genel seçimlere ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine girecek.

Eleştirilerini iyi formüle ediyor

Karamollaoğlu liderliğindeki SP, FP içindeki ayrışma sonucu doğan AKP’nin 16 yıllık iktidarında, belki de ilk kez gerçekten etkili bir muhalif odak olma yolunda. Karamollaoğlu, geçen mart ayında katıldığı Teke Tek programında hükümete eleştirilerini oldukça iyi ve akılda kalıcı bir biçimde formüle edebildiğini gösterdi. Şimdi bunu seçim kampanyasına taşıyacak.

Şunların altını çiziyor:

- Kamplaşmayı kışkırtan siyasi söylem ülke açısından yıkıcı oluyor; bunun tersi yapılmalı.

- Adalete güven yok olmuş durumda; yeniden tesis edilmeli.

- Kuvvetler ayrılığı olmazsa olmaz ilke; yürütmenin etkin denetimi şart.

- Ekonomi yönetiminde ihtiyaçları temel alan ve fizibil projelerin hayata geçirilmesi gerek; gösterişe yönelik işlere ve israfa son verilmeli.

- Kamudaki görevlendirilmelerde partizanlığa son verilmeli, liyakat temel alınmalı.

- Hukuksuzluklara kılıf olan OHAL kaldırılmalı. Hukukla değil keyîi yöneten devlet zulmeder ve bu şekilde ülkeyi yönetmeye devam edemez.

Karamollaoğlu, Türkiye’de ayrımcılığa en fazla maruz kalan iki grubun Kürtler ve Aleviler olduğunu net biçimde söylemesine karşın, bunun çözümü konusunda ne önerdiğini somutlaştırmış değil.

Sivas Katliamı günü kalabalığa söylediklerini hatırlamıyor

2 Temmuz 1993’de belediye başkanı olduğu Sivas’ta başlayan olaylar sırasında Madımak Oteli yakınlarında toplanan bir kalabalık tarafından “Mücahit Temel” sloganlarıyla karşılandığı ve kalabalığa hitaben, “Şöyle bir fatiha okuyalım. Şunların ruhuna el fatiha diyelim. Gazanız mübarek olsun" diye konuştuğu basında çıkan haberlerde yer alan Karamollaoğlu, bu konuda 2010 yılında Sabah gazetesinden Bülent Ergün’e şunları söylemişti:

“Hiç hatırlamıyorum. Bir kalabalığı nasıl teskin edersiniz? Onların gönlünü alarak... Orada, 'Oturun sakinleşin, bir Fatiha okuyun' dememin, demememin bir önemi yok ki…”

Karamollaoğlu, 19 Ekim 2017’de Açık ve Net programında Kübra Par’a verdiği yanıtlarda ise, “Sivas katliamı demekten imtina ediyorum, çünkü hakikaten katliam başka bir şey. Evet, 33 kişi can verdi, bunu kabul ediyorum. Birisi gidip doğrudan insanları katlettiği zaman katliam olur. Orada bir kişinin gidip birisini doğrudan doğruya katlettiği vaki değil” demişti.

Madımak Oteli’nin müzeye dönüştürülmesine karşı çıkan Karamollaoğlu, “Sivas’ta Sivaslıları sürekli üzecek bir hadiseyi gündemde tutacak bir anıt yapmak oradaki insanları yaralar” demişti.

Çalışma hayatı Sümerbank’ta başladı

Karamollaoğlu, 1967 yılında girdiği Sümerbank’ta projesi mühendisi olarak çalıştıktan sonra aynı yıl Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) uzman olarak görev aldı ve 1972 yılına kadar bu kurumda tekstil sektörü uzmanı olarak çalıştı. 1975’de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nda Teşvik ve Uygulama Genel Müdürü olarak görev yaptı.

53 yıllık evlilik ve beş çocuk

1965’den beri Ayşe Yasemin Karamollaoğlu ile evli olan Temel Karamollaoğlu’nun beş çocuğu var. Karısının yabancı olduğu konusunda spekülasyonlar yapıldı, hatta bunlar zaman zaman ithama dönüştürülmek istendi.

Karamollaoğlu, Teke Tek programında, İngiltere’de öğrenciliği sırasında tanıştığını söylediği karısının hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçtiğini hem de Müslüman olduğunu belirtme ihtiyacı duydu.