1. HABERLER

  2. POLİTİKA

  3. Libya Tezkeresi Kabul Edildi
CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti'nin Grup Toplantıları

CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti'nin Grup Toplantıları

Kemal Kılıçdaroğlu, Mithat Sancar, Devlet Bahçeli, ve Meral Akşener, partilerinin grup toplantısında konuştu. Liderlerin ana gündem maddesi Suriye ve özelde İdlib oldu.

A+A-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ve İYİ Parti genel Başkanı Meral Akşener, partilerinin grup toplantısında konuştu. Liderlerin ana gündem maddesi Suriye ve özelde İdlib oldu.

İşte o toplantılar.

Kılıçdaroğlu: Bölgemizde, Komşuda Savaş İstemiyoruz

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Hiçbir zaman Suriye'deki rejimi savunmadık, savunmuyoruz da. Her bölgede, bütün komşularımızla barış içinde yaşayalım. Arzumuz budur” dedi.

kemal-kilicdaroglu.jpg

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya, “Bu grup toplantısı benim için de zor bir grup toplantısı. Meseleyi nasıl anlatacaksınız, neler söyleyeceksiniz? Hepimizin yüreği kanıyor. Hepimiz ciddi bir gelecek endişesi taşıyoruz” sözleriyle başladı. 

“Türkiye sıradan bir coğrafya değil”

Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Söylenmesi gereken çok şeyi söyledik, yapılması gereken çok şeyi yapmaya çalıştık. Öneriler getirdik. Yapmayın, etmeyin dedik. Türkiye sıradan bir coğrafyada değil.

“Bütün dünyanın gözlerinin olduğu stratejik bir bölgededir dedik. Egemen güçlerin bu ülkeden nasıl kovulduğunu acaba bu ülkeyi yönetenler biliyorlar mı? Milli Kurtuluş Savaşı'nın hangi koşullarda verildiğini acaba biliyorlar mı? Bir milli kurtuluş savaşı yapacaksınız ve asla egemen güçlere teslim olmayacaksınız. Bunu biliyorlar mı acaba?

"Komşuda yangın çıkarsa bir kova suyla koşacaksın"

“Komşumuz bir ülkenin rejimini değiştirmek için özel çaba harcıyorsunuz. Sana ne kardeşim? Varsa bir sorun, uluslararası kuruluşlar var. Gidersin BM'ye, gidersin başka organizasyonlara, 'Suriye'de insan hakkı ihlalleri var. Kabul etmiyoruz' dersin. Uluslararası arenaya taşırsın.

“Biz hiçbir zaman demokrasiden ödün veren bir rejimi savunmadık, bundan sonra da savunmayız. Nerede bir insan hakkı ihlali varsa oraya gözlerimizi diker ve bakarız. Hiçbir zaman Suriye'deki rejimi savunmadık, savunmuyoruz da. Her bölgede, bütün komşularımızla barış içinde yaşayalım. Arzumuz budur."

"Bir Mehmetçiğin tek tırnağı bile Suriye'den de Libya'dan da İdlib'den de değerli. Niye söylüyoruz bunu? Çünkü biz kendi bölgemizde, komşuda savaş istemiyoruz. Örnekler verdim. Apartmanda, komşuda yangın çıkarsa elinde bir kova suyla koşacaksın yangını söndürmek için. Biz, komşuda çıkan yangını söndürmek için değil bidon benzinle gittik. Çünkü öyle talimat verdiler. 'Onu yapacaksın' dediler.

"Liyakatli insanların bulunduğu yerde devlet aklı olur. Liyakati yok etmişseniz orada devlet aklından söz edemezsiniz, bir kişinin aklından söz edersiniz. Bir kişinin aklının egemen olduğu bir devletin geleceği felaketlerle doludur. Dünya kadar örneği vardır. 

"Sana bu görevi kim verdi?" 

“Aslında zaman zaman Erdoğan da gerçekleri görüyor. Hakkını yemeyelim. Anneler Günü dolayısıyla 12 Mayıs 2013'te şu konuşmayı yapıyor; 'Bizi Suriye'deki kanlı batağın içine çekmeye yönelik her türlü eyleme karşı soğukkanlı olmak zorundayız. Büyük devlet hadiseler karşısında aklı selimle düşünebilen bir devlettir.' diyor. Doğru mu? Doğru. Peki ne oldu da bundan vazgeçti Erdoğan? Kim sana telkin etti? Kim seni yönlendirdi? Kim 'Orta Doğu'ya gir' dedi? Aslında onun cevabını da Erdoğan, 5 Aralık 2017'de AK Parti Grubunda veriyor. 'Biz, Özgür Suriye Ordusunu, Amerika seninle beraber kurduk. Sizden önceki Obama yönetimiyle beraber kurduk' diyor. Telkinin kim tarafından yapıldığını, kimin talimatıyla bu işlerin içine bulaşıldığını Erdoğan kendisi itiraf ediyor."

Aklını kiraya vermeyeceksin. Devleti yönetiyorsan, devlet aklı denilen kavramı asla unutmayacaksınız. Uzmanlara danışacaksın. Bir değil, beş sefer danışacaksın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tarihini bileceksin. Orta Doğu'yu, Arap dünyasını bileceksin. O dünyada suya giderken nasıl kandırıldığını göreceksin. Dünya kadar tarihi örnekleri var. Orta Doğu'yu anlamak istiyorsan Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı anılarını okuyacaksın."

Sancar: Savaşa Hayır Diyen Her Sesin İçinde Olacağız

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 23 Şubat’ta gerçekleştirilen 4. Olağan Kongresi sonrası ilk Meclis Grup Toplantısı’nı gerçekleştirdi.

mithat-sancar.jpg

Toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kongre sonrası eşbaşkanlık görevini emanet olarak devraldığını belirterek, “Bize bu emaneti veren güçlü bir mücadele birikim sahibiz. Bedeller ödenmiş ve bugüne kadar getirilmiştir. Ben de bu bilinçle bu görevi onurla teslim aldım. İnşallah onurla benden sonraki yoldaşlarıma arkadaşlarıma devredeceğim” dedi.

Sançar, İdlib’de yaşanan gelişmelere ilişkin ise “iktidarın savaş politikalarına karşı demokrasi, barış ve özgürlük talep eden tüm kesimlere bir araya gelme” çağrısında bulunarak, “Hepimiz birlikte yürüyeceğiz. Biz savaşa hayır diyen her sesin içinde olacağız. Her yürüyüşün içinde olacağız” dedi.

Demokrasi İçin Birlik (DİB), Diyalog Grubu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Dernekleri Platformu ile Yurttaş Girişimi’nin İdlib ile ilgili ortak bildirisini okuyan Sancar, kurumların sorduğu soruların çoğaltılması gerektiğini belirterek, “Biz savaşların ne anlama geldiğini çok iyi bilen insanlarız. Bu parti, bu gelenek savaşların sonuçlarını en fazla tecrübe etmiş bir coğrafyadan besleniyor” ifadelerini kullandı.

Sancar’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

“2 Mart darbesi”

“1994 yılında bir siyasi darbe gerçekleştirildi. O zaman DEP Milletvekili olan arkadaşlarımız apar topar Meclis’ten alınıp cezaevine konuldu. O günden bugüne bu geleneğimizden çıkan partilere çok insafsız saldırılar oldu. Bir hayat tecrübesidir, bir yaşam tarzıdır.

“O gün cezaevine konan sevgili büyüklerim, dostlarım arkadaşlarım, yoldaşlarım, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Mahmut Alınak, Leyla Zana; bütün bu arkadaşlar yine bize gelen emaneti bedelleriyle ören, yürekli büyüklerimizde, buradan selam sevgi ve teşekkürlerimizi gönderiyoruz. Selam ve sevgilerimizi yoldaşlarımıza ama uyarılarımız bu zihniyeti yürütenleredir.

“Demokratik siyasette ısrar ediyoruz”

“Bizim kurtuluşumuz bu iktidarı rahatlatmak olmaz, bu ceberut iktidardan kurtulmamız ancak onunla mücadele ederek olur. Hiçbir dönemi nefret ve intikam duygusu ile anmıyoruz. Bizim kimseye intikam duygumuz, nefretimiz yok sadece dostça uyarı yapma görevimiz var, hakkımız var.

“Onu da bu şekilde tekrar bir zorunluluk olarak gördüm. 2 Mart’tan bu yana geçen kongremize gelene kadar tablo dimdik ayakta kaldığımız değil çoğalıyoruz, büyüyoruz yürümeye devam ediyoruz. Bizim burada ısrarımız demokratik siyasette ısrardır.

“Barışçıl çözüm hedefimizdir”

“Yine tehditler savruluyor, bize yeni çeşitli oyunlar ve manevralar ima ediliyor, fakat biz bunlara aldırmıyoruz. Türkiye halklarına yeniden yeniden sesleniyoruz. HDP bu ülke için umuttur, şanstır. Çünkü HDP, her türlü savaşın ve şiddetin karşısında demokratik siyaseti her türlü karanlığın karşısında demokratik çözümü savunan ve savunmaya devam eden neredeyse tek partidir.

“Demokratik siyaset bizim yolumuz, barışçıl çözüm bizim hedefimizdir. Barışçıl çözümden kastımız elbette en başta Kürt sorunu ile ilgili çözümdür.

Demokrasi ittifakı çağrısı

“Gelin birlikte demokrasi ittifakını örelim, birleşebileceğimiz, uzlaşabileceğimiz, mutabık kalabileceğimiz temel ilkeleri tespit edelim. Temel değerleri müzakere edelim ve ülkeye yeni bir yol örelim. Biz bunu gizli kapaklı hiçbir zaman yapmadık.

“Hiçbir zaman hiçbir partiyle kapalı kapılar ardında müzakere yapmadık. Çağrımız açıktır, tutumumuz şeffaftır. Demokrasi barış ve özgürlük isteyen herkese temel ilkeler etrafında bir araya gelmeye hazırız.

İdlib

“Bundan 4 gün önce İdlib’de bir saldırıda, sayısı farklı şekilde söyleniyor ama ilk açıklamalara göre 34 sonraki açıklamalara göre 36 asker hayatını kaybetti. Ve ölümler bununla sınırlı kalmadı. Ölüm haberleri gelmeye devam ediyor, ölen her insan yüreğimizden bir parça alıp gidiyor, hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz. O acı bizim yüreğimizdedir. Ölen her bir askerin ailesine, sevenlerine buradan sabır ve başsağlığı diliyorum.

“Fakat unutmayın savaş devam ederken ölenlerin milliyeti, cinsiyeti çevresi ve geldiği köken sorulmuyor. İnsanlar farklı milletten inançlar, insanlar ölmeye devam ediyor. Orada ölen herkesin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Savaş insanları, insanların gerçek hayatlarını yok ederken, buna ayrımcı yaklaşmak vicdanları yok eder.

“Bu savaşa yüksek sesle hayır demeliyiz. Lütfen hiç kimse şantajlara tehditlere aldırmasın. Çünkü bugün sessiz kalırsak yarın daha büyük bedeller ödeyeceğimiz tarihin pek çok tecrübesi ile kanıtlanmıştır.

“Güçlü barış hareketi kurma imkanımız var”

“Biz biliyoruz savaş başlayınca ilk kaybedenler yoksullardır, hem çocuklarını hem de ekmeklerini kaybederler. Çünkü bu savaşlar bir yerlerde finanse edilecek, atılan her bombanın, atılan merminin, kalkan uçağın maliyeti var. Zaten şu son bir aya baktığımızda, ekonomide yaşananları dikkatle görmeniz gerekiyor. Göz ucuyla izlediğinizde ya da kendi mutfağınıza cebinize baktığınızda bunun nasıl gerçekleştiğini hemen keşfedersiniz.

“Ey bu ülkenin onurlu insanları, bu ülkenin emeği ile ekmeğini kazanmaya çalışan tertemiz vicdanlı insanları, bu savaş öncelikle sizi, bizi vuruyor. O nedenle en çok biz emekçiler, kadınlar gençler savaşa güçlü bir şekilde hayır demek zorundayız. Biz diyoruz ki Ortadoğu’da güçlü bir barış hareketi kurma imkanımız var.

“Ortadoğu’da savaşlardan zarar gören bütün halklara buradan çağrı yapıyoruz. Hep birlikte, ülke, sınır farkı gözetmeden, inanç farkı, hiçbir sınıra aldırış etmeksizin, gelin hep birlikte bir barış hareketi kuralım. Gelin hep birlikte güçlü bir barış hareketi kuralım.

“Çağrı yapıyoruz...”

“Çağrı yapıyoruz, ele ele verelim, Ortadoğu'da barış ve demokrasi kuracak sesi ortak hale getirelim, biz bir araya gelemezsek, şu ittifaklar, bu ittifaklar diye pazarlıklar devam edecektir. Şu ülkeler bununla ittifak kurdu, bu ülkeler bununla manevra yaptı denecektir, deniyor zaten.

“Biz de diyoruz ki; bütün o ittifak arayışlarının temelinde sermayenin, savaş şirketlerinin çıkarı vardır. Yarın öbür gün de yıkılan şehirleri, ülkeleri imar etme adı altında, oradaki kaynakları talan etme planı vardır. O nedenle sevgili Ortadoğulu insanlar, aydınlar, her inançtan ve milletten kardeşimiz, bu çağrıyı dikkatle dinleyin ve kulak verin.

“Bu coğrafya ölümlerin coğrafyası olmayacak”

“Toprağın altında yatan mezarsız ölüler coğrafyası olmaktan çıkaralım bu coğrafyayı. Birileri yüzyıl savaşlarından söz ediyor, biz bıkmadan usanmadan ebedi barıştan söz edeceğiz. Bu barışı, adalet ve barış üzerine kurmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.

“Uğraşmaya devam edeceğiz 30 yıl savaşlarına asla izin vermemeliyiz. Ama barıştan asla taviz de vermemeliyiz. Bu coğrafyayı ölümlerin değil hayatın coğrafyası haline getireceğiz. Hayat da renklilik de çeşitlilik de burada doğmuştur.

“Mülteci krizi insanlık krizidir”

“Savaşın ağır bedelini ödeyenler arasında ön sırada gelenler sığınmacılardır, göçmenlerdir. Mülteci deniyor, toprağını terk etmek zorunda kalan insanlardır. Bir yerde savaş başladığında insanlar yerini yurdunu hatırasını, akrabasını, alışkanlıklarını terk edip oradan ayrılmak zorunda kalıyor. Sanki savaşı onlar çıkarmış gibi savaşın faturası da onlara ödetiliyor.

“Biz şimdi buradan bu savaşın yükünü ağır bir şekilde çeken mültecilere dönüp hakların, hukuklarını savunacak insanlar var etmek zorundayız. O insanlar bizleriz. Bizler olmak zorundayız. Mülteci krizi insanlık krizidir, mültecilere her saldırı insanlara saldırıdır. Bu konuda güçlü bir halk hareketi örmek zorundayız.

“Umudun adı barıştır”

“Mültecileri pazarlık kozu olarak ölüm yolculuğuna sürüklemek büyük vicdansızlık evet ama onları sınır kapılarında bekletmek gazla mermiyle müdahale etmek de vicdansızlıktır. Mültecilere Avrupa’daki bütün devletler kapılarını açmalıdır.

“Herkes bu insanların kanı ve canı pahasına kazandıkları parayı ortaya koysunlar. Bu insanların barınma, sağlık ve diğer bütün temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir uluslararası fon kurulmalıdır. Bir uluslararası girişim oluşturulmalıdır.

“Bu devletlere bırakılamaz sadece. Kimse onları dinlemiyor, acılarını dinlemiyor. Bu insanlık adına utançtır. O nedenle hep birlikte bu insanların umudunu canlandırmak zorundayız. Umudun adresi bellidir: Barış.”

Bahçeli: İdlib'den Çekilirsek Sonunda Hatay'dan Olmamız Kaçınılmazdır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Millet İttifakı'nın iktidarında şehitler tepesi boş kalacak" açıklamasına sert bir dille yanıt veren Bahçeli, "Şehidi bilmez, tepeden anlamaz, milleti tanımaz. Vay gafil vay" diye hitap ettiği Kılıçdaroğlu'na, "Şehitler tepesi boş tutulunca hainler tepemize üşüşür zalimler yurdumuzun tepelerine musallat olur bunu da mı kavrayamadın? Sayın Kılıçdaroğlu senin gibilere rağmen şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmadı, boş da kalmayacak" dedi.

devlet-bahceli.jpg

Bahçeli sözlerini, "Kılıçdaroğlu sen Suriye'nin muhalefet partisi değilsin, Esad'ın yancısı, rejimin kuklası değilsin. Esad'ın kan kardeşi mehmetçik katillerinin yoldaşı olamazsın. CHP'ye oy vermiş kardeşlerimize ihanet etme, haksızlık etme" diye sürdürdü.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

İdlib meselesi

"İdlib'de 27 Şubat 2020'de yaşanan şehitler milletimizi derinden yaralanmıştır. Esad ve alçak destekçileri kanımızı dökmüştür. Kim hangi saldırıyı yaparsa yapsın Türk milletinde akacak kan da bitmez ayağa kalkacak kahraman da eksilmez.

"Bu alçak saldırının içinde Suriye İran vardır"

"Bu alçak saldırının içinde Suriye, İran vardır. Hepsi birden cinayet devriyesine çıkmışlardır. Türk askerinin kanı bu husumet cephesi tarafından dökülmüştür. Allah tektir ordusu Türk oğlu Türk’tür. Türk milletine meydan okuyan yiğit evlatlarımıza silah çeken kim varsa dökülen kanlarda boğulmaya sonuna kadar mahkumdur.

“Erkeğinden kadınına aziz milletimizin her mensubu merttir, sabırlıdır, imanlıdır, yüreği vatan sevgisiyle yoğrulmuştur. Hiçbir zorba Türkiye’ye kanlı dişlerini geçiremez.

"Herkesi uyarıyorum ki Anadolu'yu teslim ederiz"

“Türk savunma alanı oluşturuyoruz. Türkiye İdlib'de savaş oyunlarının içinde değildir. Gaye vatan, sınır ve toprak güvenliğidir. Sınırları kalbura dönmüş, girenin çıkanın belli olmadığı bir devletin egemenlik hakları çiğnenmiştir.

“Bu gerçeği görmeyen, göstermeyen, çarpıtan iç ve dış odaklarının alayı birden aynı şerde toplanmıştır. İdlib'den geri çekilirsek önünde sonunda Hatay'dan olmamız kaçınılmazdır. Böyle olursa Suriye'deki kaosun Anadolu'ya ithali de mukadderdir.

“Bu savunmayı yapamazsak tereddüt edersek herkesi uyarıyorum ki Anadolu'yu teslim ederiz.

Sputnik'e tepki

"Bir Rus haber sitesinde ‘çalınan şehir Hatay' başlığıyla haber yapılmış, sinsi ve yüzsüz arzular hedefler deşifre edilmiştir. Bugün aynı zamanda Hatay'ın ilk ve son cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'in de vefat yıl dönümüdür. Hatay 10 yıllardır Rusya haritalarında açıkça gösterilmiştir.

“Şimdi çalınan şehir Hatay diye haberler yapılmaktadır. Bu utanmazlıktır, Hatay Türk milletinin kardeşlik köprüsü, vazgeçilemez zümrüt örtüsüdür. Kim Hatay'a göz dikiyorsa o gözü oyarız, kim el uzatıyorsa o eli kökünden keseriz.

MHP’nin İdlib görüşleri

"Rusya’nın asla kabul etmeyeceğimiz şekilde değişen şartlara göre sınır belirleme çabası bize göre dayatmadır masayı dinamitlemedir. Bu kapsamda MHP’nin İdlib’de gerginliğiyle ilgili görüşleri şöyledir:

"Rusya zorba politikalarını gözden geçirmeli, Astana ve Soçi ilkelerine bağlı kalmalıdır. Türkiye'nin 35 km derinliğinde güvenli bölge oluşturmasına destek vermelidir. Esad unsurları gözlem noktalarımızın gerisine derhal ve ön şartsız geri çekilmelidir. M4 ve M5 karayolunun kontrolü müştereken sağlanmalıdır.

“Sığınmacılarla ilgili alınacak tedbirlere her ülke destek vermelidir. Sınır kapılarımız açılıncaya kadar, yollara düşen sığınmacılara özgürlük ezberini tekrarlayan Avrupa ülkelerinin çirkin müdahaleleri acıklı bir tablodur.

“AB insani dramlar karşısında sınıfta kalmıştır. Uyarıyorum Türkiye’nin şakası falan yoktur. İdlib meselesi bir vatan muhafazasına sabitlenmiştir. Rusya ve Suriye Türkiye’nin daha fazla sabrını zorlamamalıdır.

Kılıçdaroğlu’na: Bari Atatürk’ü duy

"Sayın Kılıçdaroğlu ve İyi Parti sizin bunlara dair bir fikriniz var mıdır? Varsa kimlerin hizmetindesiniz? Hadi yok diyelim o zaman ne işiniz var Türkiye'de ne arıyorsunuz siyasette. Misak-ı milli coğrafyada bir kuşun kanadı kırılsa, bir masumun göz pınarlarından yaş süzülse Türk milleti dert edinir, bedelini de peşinen ödetir. Çevremizdekilere dikiz aynasından bakmayız bakamayız. Bana değmeyen yılan bin yaşasın diyemeyiz, o yılanı yuvasında boğarız.

"Sayın Kılıçdaroğlu şimdi anlıyor musun niye İdlib'de Libya'dayız? Bize değil Aziz Atatürk'e kulak verin. Bizi duymuyorsan bari Atatürk'ü duy. Muhterem hatırasına riayet et.

“Vay gafil vay”

"Şehitler tepesi boş kalmayacak sözünü beceriksizliğin kılıfı olacak kadar küçülen ve manevi değerlerimizle arasını kapanmayacak şekilde açan zihniyet karşımızdadır. Şehidi bilmez, tepeden anlamaz, milleti tanımaz. Vay gafil vay. Şehitler tepesini boş tutan Türk düşmanlarına meydanı boşaltarak teslim eder. Bize göre bunun adı vatana ihanettir.

“Sayın Kılıçdaroğlu, bu sözü söylerken hiç mi gocunmadın, pişmanlık duymadın? Şehitler tepesi boş tutulunca hainler tepemize üşüşür zalimler yurdumuzun tepelerine musallat olur bunu da mı kavrayamadın? Suriye'nin Afrin bölgesinde icra edilen Zeytin Dalı Harekâtı'nda 9 askerimizin şehit düştüğü yer olan kel tepenin ismi şehitler tepesi olarak değiştirilmiş.

“Sen rejimin kuklası değilsin”

“Şehitlerimizin manevi anılarına Türk bayrağı dikilmişti. Sayın Kılıçdaroğlu buna da mı kara çalacak, bu tepeyi de mi yok sayacaksın? Kılıçdaroğlu hiç duymamıştır ne diyor Aziz Atatürk bu sahada akan kan Türk kanlarıdır. Burada gerçeklerini söylediğimiz şehit askerler abidesi işte o ruhları o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını özverili ve kahraman Türk askerini temsil edecektir.

“Sayın Kılıçdaroğlu senin gibilere rağmen şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmadı, boş da kalmayacak. Kılıçdaroğlu sen Suriye'nin muhalefet partisi değilsin, Esad'ın yancısı, rejimin kuklası değilsin. Esad'ın kan kardeşi mehmetçik katillerinin yoldaşı olamazsın. CHP'ye oy vermiş kardeşlerimize ihanet etme, haksızlık etme.” 

Akşener: "Erdoğan Güldü, Güldürdü, O Gülerken Biz Kahrolduk"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında İdlib saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

meral-aksener.jpg

İdlib saldırısında hayatını kaybeden askerlerin ismini tek tek sayan Akşener, "37 yiğit, 37 can, 37 yarım kalan öykü, mahşerde buluşuncaya kadar yüreklerimizde olacaklar" dedi. 

Bu haftaki grup toplantısında hayatını kaybeden askerlerin fotoğrafları sıralara yerleştirildi.

Akşener, "Devleti yönetenlerin ciddiyetten ve devlet adabından uzak tutumları" nedeniyle iki çift söz söylemenin kendisine farz haline geldiğini söyledi. 

"Bazı rakamları çok sever"

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "birkaç tane şehit" açıklamasını eleştiren Akşener, "Bazı rakamları çok sever Sayın Erdoğan. Büyüme rakamları, yapılan yolların rakamları, açılan üniversite rakamları, toplanan vergi rakamları, inşaat rakamları. Bunlardan gülerek bahseder, çevresindekileri de güldürür. En acı günde bile sevdiği rakamları sevmemezlik edemez Sayın Erdoğan" ifadesini kullandı.

Erdoğan'ın bazı rakamları da hiç sevmediğine dikkati çeken Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sen hala eğleniyor musun Sayın Erdoğan?"

"Sayın Erdoğan, işsizlik rakamları, batan esnafın rakamları, kişi başına düşen milli gelir rakamları, borçlu insanımızın rakamlarını sevmez. Elektriğe, doğal gaza gelen zam rakamlarını çok sever ama işçiye, emekliye yapılacak ücret zammı rakamlarını hiç sevmez. Yani yüzüne vurulan gerçekliğin rakamlarını sevmez, işine gelmeyince sorumlusu olduğu gerçek rakamları bilmez, duymaz Sayın Erdoğan. Kaçar onlardan, kimi zaman gülerek, kimi zaman susarak, kimi zaman kızarak kaçar. 'Birkaç tane şehit' dedikten birkaç gün sonra, 36 rakamını duyduğunda da böyle yaptı Sayın Erdoğan. Güldü, güldürdü, o gülerken biz düşündük. O gülerken, biz kahrolduk. Yüreğimiz yandı, ruhumuz kavruldu. O güldükçe, güldürdükçe bu ülkeyi yönetme iddiasındakilerin, akıllarını, vicdanlarını çoktan rafa kaldırdığını gördük. 36 oğlumuzu toprağa verdik, 1 oğlumuzu da bugün veriyoruz, sen hala eğleniyor musun Sayın Erdoğan?"

"Tarih cahili"

"Şehidimize rakam deyip geçemezsin. Onlar, oğuldu, eşti, babaydı, dosttu, sevgiliydi, kardeşti. Onlar, sen rahat uyu diye canını ortaya koyan, Türkiye var olsun diye sönen birer ateşti." ifadelerini kullanan Akşener, Erdoğan'ın ABD Başkanı Trump'la arasında geçen konuşmasını aktararak şu değerlendirmelerde bulundu: 

"Trump sormuş; 'Putin'in Suriye'de ne işi var?' Sayın Erdoğan da 'Kamışlı'da petrol var.' demiş. Cehalete bakar mısınız? Rusya'nın Suriye'de ne işi olduğunu bilemeyecek kadar tarih cahili birinin, kendi ülkesinin neden orada olduğunu bilmesi mümkün mü? Hani okullarda okutulurdu 'Rusya'nın sıcak denizlere inme hedefi' denirdi ya işte o sıcak denizlerdeki üssüdür Suriye. Rusya, 1958'den beri Suriye'de. Hem ikili anlaşmalarla hem de askeri üsleriyle. Bu gerçeği ve nedenlerini bilmiyorsan ya da bilmeze yatıyorsan o coğrafyaya niye kafanı uzattın Sayın Erdoğan?

"Diplomasi dostluk ilişkileri değildir"

Suriye'de ne işi olduğunu bilmediğin Putin'in, Soçi'de, Astana'da ne işi vardı Sayın Erdoğan? Madem Putin'in Suriye'de işi olmadığını düşünüyordun, ortak devriyeyi de kapsayan mutabakatı neden imzaladın Sayın Erdoğan? Diplomasi senin keyfine göre yürüttüğün dostluk ilişkilerinden ibaret değildir. Dostlarınla dedikodu seanslarını bırak, dış politikada ülke menfaatinin esas olduğunu anla artık."

Alınan her karara, milletin çıkarları penceresinden baktıklarının altını çizen Akşener, bu anlayışla Afrin, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatını desteklediklerini söyledi.

"Onlar gülüyor, millet ağlıyor"

Akşener, şöyle devam etti: "Belli ki Sayın Erdoğan, milletinin birlik olmasından rahatsız olmuş, geçmiş tartışmaları açıyor. 'Kavga etmeye devam edin.' diyor. Damat, kayınpederin şakalarına gülüyor. Eski Meclis Başkanı, yaşından başından utanmadan, eliyle koluyla damada espri yapıyor. Emekli, esnaf perişan, gençler işsiz ama onlar gülüyor. Millet ağlıyor, onlar eğleniyor." 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.