Çelişki
Anadolu coğrafyasının her karışında yaşanan mutsuzluk ve hayal kırıklığı, maalesef geleceğimiz ile ilgili en büyük tehlike olmaya ay gözüküyor.
Çevremizdeki “ateş çemberi” bile, bu kadar endişe verici boyuta değildir. Artık duyarsız ve tepkisiz bir toplum olduğumuz gibi, gülmeyi unutan bireyler olduk.
Yetmiş milyon mutsuz kişi, her daim olduğu gibi yine yöneticilerin eseri olarak karşımızda yalın çıplak durabilmektedirler.
Peki yönetenler ne kadar mutlu?
Asla ve asla mutlu değillerdir. Tek kaygıları ve mutsuzluk nedenleri; iktidarlarını kaybedebilme korkusudur. Korkunun ecele faydasının olamayacağı gibi, çırpınışın bizlerde yaptığı tahribat son derece etkilidir.
Asıl kahreden mutsuzluğu yaşamın her alanına taşıyor olmamızdır. Bu denli arsızca ve hoyratça yaşamı tüketmenin ne anlamı var. Öfkenin her alana hakim kılınması, gündelik yaşamın belirleyicisi olmaktadır. Sokakta, trafikte, iş yerinde, okulda, ev içinde; kısacası yaşamın her boyutunda dalaşacağımız birilerini arar olduk.
………….
Sistemin kendi çözümsüzlüğünün eseri olan bu ruh hali, ülkenin siyasi yaşamına ve ekonomisine yansımış durumdadır. Siyasi erk sahibi kişiler politika üretemez bir çaresizliğin pençesine düşmüşlerdir.
Beceriksizlik ve yeteneksizlikle örtüşen idare yapısı günü kurtarma siyaseti ile çare olmaya çalışıyor..
AB yolunda ki tavizkar yapı, çareden çok çaresizlik üretir hale gelmiştir. İtibarsızlaşan bu yapı önce kendi içinde canavarlar üretmeye başladı.. Bu canavarları korkuyla ortaya salarak geleceği belirleme çabasındadır.
Korkuların varlık nedenimiz olduğu ve sürekli yeni korkular yaratma ihtiyacımız, paranoya yaşayan yeni bir nesil yaratmaktadır.
Yeni nesil; mafya ve çete özentisiyle, savrulan yapraklar misali oradan oraya benlik arayışındadır. İlköğretimlerin ve liselerin çete savaşları yaşadığı bir eğitim modeli, yeni sorunları da beraberinde getiriyor.
Ümitsiz bir kördüğüme dönüşmüş sorunlar, bizleri bir çarkın dişlisine kapılmış gibi sürüklüyor.
Yok olan bedenlerimiz değil, asıl benliğimizi ve bizi biz yapan değerlerimizi yok ediyoruz.
Kolu kanadı kırık haldeki bizler, yeni muhalefet modeli geliştirmediğimiz ve yol arayışlarında kendi öngörümüzü ortaya koyamadığımız sürece, her zaman başkalarının göstermiş olduğu yönde meçhule gideriz.
…………….
CHP ve Baykal tarzı sol muhalefet, bu yapıyı yaratan ucubelerin başındadır. Çare olabilecek alternatif arayışında, sağ iktidarların alternatifi olarak sağ iktidarları seçecek acizliğe itiliyoruz.
Bu ülkenin aydınları ve aydıncıkları neredeler..?
İnsan yaşamında silinmişlikler hep başkaları olma gayretidir. İnsanın kendisi olamaması kadar aciz düşüren hiç bir şey yoktur. Sosyal yaşamın her alanında eğer taklitçi iseniz gideceğiniz yol kısadır.
Bu ülkenin yarınlarını yaratacak insanlar, demokratik katılımcılığı ve politik muhalefet yöntemlerini öğrenmek zorundadırlar. Bu öğretide Anadolu coğrafyasının yüz yılı aşmış deneyimlerini almak zorundadır.
Birileri ama öğrenmek taklitle başlar der gibidir. Ama neyi nasıl taklit edip yaşamınıza ışık tuttuğunuza bağlıdır.
………….
Kaygı ve düş kırıklığının içinizi sarmasına izin vermeyin! ( yenilginizi kendi ellerinizle yaratmış olursunuz böyle bir durumda )
23 Haziran 2006
YAZIYA YORUM KAT